İNTERNETİN EN KÖTÜSÜ OLMAK YA DA ÇOK ÇOK KÖTÜSÜ OLMAK

İNTERNETİN EN KÖTÜSÜ OLMAK YA DA ÇOK ÇOK KÖTÜSÜ OLMAK


Walk of Shame


Faruk Yalçın Zoo, Bizim Gazino, Çılgın Cemal ve nicesinin internet siteleriyle dipsiz bir kuyuya düşüyoruz, estetik algımızı benzin döküp yakıyoruz.

Estetik algısının ülkemizle bir alıp veremediği var. Kimi zaman öyle eserlere bakıyoruz ki gözümüz yanıyor, ruhumuza Kasvet isimli minik şirin bir fil oturuyor. Şehrinin en büyük sembolü kavun olan ve dünyanın en çirkin kavun heykelini yaptırıp, karşısına eşiyle dostuyla geçip çay içmekten beis duymayan insanlarla birlikteyiz. Bir köşede İsmail YK, bir köşede Paint aracılığı ile cehennem sahnesi yapıp insanlara ibret vermeye çalışan gönül gözü dostu diziler, bir köşede kilim desenli apartmanlar… Bu köşelerden birine denk gelmeden geçirdiğiniz bir gün varsa benden bir adım öndesiniz demektir. Offline hayatında zevksizliği bu kadar cömertçe yaşayan bir millet neden kendinden internette de bahsettirmesin.

Son yüzyılın tartışmasız en büyük icatlarından biri olan, ülkelerin kaderlerini belirleyen ve hatta ülkeler arası savaş tarzını değiştiren internetle tanışan Türkiye ilk önce “I Kiss You” demeyi tercih etti. Sanal dünyada ve hatta Silikon Vadisi’nde en büyük başarımız, tek başına Facebook’u icat eden İnternet Mahir. Ve tabii ki çok yaratıcı olduğumuz için adama “İnternet” lakabını uygun gördük.

İnternet Mahir’den bugüne gelinen noktada on seneler geçti. Taş olsa gelişir diye düşünebileceğiniz bir yerde miyiz? Hayır. Bu sorunun cevabı kesin mi? Kesin. Vallahi mi? Vallahi. Sizin yerinize sevdiklerime veda edip, çilekeş anama “Beni bekleme anne, internetin en kötü sitelerine bakmaya gidiyorum. Döndüğümde eski ben olmayabilirim. Konuşamam, yalnızca WhatsApp…” dedim, estetik namına bugüne kadar öğrendiğim ne varsa unuttum, Tumblr’da umarsızca beğeni bastığım eşyaların, manzaraların üzerine bir sünger çektim ve çeşitli sektörlerin ismini aratarak gidebileceğim dipsiz kuyunun sonuna doğru yolculuk ettim. Sonunda zücaciye sektöründe herkesin interneti düşman bellediğini ve gif şeklindeki tencerelerle saldırmak istediğini, şalgamın internette dev bir namının olduğunu öğrendim. Karşınızda internet sitesini alt komşunun oğluna yaptıranlar ve kayıp giden estetik algınız… Kaynağına gitmek için fotoğraflara tıklamanız gerekiyor ama bunu tavsiye etmiyorum.

 

Sihirbaz Hades

1990’larda sıkça gerçekleşen Akmar baskınlarının, satanist wannabe avlarının etkisiyle Savaş Ay’ın A Takımı’nda “Bakınız bunlar cani bir adamın beyninin internete dökülmesidir.” diye gösterebileceği Sihirbaz Hades’in sitesi büyük olasılıkla zevkler dünyasına gizli bir giriş kapısı. Kırmızı ve siyahın uyumunun insanın kelime anlamıyla nefesini kestiği sitede Sihirbaz Hades’in Veda Hutbesi’ni okumadan geçmeyin.

Sihirbaz Hades, eğer sitedeki fotoğrafları kaydetmek isterseniz size bir de mesaj veriyor.

 Bizim Gazino

Korkunç müziğiyle, insanda her yaz Bodrum’a giden, CEYO terliğinden asla vazgeçmeyen, pazardan aldığı malzemeleri günde ortalama 54 dakika öven, kumsala bir oturdu mu bir daha kalkmayan teyze imajı uyandırmasıyla Bizim Gazino gerçekten sizi yazdan ve gazino kavramından soğutacak.

 Faruk Yalçın Zoo

Kendine meslek olarak hayvanat bahçesi sahibi olmayı seçen ve sektöründe bireysel anlamda oldukça yalnız kalan ama We Bought a Zoo’daki Matt Damon’la empati kurmayı başaran tek yurdum vatandaşı; Faruk Yalçın…

Çılgın Cemal

Şu çılgınlığa bir bakın…

Ustalara saygı kuşağında ise tabii ki Duygu Makine ve Polat Palet’i unutmadık, kendilerini saygıyla anıyoruz.