KAAN DÜZARAT İLE KAFA DAĞITIYORUZ

KAAN DÜZARAT İLE KAFA DAĞITIYORUZ


Hançer Playlist hediyeli


Dur kalkımızın bol olduğu şu günlerde akıl sağlığımıza iyi bakmak, onunla ileride iyi anlaşmak için kafa dağıtmaya devam ediyoruz. Türkiye’de etrafımızda olan en sevdiklerimizden film, kitap ve müzik önerileriyle kafa dağıtma seanslarımız hafta sonu da devam ediyor.

Türkiye’nin en yetkin ve ufuklu müzik insanlarından birisi olmasının yanı sıra fikirleri, duruşu ve üretken ruhuyla da hep bir şeyler üretse de zevkle tüketsek diye beklediğimiz Kaan Düzarat’la 35’lik rakı gibi bir söyleşi yaptık. Yetmedi ama olsun, kararında oldu diyelim…

KaanDuzarat_Ile_KafaDagıtıyoruz 720x360

Öncelikle, senin için kafa nedir ve nasıl dağıtılır?

Kafa dediğin bugün var yarın yok. O yüzden kafaya çok takmamak, yani “çok da şaapmamak lazım.” Ama kafayı kullanmak da gerekiyor. Hiç takmayan ve kullanılmayan bir kafa, zamanla  kullanılamaz hale gelebiliyor. Her konuda olduğu gibi denge burada da mühim. Bazen 3 yaşında gibi meraklı olmak, bazen de tüm bildiklerini unutmak iyi oluyor. Her şeyden önce kafayı dağıtabilmek için önce ona sahip olabilmek, onu kontrol edebilmek gerekiyor. Kafa ne kadar vücudun parçası gibi davransa da, bağımsız çalışıyor. Zaten kendi karar verebildiği zaman kafa oluyor. Genelde yalnız kalıp düşünerek, ya da müzikle kafamı dağıtırım. Bildiğim en etkili kafa dağıtma yöntemi, bir grup insan bir araya gelip doğaçlama müzik çaldığında oluyor diyebilirim. Rehabilitasyon gibi bir şey. Müthiş rahatlatıyor. Kafa dağıtmak için eğlenmeye çıkan bir tip değilim. İşimin bir parçası olarak bir yerlere çıkıyorum genelde. Çalıyorsam zaten kafayı dağıtıyorum. İnsanların dağıtmasına da vesile oluyorumdur umarım. Bunun dışında kafa dağıtma zamanımı yalnız kalarak, düşünerek, stüdyoda müzik üreterek geçiriyorum genelde. Bir de çok fazla kafasına göre takılamıyor kafa bir noktadan sonra. Çocuğum, karım, kendim dışında sorumlu olduklarım var. Ailece birlikte kafa kovalıyoruz artık.

Peki 2016’ya ışık hızında geldiğimizde, kafan neleri kaldıramaz hale geldi?

Başkalarının düşünce ve hareketlerini yargılayan, yadırgayan kafaları, bir de durmadan kendini öven ezik ukalaları.

En güzel kafa dağıtmalık 3 film önerin? Godard gibi arthouse da olur, Con Air gibi eğlenceli çöp film de olur…

Bir oturuşta Geleceğe Dönüş I, II, III. Big Fish, Into The Wild.

O zaman bir de kitap önerisi alsak?

Birhan Keskin şiirleri var baş ucumda şu ara. Kafan yarılmış hissi hakim.

Kitap müziksiz gitmez, bu kitaba iyi arkadaşlık edecek 10 şarkılık bir playlist önersen tadından yenmez, değil mi?

O zaman tamamen yerli bir playlist yapayım. Hatta yerli demişken biraz da kafa açayım. Bir süredir ülkede dünya yıldızlarından bazıları gelmek istemiyor diye iptal olan onca konser ve festival var. Bir de bu iptallerden ötürü yok sayılan bir sürü yerli “ön” grup, sanatçı… ve kafamda çeşitli sorular. O konserler posterlere ön grup olarak adları yazılan yerli grup ya da sanatçılarla da yapılamaz mıydı? Belki daha az katılımla, ama aslanlar gibi… İşin ekonomisi ya da endüstrisine girmeyeceğim. O konuları sevicilerine bırakıyorum. Neticede duygular da kafayı yönetebilmeli böyle anlarda. Neyse, kafanızı o kadar da açmayayım. Daha sonra konuşuruz bunları. Ne de olsa önümüzde bol bol zaman olacak düşünecek, konuşacak. Umarım kafa ve huzur da olur.

Kaan Düzarat’ın listesinde olup, Spotify’da olmayan şarkılar aşağıya eklenmiştir:

Bunların hiçbiri tam kesmedi diyelim, dostlarla yapılacak en güzel şey?

Akşam yemeğinde buluşulur, rakı ya da şarap muhabbete eşlik eder. Mümkünse güneş batmadan başlanır. Denize yakınsan sahilde bir restoranda, değilsen dağda, ormanda, terasta, balkonda… Maksat beraber olup kafa dağıtmak hatta daha ileri gidip kırmaktır çünkü.

Son olarak, kafanı yastığa koyduğunda geleceğe nasıl bakıyorsun, neler düşlüyorsun veya hala düşleyebiliyor musun?

Kafayı yastığa koyar koymaz uyuyabilme özelliğine sahibim. Bu özelliğimi özellikle uçağa bindiğimde kullanıyorum. Diğer zamanlarda ise sık sık düş kuruyorum. Uyanıkken rüya görmeye, sonra da o rüyaların peşine düşmeye çalışıyorum. Bir fikre ya da hayale hemen ikna olabilen bir yapıya sahibim. Gerçekleşmesi imkansıza yakın bile olsa, beni heyecanlandıran hayale sonuna kadar inanır, hep onu düşünürüm. Çok hayalimi gerçekleştirdim diyebilirim bu sayede. Sadece düşünmek yetmiyor tabii… Harekete geçmek de gerekiyor. Üzerine çok düşündüğüm halde harekete geçmediğim ya da geç kaldığım, sonrasında ise pişman olduğum çok şey oldu. Ama hiç biri düş kurmamı engellemedi.