Çok uzun yıllardır sanatı yeniden tanımlayan ve onun sınırlarını zorlayan radikal performans sanatçısı Marina Abramovic’in, yıllarca hazırlandığı, kariyerinin en büyük ve belki de en zorlayıcı performanslarından olan retrospektifi ‘Artist Is Present’, 2010 yılında çok büyük sansasyon yaratmıştı. New York’taki MoMA’nın birkaç katını kapatan Abrmovic, 700 saatini hiç konuşmadan, ziyaretçileri ile karşılıklı oturup duygu akımı suretiyle anlaşarak geçirmişti.

Neredeyse bir milyon kişi ile bakışan Abramovic, sanat, aşk ve hayatı paylaştığı Ulay a.k.a. Uwe Laysiepen ile göz göze geldiğinde ise gözyaşlarına boğulmuş ve izleyenlere de duygusal anlar yaşatmıştı.

Yetenekli belgesel yönetmeni Matthew Akers’ın kamerasından aynı isimle beyazperdeye de aktarılan, izleyicilerin duygularına ayna tutarak acı, sanat ve teslimiyet temalarını işleyen ‘The Artist Is Present’a hayli gayriciddi bir parodi geldi.

Marina Abramopug, Serpentine Gallery’nin hemen dışında Hyde Park’ta siyah peruğu ve kırmızı cicisiyle oturuyor. İnsanların duygularına ayna olmasa da sevimliliği ile mutluluk ibrelerini yükseltiyor. Tumblr’ı bile olan Marina Abramopug, yakında film anlaşması imzalarsa hiç şaşırmayın.