Sanskrit dilinde ‘uyanmış, idrak etmiş, bilinçlenmiş’ anlamına gelen ‘buddha’ kelimesi, iki hece ve altı harften oluşan kısacık bir kelime olabilir; ancak anlamı Pasifik Okyanusu’ndaki Mariana Çukuru’ndan daha derindir. Siddharta Gautama’nın tarihte kendisi de dahil olmak üzere uyanmış herkes için kullandığı ‘buddha’ kelimesi, Budizm’de kişinin ruhunun saflık, masumiyet ve mükemmelliğin gücüne kendiliğinden ulaşmasını ifade eder. Budizm’e inanan insanlar, işin din kısmı bir yere bırakıldığında oldukça zen, güleryüzlü ve karmaya inançlarından mütevellit hep doğru olanı yapma gayesindedirler.

Kaliforniya, Oakland’da yaşayan Dan Stevenson, Budizm’e inanmamasına, dindar bir birey olmamasına rağmen 2009 yılında mahallesine bir Buddha heykeli koydu ve yaşadığı çevreyi farkında olmadan daha iyi bir yer haline getirdi. Daha önceleri hırsızlık, ev soygunları, uyuşturucu trafiği, hayat kadını vakaları, saldırı ve çöplerin sürekli sokağa atılması gibi durumlara maruz kalan mahalle, Buddha heykelinden sonra filmlerdeki herkesin mutlu, her şeyin dört dörtlük olduğu banliyölerden birine dönüştü. 2009 ve 2012 arasındaki suç oranları polis raporlarına göre kıyaslandı ve Buddha heykelinin muhteşem bir barış elçisi olduğu ortaya çıktı. Aynı zamanda heykel, Budizm’e inananların sabah Buddha’ya adaklarını adadıkları, dualarını ve seremonilerini gerçekleştirdikleri bir yer haline geldi.

Bu fevkalade zen hali için bir Buddha heykeli kafiyse, her mahalleye bir Buddha kampanyası başlatmaya hazırız.