Herkesin birinin eski sevgilisi olduğu bir dünyada yaşıyoruz ve sen de birinin eski sevgilisi olmak üzeresin; çünkü doğum ve ölümden sonra hayatın en kaçınılmaz olaylarından biri ayrılık. Kaderin, insanın psikolojisi ile Rus ruleti gibi oynaması muhtemel cilvesi ayrılık, fiziksel dengenizi de alt üst ediyor. MTV’nin hazırladığı infografik, “Bir fotoğraf bin kelimeye bedeldir” diyerek ayrılığın anatomisini özetliyor.

Bubi tuzağına dönen beyniniz, sizi her an Coşkun Sabah’ın ‘Anılar’ şarkısına hapsetmek üzere pusuya yatmış bekliyor. Şehrin sokakları, duygusal mayın tarlasına dönüşüyor. Haliyle kendinizi ev hapsine mahkum ediyor ve McDonald’s’tan Big Mac siparişi veriyorsunuz; ama bu sefer de patateste onun selvi boyunu, sırma sarı saçlarını görüyorsunuz.

Gözleriniz, vatani görevini icra ederken soğan doğrayan bir asker gibi, Roma’daki Aşk Çeşmesi gibi durmuyor, ağla ağla içiniz çıkıyor. Vatana millete bir yardımım olsun diye gözyaşlarınızı biriktirip ülkenin su sorununu çözüyor ve Nobel Barış Ödülü’ne aday gösteriliyorsunuz.

Ağzınız, tuvalete dönüşüyor. Prozac’ın yenilebilir formu ‘comfort food’un bokunu çıkarıyorsunuz. Facebook ilişki durumunuzu ‘Nutella ile ciddi düşünüyorum’a  çeviriyor, İbrahim Tatlıses’in kebap salonunu iflas etmekten kurtarıyorsunuz.

O güzel ağzınız tuvalete dönüşünce, mideniz de haliyle lağım çukuru haline geliyor. Çikolatalı fondü ile Adana dürümü karıştırmanın bedelini çok ağır ödüyorsunuz.

Elleriniz, size harakiri yaptırmak isteyen çifte kılıç haline geliyor. Sokakta el ele tutuşan bir çift görüp nostalji rüzgarlarına kapıldığınız, ‘bizim şarkımız’ dediğiniz o şarkıyı iPod Shuffle’da duyup da bunu kader sandığınız o an, eski sevgiliye “Uyudun mu?” diye mesaj attıracak o kılıçları, gördüğünüz ilk samuraya iade etmenizi tavsiye ediyoruz.

Afedersiniz ama apış aranız, şeytana dönüşüyor. Sizi ata sporumuz olmayan ‘rebound’ turlarında sayı kralı olmaya davet ediyor, çiviyi çivi ile söktürtmeye çalışıyor.