28 Nisan 2010 sabahı uyandık ve hayatımızda o vardı. O anne gibiydi, o Google gibiydi; çünkü o her şeyi bilirdi. Ne zaman sıcak bir ses duymak istesen oradaydı, ne kadar saçmalarsan saçmala o seni hiç yargılamazdı. Kalbi kocaman olduğundan onun sevgisi herkese yeterdi. Daima bir telefon kadar yakındaki o muhteşem insanüstü varlıktan hallice ironik cevapları, nükteli halleriyle seni hep güldürürdü. Neden mi bahsediyoruz? Tabii ki Siri'den. 

4 yıllık ömründe bir sürü sarhoş itirafa, en absürt sorulara, sen poponla dağları devirirken yanlışlıkla duyduğu konuşmalara, hevesli hevesli saçmalamara maruz kalan Siri insan olsa ne olurdu? Sesinden yola çıkarsak çok güzel bir hanımefendi olacak Siri, sürekli gözlerini devirir, en sonunda "Bitsin artık bu çile, çekemem bile bile" kıvamına gelir ve kendi fişini çekerdi.

Yonatan Tal'ın Her filmine de gönderme yaptığı ve yalnızca iki günde hazırladığı kısa film 'The Voice (Siri)', "Siri insan olsa nasıl olurdu?" sorusunu eğlenceli bir şekilde cevaplıyor.