HER ŞEY BİR YALANMIŞ: PIMP MY RIDE

HER ŞEY BİR YALANMIŞ: PIMP MY RIDE


MTV bu sefer üzdü


Çocukluğumuzda ve gençliğimizde belki de en çok izlediğimiz televizyon kanallarından biriydi MTV… Damien Fahey ve Carson Daly’nin akşamüstü şekerleri olup dönemin en ünlü şarkıcılarını ağırladığı TRL’i ve Amerikalılar’ı ilk randevuda öpüşmeyen bir millet gibi göstermeye ant içen Dismissed’i izledik. The Hills ve Laguna Beach: The Real Orange County ile Los Angeles’ı Los Angeles’ta yaşayanlardan iyi öğrendik, Lauren Conrad’ın drama kraliçesinden iş kadınına dönüşmesine şahit olduk. Ashton Kutcher’ı Punk’d ile sevdik, Amerika’da 16 yaşında olmanın Harikalar Ülkesi’nde ikamet etmekle aynı şey olduğunu My Super Sweet 16 ile keşfettik.

MTV’ye bu kadar derin hisler beslerken ortalığı sallayan Pimp My Ride haberiyle yıkıldık… Pimp My Ride’a katılan katılımcılarla röportaj yapan The Huffington Post‘un haberini duymamış olmayı diledik… “Cehalet mutluluktur” sözünün dayanılmaz hafifliğini yaşamak istedik; ama olmadı, olamadı. Pimp My Ride’a katılan kişilerin söylediğine göre, arabalar bir hafta sonunda değnek değmiş gibi baştan yaratılmıyor, bazen aylarca Xzibit ve ekibinin atölyesinde kalıyormuş. Daha dramatik bir etki için katılımcılarla ilgili acıklı hikayeler yazılıyormuş. Xzibit’in insanları ‘sürpriz’ bir şekilde ziyaret ettiği evler kiralık oluyormuş ve katılımcıların isteklerine asla saygı duyulmuyormuş. Bunların içinde en acısı ise, çoğu zaman gerçekdışı gibi görünen aksesuarlar çalışmıyormuş. Biliyorum, bıçağı sokup çeviriyormuş gibi olacak; ama pamuk şeker makinesi aslında yalanmış…