Kariyerine mobilya tasarımcısı olarak başlayan, 1995 yılında kendi erkek giyim markasını kuran ve 2012’de Christian Dior’un kreatif direktörlüğüne de el atan Raf Simons, imkansızı başardı ve Dior için ilk koleksiyonunu sekiz haftada hazırladı. Jil Sander ile çalıştığı dönemde işleri minimalist olarak etiketlenen ve bu yüzden Dior’un şaşalı dümenine geçmek için riskli bir seçim ilan edilen Raf Simons, kısa zamanda markanın ruh eşi olduğunu kanıtladı.

Yönetmen Frédéric Tcheng, Dior and I belgeselinde Raf Simons’ın Dior yolculuğunun duygusal ve stresli anlarını yakalayarak, modaevinin tarihinin dönüm noktalarından birini ölümsüzleştiriyor. Moda filmlerinin en gerçekçilerinden olmasıyla dikkat çeken Dior and I, moda dünyasının perde arkasına ışık tutuyor ve aynı zamanda Dior’un değerli terzilerine de saygı duruşunda bulunmayı ihmal etmiyor.

Dior and I, 26 Mart’ta seçilmiş sinemalarda gösterime girecek.