JANE BIRKIN’İN SİNEMA YOLCULUĞUNDA SON DURAK: LA FEMME ET LE TGV

JANE BIRKIN’İN SİNEMA YOLCULUĞUNDA SON DURAK: LA FEMME ET LE TGV


Bir ikonun vedası


26 Şubat’ta gerçekleşecek 89. Akademi Ödülleri’nde En İyi Kısa Film Oscar’ına aday olan La Femme et le TGV ile yıllar sonra tekrar arz-ı endam ederek bizleri mutlu eden Jane Birkin, beyaz perdeye veda edeceğinden ve severek yer aldığı projeden bahsetti.

2016-la femme et le TGV-4

Her gün, aynı saatte evinin önünden geçen hızlı trene el sallayan yaşlı ve yalnız bir kadının; bir gün posta kutusundan bulduğu, trenin makinistinden gelen bir mektupla rutin hayatına renk gelir. Hiç tanımadığı bir adama gün be gün aşık olarak hayatını anlamlandırmaya çalışan bir kadının hikayesini anlatan filmin yönetmeni ise Timo von Gunten. 

Von Gunten, yıllar önce okuduğu bir gazete haberinden esinlenerek kurguladığı hikayeye, prodüktörü Giles Forman ile Fransızca konuşan yaşlı bir sanatçı düşünürken birbirlerine bakıp “Kesinlikle Birkin için şansımızı denemeliyiz!” demişler, ne de iyi etmişler.

IndieWire’a konuşan Birkin, senaryonun gerçek hikayesinden etkilenişini şu sözleriyle pekiştirdi: “Belki çokça yalnızlık, artık hayatın bir parçası olamamak ya da sadece 5 dakikalığına bir tren sürücüsüne el sallamak…”

bild_s8

Filmde rol almayı kabul etmeden önce yönetmene Paris’te buluşmak için ısrar eden Birkin, uzun süredir beyaz perdeden uzak olmanın ve yaşının verdiği çekimserliği şöyle anlatıyor: “Çok uzun zamandır hastaydım ve geçen yılların getirdiği değişimden, yönetmenin beni beklediği gibi bulamamasından korkuyordum.”

Yönetmenin dikkat çeken görsel vizyonu ve biraz fantastik hikayesi dikkate değer fakat Birkin’in filmdeki varlığı projenin profilini tamamen değiştiriyor.

“Timo’ya her şeyi vermek istedim. Bütün öğlen dans ettim, çok eğlenceliydi. Sonra ayaklarım kendi kendine hareket etmeye başladı. Tren raylarında gece yarısına kadar çekim yaptık. Gençlerle ben de gençleştim, çok gururlandım.”

Birkin’in sağlık problemlerini de dikkate alan yönetmen, onu zorlayacak sahnelerde 20 yaşında bir dublör kullandıklarını, Elise’in bütün şehri bisikletle turladığı sahneleri de o dublörün canlandırdığını söyledi.

“Uzun zamandır yataktaydım, 6 ay, bir yıl… Yani kaslarım pek çalışmıyor” diyen Birkin, “Son günde Zürih tren garını baştan sona 10 kere koşmam gerekti. Ardından yürüyemedim bile, trenle Paris’e götürüldüm ve diğer yarısına devam edemedim.” sözleriyle de her koşulda elinden gelenin en iyisini yaptığı performansına bir kez daha hayran bıraktırıyor.

topelement

Dayanma gücü ve kudretiyle, yaşı ve fiziksel durumuna aldırmadan oyunculuğundan ödün vermeyen sanatçı, 12 saat çekimin ardından yönetmene “Haydi, bu sahneyi bir daha çekelim, çok içime sinmedi” bile diyebilmiş.

Von Gunten’in “Gerçekten güzel olan Birkin’in duyarlılığı, sahneye ve performansına dair notlarımı kolayca yerine getirmeye çalışması” sözleriyle de sanatçının nasıl canla başla çalıştığını anlıyoruz.

Yönetmenin film kariyeri henüz başlarken Birkin, bu projenin ardından oyunculuk kariyerini sonlandırıyor. Üzülerek bildiriyoruz…

“Birileri 70 yaşında bir kaşifin maceralarını çekmeye karar verene kadar bu son filmim olacak! Her zaman ‘Afrika Kraliçesi’ tadında bir filmde yer almak istemiştim.”

30 dakikalık filmin fragmanı burada, kendisini nerede bulacağınızı ise siz çok iyi bilirsiniz.