İSKANDİNAV HUZURUNU TEK BİR VÜCUTTA TOPLAMAK

İSKANDİNAV HUZURUNU TEK BİR VÜCUTTA TOPLAMAK


Ve bu huzurun 8-9 Eylül’de bizle buluşması


1981 yılında, Blondie’den The Tide Is High şarkısının liste başı olduğu 6 Şubat’ta, İsveç’in Göteborg kentinde bir çocuk dünyaya gelmiş. Lekman ailesinde doğan bu çocuğun adını Jens Martin koymuşlar.

Jens Lekman önce yürümeyi, sonra konuşmayı öğrenmiş. Hayır, ondan sonra şarkılar söylemeye başlamamış. Belli bir yaşa kadar müzikle ilgilenmemiş bile. Fakat 14 yaşına geldiğinde, ergenliğin çıkmaz sokaklarında kaybolmak yerine arkadaşına “Sizin cover grubunuzda bas gitar çalsam nasıl olur? Bence çok güzel olur.” demiş ve gelecekte yapacağı müthiş işlerin temellerini de o soruyla atmış.

Eee cover da bir yere kadar canım!” deyip kendi şarkılarını yazıp bestelemeye başlayan Jens Lekman, Mask filmindeki karakterden esinlediği Rocky Dennis adı altında kayıtlar yayınlamaya başlamış.

2001’de kayıtlarını Secretly Canadian’a göndermiş ve ilk albümü için kontratı da böylece imzalamış!

O yıllarda henüz “Gidelim buralardan. İsveç’te, Norveç’te, İskandinavya’nın herhangi bir yerinde yaşayalım; evimizdeki mobilyalar IKEA olsun, demonte kelimesi hayatımıza girsin!” demeye başlamamıştık tabii. Kasetlerin walkman’lerde dönmeye devam ettiği, Spotify’ın İsveç’te adımlarının atılmadığı o dönemde, 2004’te, Jens Lekman inanılmaz tatlı kayıtlardan oluşan ilk albümü When I Said I Wanted To Be Your Dog’u yayınladı. Elimizdeki imkanlarla albüme bir şekilde ulaştık ve şarkıları defalarca dinledik. Şarkı sözleriyle Jens’in hayatını, iç dünyasını öğrendik. Anlatacak o kadar çok şeyi vardı ki… Biz de seve seve dinledik!

Aradan üç yıl geçti. Spotify, 1 yaşına bastığında Jens Lekman ikinci albümü Night Falls Over Kortedela’yı da Secretly Canadian etiketiyle dinleyicilerle paylaştı. Bu albümle Lekman’ın aşk acısını daha yoğun yaşadık. I’m Leaving You Because I Don’t Love You diye şarkı vardı yahu albümde! Bu kadar net ve bu kadar acı veren bir şarkıda bile “Derdimi anlatıyorum ama benim için üzülmeyin.” der gibi eğlenceli notaları duyuyorduk. Jens Lekman bizi kendine iyice aşık etmişti artık.

İkinci albümden beş yıl sonra üçüncüyü de sevinçle karşıladık, “Bu kez ne kadar üzüleceğiz?” diye sorgulamalara da başladık. Aşkın ne olmadığını I Know What Love Isn’t albümüyle iyice öğrendik. Hayattan bu albümü çıkardık ve Jens Lekman sayesinde aşkı da öğrendik. Albümüyle bize basit matematik işlemleri bile yaptıran bir adam vardı karşımızda. Üzgünüz Jens, ama kalbimizi allak bullak ettin, seni gerçekten çok sevmeye başladık. Bir de bize Small Talk başlığı altında hikayelerini anlatmaya başladın, naifliğini daha derin seviyelerde hisseder olduk.

Gelelim 2017’ye! Secretly Canadian’la ayrılmaz bir ikili olan Jens Lekman, dördüncü stüdyo albümü Life Will See You Now’ı yayınladı. Acılar insanı gerçekten olgunlaştırıyordu demek ki. Hayatın içindeydin, bizi de yanına aldın Jens. “I just want to listen to people’s stories” dedin ve seninle tanışamadığımız için üzülmeye başladık. Sana anlatacaklarımız vardı!

Fakat ne oldu? 8 ve 9 Eylül’de grubunla birlikte İstanbul’a, Garaj’a geliyorsun! Bir, hatta iki şansımız daha var. Bu kez oturup karşılıklı konuşalım. Bize İsveç’i, kendini anlat. Biz de sana kendi hikayemizi anlatalım.

Casablanca’nın son cümlesini kendimize uyarlayalım ve “Jens, I think this is the beginning of a beautiful friendship!” diyelim. Haydi, gel artık!

Sınırlı sayıdaki avantajlı biletler için BURAYA.