JENS LEKMAN’DAN HAYAT DERSLERİ

JENS LEKMAN’DAN HAYAT DERSLERİ


13 yılda bütün sırları öğreniyoruz


Jens Lekman’ın şarkılarını duyduğumuz anda aklımıza birkaç soru geliyor. Bunların belli başlılarını sizler için aşağıya bırakıyoruz.

  • Nasıl bu kadar tatlısın Jens Lekman?
  • Neler yaşadın, başına neler geldi de böyle güzel şarkılar yazıp besteleyebildin?
  • Bu nasıl bir yetenek?
  • Seni kim üzdü, söyle gidip çıkışta yakalayalım!
  • Her geçen gün daha güzel işler yapmayı nasıl başarıyorsun?
  • Senin gibi olabilmek için kaç kişinin kalbimizi kırması gerek?

Evet, Jens Lekman dinlerken hem ona imreniyoruz hem de fazlasıyla hüzünleniyoruz. Jens’e sarılmak istiyoruz, şarkılarını bize söylesin, biz de ona kendimizi anlatalım istiyoruz.

Kendisini 8 ve 9 Eylül’de, iki gün üst üste Garaj sahnesinde dinleyeceğimiz için bu aralar keyfimiz yerinde. Hem de grubuyla birlikte Türkiye’ye ilk kez geliyor. Bu sefer yalnız değil! Performansını merakla beklediğimiz Lekman bu seviyeye nasıl geldi? İlk albüm ve son albüm arasında ne gibi farklar var, biraz da bunlardan bahsedelim.

When I Said I Wanted To Be Your Dog (2004)

Kings of Convenience’ın hüznünü alıp Morrissey’in şarkı sözleriyle birleştirelim. Hüznü kızgınlıkla aynı anda dinleyiciye veren, bunu inanılmaz şarkı sözleriyle önünüze getiren bir albüm.

Albümle birlikte bir tramvaya biniyorsunuz, arkadaşınız Lisa’nın doğum gününü kutlamak üzere yola çıkıyorsunuz. Lisa’nın evine vardığınızda eski güzel günlerden konuşmaya başlıyorsunuz. “Hatırlıyor musun Lisa, ne asiydik o zamanlar!” diyorsunuz. “Sen herkesin içinde ışık gibi parlıyordun!” diye ekliyorsunuz. Demek Lisa evleniyor, peki düğününde Lisa için bir şeyler söylemek istemez misin? Belki içten içe istemezsin. Geçmişe gitmişken bir an için eski sevgilin Silvia aklına geliyor. Soğuk bir İsveç gecesinde, koltuğa uzanıp birbirinize anlattığınız hikayeler kafanda birer birer belirmeye başlıyor. Birlikte ortak arkadaşınız Julie hakkında konuşuyorsunuz, ne ilginç bir kızdı! Bunları Lisa’ya anlatıyorsunuz ve Lisa da bir gün Julie’nin “Köpeğin olsaydım…” şeklinde başlayan hikayesini anlatıyor size. Geçmiş sizi birbirinize biraz daha bağlıyor, kendinizi daha güçlü hissederek Lisa’nın evinden ayrılıyorsunuz. Ona gerçeği hiçbir zaman söyleyemeyeceksiniz.

When I Said I Wanted To Be Your Dog’la geçmişe doğru tatlı bir yolculuğa çıkıyorsunuz. İçinizde biraz burukluk olsa bile iyi ki yaşadığınız her şeyi yaşamışsınız!

Night Falls Over Kortedela (2007)

Evet, acı bir albüm bizi bekliyor. Jens Lekman bir aşk acısından sonra almış eline kalemi, oturmuş piyanosunun başına aklına geleni yazmış. Durmadan yazmış, aralarından en güzellerini seçmiş, bir de onları bestelemiş ve Night Falls Over Kortedela albümünü yayınlamış. Canım Jens, terk edildiğin için üzgün olsak da bencillik yapıyor ve böyle güzel bir albüm için eski sevgiline teşekkür ediyoruz.

İlk öpüştüğünüz zamanların, birlikte uyuduğunuz ilk gecelerin, ilk uzak kalışların, ilk ayrılık konuşmalarının, ilk toparlanışların albümü Night Falls Over Kortedela’yı dinlerken Jens Lekman’ın yaralarını sarmak için ona sarılmak istiyorsunuz. “Üzülme Jens, daha kötülerini de yaşayacağız. O insanın bize neler kattığını unutmayalım sadece.” demek için elinizi Jens’in omzuna koyuyorsunuz. “Geçen albümde Lisa’ya iyi ki gerçek hislerimi söylememişim, o benim gerçekten arkadaşım! Bütün acılarımı ona anlatabilirim.” diyen Lekman, bu albümüyle hiç yere düşmeden acısını atlatıyor. Bizi de sevindirmeyi başarıyor.

İlişkiler bir noktada biter ama önemli olan arkadaşlık.” mottosunu benimsememizi sağlıyor. Sayende herkes arkadaşımız olacak Jens, teşekkür ederiz.

I Know What Love Isn’t (2012)

İlk albümde geçmişe gittik, ikinci albümde aşk acısı yaşadık. Üçüncü albümde bir şeyleri sorgulamaya başlıyoruz. Aslında hiç aşık olmadık mı? Aşkın ne olduğunu bilmiyoruz belki de ama artık aşkın ne olmadığını (altı çizili bir şekilde) biliyoruz.

Evet, çok güzel şeyler yaşadık. Evet, belki de ilişkinin hiçbir kötü tarafını düşünemiyoruz ama biz düşünemediğimiz için gerçekten yaşanmadı mı? Tabii ki yaşandı. Sonuna doğru işaretleri göremedik, istenmediğimizi anlayamadık ama istenmiyorduk işte. Çok aşıktık, deli gibi seviyorduk ama belki de öyle değildi. Hayatta çok daha önemli şeyler vardı, bir gün dünyanın sonu gelecekti ve bir kişi için bu kadar yas tutmaya değmezdi. The End Of The World Is Bigger Than Love şarkısıyla aklımıza bu cümleyi kazıdık. Yeniden aşık olabilirdik, olabiliriz. Artık hangi yollardan geçmemiz gerektiğini biliyoruz.

Teşekkürler Jens Lekman, önümüzü görmemize yardımcı oldun.

Life Will See You Now (2017)

Sorgulamayı bitirip kendimize geldiğimize göre artık hayatın içine karışmaya hazırız. Keyfimiz yerinde ki bunu keyfi melodilerde bile hissedebiliyoruz. Hayatımıza yeni insanlar girebilir, o kişiye What’s That Perfume That You Wear? şarkısını gönderip küçük bir jest yapabiliriz. Ne yapacağımızı biliyoruz artık, en azından özgürüz. Kafamızdaki düşünceler artık bizi yormuyor, enerjimiz yükseliyor, hayata hazırız. Hayat da bizi sevecenlikle karşılıyor. Anı yaşamaya başlıyoruz, geçmiş anılarda kalıyor. Olgunlaştık ve yaşadıklarımızdan zevk alıyoruz.

Jens Lekman, 13 yıl içinde yayınladığı dört stüdyo albümüyle bize bütün hayatı öğretti. Önce geçmişe takılı kaldık, insanlar bizden uzaklaştı, bir şeyleri sorguladık ve kendimizi bulduk. Albümleri kendi içinde birer hikaye anlatırken hepsi bir araya gelince devasa bir antoloji oldu.

İşte seni bu yüzden seviyoruz ve seninle artık tanışmamız gerek Jens! İyi ki yanında arkadaşlarınla, grubunla geliyorsun. Yalnız olmadığını bilmek güzel. Haydi gel de iki lafın belini kıralım, gerçekten sana anlatacaklarımız var!

8-9 Eylül’de, Garaj’daki konserlerin avantajlı biletleri için BURAYA bakın, siz de bizimle olun. Small talk’ları geride bırakıp devasa bir muhabbetin içinde bulalım kendimizi.

8 Eylül ve 9 Eylül‘de görüşmek üzere!