THE GOOD, THE BAD & THE QUEEN ALBÜMÜ MERRIE LAND YAYINDA

THE GOOD, THE BAD & THE QUEEN ALBÜMÜ MERRIE LAND YAYINDA


Açın dinleyin, bekletmeyin


Damon Albarn, son 1.5 yıla üç albüm sığdırdı. Hatta 2014’ten itibaren bir solo albüm, bir Blur albümü, iki Gorillaz albümü ve bir The Good, The Bad & The Queen albümü sığdırdı. 4 yılda 5 albüm!

The-Good-The-Bad-The-Queen-

Bu çılgınca üretim istatistiği, İngiltere’nin altın çocuklarından Damon Albarn’ın yaratıcılığında minimum sarsıntıya mahal verdi.

Konumuz, bugün -az evvel- yayınlanan yeni The Good, The Bad & The Queen albümü Merrie Land.

İlk albümün tam 11 yıl sonrasında karşımıza çıkan Merrie Land, 2005 çıkışlı Gorillaz albümü Demon Days’ten beri, belki de en iyi Damon Albarn işi. Blur döneminde İngiltere’yi, İngiltere’ye dair hikayeleri ciğerlerinin derinliklerine kadar çektiği şarkılarını dinlediğimiz Albarn, Merrie Land’de ustalık işine imza atıyor. Konu yine İngiltere, albümün çıkış noktası ise Brexit.

Buram buram modern İngiliz folkuna demir atan, kimi zaman Blur’ün Life Trilogy dönemlerini anımsatan, kimi zaman The Clash’in Jamaika etkili anlarına yanaşan enfes bir hikaye sizleri bekliyor.

Biraz sonra yılın en iyi albümlerinden birini dinleyeceksiniz. Burada tüm artıları Damon Albarn’ın hanesine yazmamız tabii ki ayıp olur. Davulda, Brian Eno’nun deyimiyle “dünyadaki en iyi davulucu” olan efsane Fela Kuti’nin efsane davulcusu Tony Allen var. Bas gitarda bir başka efsane, The Clash’in basçısı Paul Simonon var. Gitarda ise The Verve’ün kariyer albümü Urban Hymns’te çalan Simon Tong var.

Ve prodüksiyon kısmı… Prodüksiyon masasının başındaki kişi, başta David Bowie albümleri olmak üzere birçok önemli albümün yapımcılığını üstlenen Tony Visconti. Sonuç, bu isimlerin yarattığı beklentiye cevap verir nitelikte.

Lafı çok uzatmadan sizi, bu mevsime çok ama çok yakışacak Merrie Land’le başbaşa bırakıyoruz.