…LIKE CLOCKWORK

…LIKE CLOCKWORK


Queens Of The Stone Age


Queens Of The Stone Age öyle bir grup ki seveni tam sevenlerden, sevmeyeni ise genelde henüz dinlememiş insanlardan oluşuyor. Günümüz müzik piyasası; aileyle tanıştıracak kadar eli yüzü düzgün indie çocuklar ve bilgisayarını elinden alsanız derin bir sessizliğe gömülecek elektronik alet edevat sevdalılarıyla bu kadar doluyken; QOTSA’nın son albümü bir güneş gibi doğuyor gecelerimize. Turuncu Elvisimiz arz-ı endam edecek; konserlerden kavga çıkaranları, pet şişe atanları küfürlerle kovacak. Antika-rocker bizi itliğe, kopukluğa özendirecek!

Herkesin terbiyesinden, saygıda kusur etmediği isim Josh Homme, hayranlarına en büyük kötülüğü aç Sezercik’in önünde lahmacun yiyen boyacı gibi, albümdeki iş birliklerini açıklama sürecinde yaptı aslında. Son İngiliz ozanı Alex Turner, aynı zamanda hanımı olan punk güzeli Brody Dalle, Facebook şarkısını gfacebook ile telefonuna gerçek melodi yapan Trent Reznor, sir doğulmaz sir olunur Elton John, sesine kurban Mark Lanegan, ergen sakallı kötü çocuk Nick Oliveri ve Scissor Sisters’dan Jack Shears. Adeta bir Muhteşem Yüzyıl konuk oyuncu listesi. Şaka şaka The Extras diyecektik, dilimiz sürçmüş.

QOTSA, …Like Clockwork öncesi davulcu değişikliğine gitti ve Josh Homme’un askerlik arkadaşı Dave Grohl ile eski günlere döndü. Bu haber ilk duyulduğu zaman hepimiz bu dostluğun meyvesinin Songs For The Deaf olduğunu hatırlayıp, bulduğumuz ilk halaya dahil olmuştuk sevinçten. Albüm davul zurna açısından hiçbir hayal kırıklığı barındırmıyor, derin nefes alabiliriz.

Albümün tanıtımı, yayınlanan video’larla birlikte kendini evde sarımsak depolatacak bir vampir temasına kaptırdı gidiyor. Bu ruhu hemen açılış parçasıyla yakalamak mümkün. Keep Your Eyes Peeled, bir diğer adıyla Jack Shears’lı şarkı, soğuk ve hatta ürkünç havasının yanında yer yer çığlığa dönüşen Josh Homme vokalleriyle albümün gidişatı hakkında oldukça güzel bir fikir veriyor. Bu albüm öyle tatlı tatlı sizi rock’a yönlendirecek bir albüm değil, yerinizde sallandırmaz, dans ettirmez. Varsa kamyonetiniz; ona atlattırır, gece yolculuğu yaptırır, kutu bira içtirir (ama 33’lük) ve tırıs tırıs evinize döndürür.

I Sat By Ocean, albümün hiç dışarıdan müdahale almamış tek şarkısı. “Acaba bundan sonra QOTSA’ya ne olacak, ne yapar bu çocuklar, transfer sezonunun galibi kim bilemedim ki?” diyenlerin kılavuzu niteliğinde. Alıp No One Knows ile Little Sister arasında bir yere koysanız hiç sırıtmayacak bir şarkı… O gitarlar coşarken hepimiz biliyoruz ki bıraktığımız QOTSA orada bir yerlerde. Nasıl başladığını bile anlamadan bir anda The Vampyre Of Time And Memory piyanoların üstünden geliyor, sizin için geliyor, size geliyor. Grubun kafasındaki şeytanları, elimizi uzatsak tutabileceğimiz yakınlığa getiren şarkı, aynı zamanda albüme yayılan bu vampir temasının da kalbinin çatında yer alıyor.

Albümde kitleleri beklemekten çılgına çevirecek, arabalarla zafer turu atma sebebi bir şarkı vardı… If I Had A Tail; Alex Turner, Brody Dalle ve Josh Homme ile karmaşık bir kardeşlik ilişkileri olan eski basçı, kader mahkumu Nick Oliveri’yi de içine katık eden şarkı. Galatasaray’ın UEFA kupasını aldığı hayal kadrodan fazlası var eksiği yok. Şebnem Ferah & Teoman düeti gibi, kimsenin hakkının kimseye geçmediği, herkesin üç beş sesini duyurduğu bir iş birliği değil bu. Alex 20’min sesi soluğu çıkmıyor, Erotik Dale desen var mı yok mu belli değil… Ha kötü şarkı mı? Değil, fakat o güzel insanları bir odaya toplamışken, biraz daha hakkını verebilirlerdi gibi gibi.

En büyük analog enstrüman hayranlarının bile saygı duyduğu elektroniği bol isim Trent Reznor, Kalopsia ile kanımıza giriyor. My God Is The Sun’ın arkasından gelen o sakin bas ritimlerinin saniyeler içinde karmakarışık bir ballad’a dönüşmesinden keyif alıyorsanız; sizin ilacınız Kalopsia. İsim babasının Alex Turner olduğu şarkıdan bol bol tüketin.

Eski Dostlar grubunu aratmayacak bir kadro ve sanat güneşi Elton John. Daha önce bu konularla ilgili durumunu; “Beni hiç rock grupları çağırmıyor, çağırsalar valla giderim.” şeklinde özetleyen Sir Elton John, piyanosundan bu zamana kadar çıkardığı tüm naif notaların intikamını alıyor. Onun bu kabuğundan çıkışına Trent Reznor, Nick Oliveri ve Mark Lanegan eşlik ediyor. İşte öyle bir şarkı Fairweather Friends.

Smooth Sailing; Jack Shears’ın ilk şarkıdan bir tat alamadım diye geri döndüğü eser. QOTSA’ya yakışacak oranda, edebinizi bozmadan size dans etme imkanı veren şarkıda Dave Grohl sizler için davuluna gene annesine küfretmiş muamelesi yaparak vuruyor, vuruyor, saymıyor. Gene de Dave’ın bu saate kadar çaldığı her şeyin tadımlık olduğu gerçeğine I Appear Missing ile varıyorsunuz. QOTSA albümlerinin her birinde bir tane en karanlık ama en de bağıra çağıra söyleme isteği uyandıran, davulun kendinden geçtiği, Josh Homme’un konserlerde alnında damarların çıkmasına sebep olacak vokallere sahip şarkısı vardır.Tanıştıralım; I Appear Missing. En önemli bilgilerden biri ise, bugünlerde QOTSA tarafından sızdırılan versiyonunun sadece şarkının yarısını oluşturduğu. O yüzden Youtube’dan kaydettiğiniz versiyonuna çok bağlanmayın, konserde şarkı bitmeden alkışlayan sazanlara dönüşebilirsiniz.

Tamam ortada belki bir Go With The Flow yok, bir No One Knows yok ama artık ne isterse yapabilecek bir Queens Of The Stone Age var. Çılgınlar gibi rock var, gençleri müzik yapmaya itebilecek bir şeyler var. Old School yaşayan, Them Crooked Vultures ve Kyuss ile gitarına kurban Josh Homme; zaten günümüzde ihtiyaç duyulan rock star ihtiyacını tek başına karşılayacak kapasitede. Bu albüm hiçbir şey değilse bile, QOTSA’yı yeniden canlı izlemek için açılmış mübarek bir kapı niteliğinde.

“Dijital mi Analog mu?” sorusunun kardeşi kardeşe bıçaklattırdığı bu zamanlarda QOTSA, birlik beraberlik mesajı yayınlamıyor; “Analog ulan!” diyor. Aziz Romalılar, Queens Of The Stone Age döndü. Godspeed you, Ginger Elvis!