Yolu şaşmış insanları seviyoruz.

Şu hani en klişesinden altyazılı dizilerde gördüğümüz; “mid-life crisis” dehlizine düştükten sonra Porsche alan erkekler var ya, onların Türk ve averaj hallerini seviyoruz. Mesela 9-5 memurların Aksaray’dan çıkmaması veya evlilikten soğumuş dayıların “Hanım ben balığa gidiyom” deyip bütün gün Bebek Sahil’de rakı içmesi…

Tabii bu örneklerle çok alakalı olmasa da “Kafa karışıklığıdır en nihayetinde” diyerek gelelim Yuksek ve The Magician’ın kafa karışıklığına.

Yuksek yaklaşık 230239 senedir indie-electro’nun taçlı prensi (evet gerçekten saç tacı takıyor, bu yüzden taçlı prens lakabını yüzde yüz hak ediyor), The Magician ise Aeroplane’den atıldıktan sonra (ki iyi ki atılmış) yaptığı karı boşatacak mixtape’ler ve nokta atışı single’larla nu-disco’nun The Great Danton’u olarak gönül hanemize isimlerini yazdırmışlardı. Daha önce beraber çıkardıkları Memory ve Twist EP’lerinden sonra çıkagelen On My Brain’de; “Eeeh yeter lan bıktık indie-disco’dan, hadi değişik bir şeyler deneyelim” diyen ikili, Chicago-House ve electronica’nın ılık sularında aheste aheste çimiyor.

EP’ye ismini veren On My Brain, yani “Kahretsin, aklımdasın ve sen bunun farkındasın” kısaçaların eller havaya şarkısı. Yine üç synthesizer akoru üstünden ilerleyen parça, zekice yazılmış bas ritmi ve seksot vokallerle allanmış pullanmış.

B-side olan Peter Pan ise, ilk dinleyişte Peter & The Magician hayranlarına kaş kaldıran iş olarak; “Ne dedim de şaşırdın? Gelsene küçük hanım” diyor. The Knife, Jamie XX ve Trentemoller’in aşık attığı bir kahveye girmiş de, muhabbetten bir türlü kalkıp evin yolunu bulamamış havası veren parça, ikilinin müziğinin evrildiğini ve daha olgun yerlere de gideceğini müjdeliyor.

Ailecek gerdan kırarak takip ediyoruz.