II


Moderat


Moderat, kelime şakasından hoşlananların en sevdikleri gruplardan biri olma potansiyeline sahip. Tek kişilik dev kadro Apparat ve iki kişilik dev kadro Modeselektor’un kafa kafaya verip kurdukları, elektronik müziğin medarı iftiharı süper grup; ilk albüm Moderat’ı 2009’da çıkarmıştı. Daha yeni müzik çalarlarımıza dahil olmuş ll albümü ise, genel olarak ilk albümün ekseninden çok da uzaklaşmamış bir albüm. ll, belli başlı beklentiler doğuran bir albüm aynı zamanda. Albüme, buram buram Avrupa koktuğunu bilerek yaklaşmak gerekiyor. Bir Fransızdan aşk hayatınızla alakalı tavsiye alıyormuş gibi açıkgörüşlü olun.

 

 

Bad Kingdom gibi, karmaşık ve insanın ruh halini neredeyse soul müzik sonrası kırılganlığa yaklaştıran bir şarkının ardından Versions; maalesef bize kaliteli bir kulüp müziğinden fazlasını veremiyor. Bu iki şarkı arasındaki geçiş; aslında albüm geneline yayılan, şarkılar arasındaki ufak uçurumların en güzel örneği.

Let In The Light’a geçerken; Ceviz Kabuğu programına katılmış profesörler edasını takınıp, bir anda “Bakınız! Burası önemli!” diyoruz. Versions ile başlatılan kaliteli kulüp havası, Let In The Light ile beraber kendini ufak çaplı bir dramaya bırakıyor.

Melankolinin elektronik müziğin içine girmesi, tabii ki çok yeni bir durum değil. Bakınız Portishead bundan gocunur mu? Hayır, gurur duyar! Ama techno, IDM ve glitch’e gönül vermişlerin, biricik süper gruplarından bekledikleri; ortalamanın çok üstüne çıkmasıdır. Lakin Moderat; müzikleriyle fazla içli dışlı olanların ve synth’i namusu belleyenlerin dışında, “Aaa, ne güzel şarkı! Shazamshazamshazam.” diye kriz geçirmeyi sevenleri hedef kitlesi içinde düşünmüyor ve ona göre hareket ediyor.

Milk, on dakikalık süresiyle; gittikçe sinirlenen bir elektronik ballad sunuyor. Tekrarların zekice kurgulanmasıyla ortaya çıkan bu eser, albümde duyguların en çok yükselttiği nokta. Gita neredeyse etnik diyebileceğimiz sesleri, belli belirsiz vokaller ile yoğurup; kulak memesi kıvamına getirmiş bir şarkı. Aynı zamanda bu şarkı, yaz mevsimini sonundan yakalamış olmasına rağmen, kaliteli “beach”’lerin göz bebeği olma potansiyeline sahip. Belki de şu an, Bodrum ve Çeşme’de şarkıyı bağrına basmış onlarca plaj DJ’i halay çekmektedir. Damage Done, “Bad Kingdom’a dönmek istiyorum ben, kaçıncı şarkıydı?” diye soran o kırılgan ruhların imdadına yetişiyor. Albümün son parçası This Time ise, Damage Done’ın göğüsünde yumuşsattığı topu alıp; kaleye doğru şut çekiyor. Kendi adına da mis gibi bir gol atıyor.

Albümün keyif verme ihtimali, bulunulan mekan ve ortama göre değişiklikler sergiliyor. Eğer gerçekten techno ve IDM’i takdir edip, önünde eğilecek bir bilgi haznesine sahip değilseniz; ll’nun, mekanda alkol ve flörtün gölgesinde kaybolma olasılığı da her zaman mevcut.

Eğer Almansanız ve elektronik müzikle uğraşıyorsanız, her işinizde muazzam pırıltılar bekleyenler hep olacaktır. Siz, ÖSS’yi kazanması kesin gözüyle bakılan bir Anadolu Lisesi öğrencisisinizdir artık!