VERSIONS

VERSIONS


Zola Jesus


Hepinizi öncellikle kısa bir parmak hesabına davet ediyoruz. Zola Jesus, anne babasının seslendiği ismiyle; Nika Roza Danilova, 1989 doğum genç bir kadın. Karşımızda bugün itibariyle 24 yaşında, über yetenekli ve mega iyi bir albüme imza atmış genç bir sevdicek var.

Kısaca Zola Jesus’ın formülünü de verelim; Emilé Zola + Jesus Christ = Zola Jesus. Bir nevi ulama. Kelime şakası gibi ama ibretlik.

Versions’ta Fall Back dışında bütün şarkılara ismen aşinayız zaten. Zola Jesus bizi hepsiyle bir bir tanıştırmıştı daha önce.

Zola’nın çocukluğunu kendi ağzından anlatmamız gerekirse; “Oldukça yalnız” bir hanımefendiymiş. Sizin bizim gibi kendisini dışlayanları okul çıkışına çağırıp, dayak yememiş. Yaşadıklarını küçük yaştan beri, şarkılarda anlatmaya adamış kendini. Günümüzde kalitelisine rastlaması en zor değerlerden biri olan singer-songwriter’lığı yolu bellemiş, genç yaşında The xx ile turnelere vurmuş kendini Zola Jesus. Bu da akıllara tek bir soru getiriyor; “Beni niye böyle dışlamadılar? Yoksa ben zurna mıyım ha?”, İsmail YK’nın da değindiği gibi.

 

 

Albüm genel olarak synth’leri ve yaylı çalgılara olan düşkünlüğü ile sizi kendi hayatınız üzerine düşünmeye sevk ediyor. Versions, hayatınızla ilgili önemli kararlar alırken; fon müziği olmak yerine, bu kararların çıkış noktası olmayı hedefliyor. Fall Back; sizi nelerin beklediğine dair en güzel örnek olabilir albümdeki. Yükselen kemanlar; müzik videolarında rastladığımız, o üzerindekileri çıkarıp koşmaya başlayan insan imgesini hatırlatıyor. Dinlerken bir anda; “Durdurun minibüsü! Ben E-5’ten gün batımına kadar koşucam.” demeniz mümkün ama demeyin.

 

 

Fall Back’in sonuna kadar bekleyin. Hemen ardından gelen Run Me Out, daha güzel bir tercih koşmak için. Şarkı, bir senfoni orkestrasının indie müzik ile olan aşkının meyvesi gibi. Metrekareye 52 ballad düşen bu albümde, hemen hemen her şarkı için “Sakın atlamayın! Dinleyin, sindirin. Olmadı bir de odanızda yalnız başınıza bir daha dinleyin.” diyebiliriz. Ama kısa yoldan ballad’ın kalbine inmek isteyenleri Sea Talk ile tanıştırmak da boynumuzun borcu. İlham perileri Nick Cave, PJ Harvey ve Ian Curtis olan bir singer-songwriter’dan, sizi (500) Days Of Summer’daki Summer karakterine çevirmesini bekleyemezsiniz. Sizi yerden yere çalmasını, ruhunuzu cenin pozisyonuna sokmasını beklersiniz. Eğer öyleyse, dualarınız kabul oluyor.

 

 

Night; adeta meydan okumanın, şarkıya dökülmüş hali. Albüm boyunca bol bol takdir ettiğimiz yaylıların, vurmalı çalgılarla kapışması. Tüm bunların üstüne Zola Jesus’un kendinden emin vokalini eklerseniz; şarkıyı dinlerken kulak memesi kıvamına dönüşmenizin sebebini bulacaksınız.

Dördüncü stüdyo albümünü yayınlamasına rağmen hala kendisiyle yarışma halinde olan biri Zola Jesus. Albüm bittiğinde, kendinizi, “Bu kızcağız daha neler yapabilir?” diye merak ederken buluyorsunuz. Zola Jesus’ın 4. bölümü vatana millete hayırlı olsun!