HESITATION MARKS

HESITATION MARKS


Nine Inch Nails


Geçen gece uykum kaçınca televizyonu açtım. Bir filme ortasından denk geldim. Çok enteresan bir konusu olan bu filmde herkes birbiriyle dövüşüyordu. Günlük hayattan öçlerini alabildikleri; samimi, yürek ısıtan, burun kanatan yumruklarla kendilerini temize çekiyorlardı sanki. Amerika’nın birçok yerine bu tarz itlik, kopukluk ve uğursuzluk yapabilecekleri hırgür kulüpleri açıyorlardı. Filmin sonunda bir de ne görelim; başroldeki yakışıklı abi, filmin başından beri kendini dövüyormuş meğer. Yaptığım kısa bir araştırmadan sonra filmin adını tespit ettim. Bir yerden toplu bir para bekliyorum, o gelince VCD’sini de alacağım inşallah.

Evet büyük usta Chuck Palahniuk, bir röportajında Fight Club’ı yazarken sürekli Nine Inch Nails’in efsanevi The Downward Spiral albümünü dinlediğinden bahseder. Hatta bu albüm hakkında, kitabının müzikal ekivalanı olduğunu söylediği de rivayet edilir.

Dile bile kolay olmayan toplam 25 yıl boyunca endüstriyel rock müziğinde bir dünya devi Nine Inch Nails. Arkadaşları ona kısaca NIN diyor. Gruba, kısaca Trent Reznor ve çevresinde gelişenler de diyebiliriz. Kurulduğundan beri grubun tek değişmez elemanı takım kaptanı Trent. Grubun albümleri bugüne kadar 30 milyon kopya satmış. Tanesinden 1 dolar kar edilmiş olsa, çoktan dünyalığını yapmışlardır. Ama grup, para bizim için daha çok üçüncü planda diyerek, 5 yıl aradan sonra kütür kütür bir albümle geri dönüyor. Kayıtlarda kankaları Jane’s Addiction’dan Eric Avery ve kült progressive rock grubu King Crimson’dan Adrian Belew, yardımcı pilotlar olarak stüdyoyu şenlendirmişler. Yani Trent iyi çocuk, ama çevresi daha da iyi.

Doğma büyüme Ohio çocuğu olan Reznor, ilk albümü Pretty Hate Machine ile endüstriyel müzikle de albüm satılabileceğinin sinyallerini vermişti. Ama tabii ki  kariyerine vites atlatan albüm, 1994 çalışması The Downward Spiral olmuştu. Bu albümle Grammy’lere Grammy demeyen grup, yıllar sonra Johnny Cash ustanın aslından iyi icra ettiği Hurt adlı “Sevgili boynu gibi güzel” bir şarkıyı içerdiği için bile sevdalanmaya değer bir albümdür.

Neyse; biraz da yeni albümünü övelim ustanın. 5 yıllık arada, Atticus Ross ile birlikte The Social Network için hazırladıkları soundtrack albüm vesilesiyle En İyi Film Müzikleri Oscar’ını eve götüren Reznor, Hesitation Marks için de tıpkı ÖSS’ye hazırlanır gibi hazırlanmış. Klasik Kraftwerkvari endüstriyel sound’u ve yıllara meydan okuyan falsetto vokalleriyle keyifle dinlenen bir çalışmaya imza atmış yine Mr. Reznor.

 

 

Albümde “Filler” diyebileceğimiz sallamasyon ve doldur-boşalt şarkı yok. Bizden aferini ve karne hediyesi Bianchi bisikleti alan şarkılardan ilki Copy of A. Reznor’ın “I am just a copy of a copy of a copy” diye kahpe feleğe veryansın ettiği ve “Ben de yalanım, derslerinizi aksatmayın kurtarın kendinizi!” çevresinde gelişen sözler içeren çalışmayı, ofisçe haftanın şarkıları arasına koyduk. Came Back Haunted, albümden çıkan ilk single ve “Ava giden avlanır ama avlanmayabilir de.” çevresinde gelişiyor. All Time Low inişli çıkışlı melodisiyle tipik bir The Downward Spiral b-side şarkısı olmuş. Son single Everything ise, tam bir sevip de kavuşamayanlar ballad’ı. Reznor, “Tam yaza damgasını vuracak bir albüm” yapmasa da; gayet keyifle dinlenen olgunluk dönemi bir işe imza atmış. Ellerine sağlık büyük usta!