MANHATTAN

MANHATTAN


Skaters


2000’lerin başındaki garage rock ablukasını zaman zaman özleyen insanlar olarak, o günlere geri dönmek istemiyor değiliz zaman zaman. Ama Back To The Future’daki DeLorean henüz elimize ulaşmadığı için böyle bir şansımız yok ne yazık ki. O yüzden elde kalanlarla yetinmek durumundayız. Ya o dönemden bugünlere hayatta kalmayı başaran isimlerle ya da o günlerin anısını yaşatırcasına müzik yapan gruplarla teselli buluyoruz. Is This It’i on bininci kez dinliyoruz. White Blood Cells’in kulağını çınlatıp duruyoruz. Black Rebel Motorcycle Club’ın siftah albümünden hayır beklemeye devam ediyoruz. Ama bizleri o günlerdeki gibi titretip kendimize getirecek yeni bir grupla kolay kolay karşılaşamıyoruz artık. O yüzden, Skaters’ın New York’un havasını suyunu sanki orada yaşıyormuşuz gibi hissettiren ilk albümü Manhattan’ın değeri bir değil, iki değil, üç değil, tam dört kat daha artıyor.

Garage rock gruplarının son bikaç yıldır bağımsız plak firmalarının kanatları altında yaşamasına alışık olduğumuz için, Skaters’ın Warner Bros.’tan yaptığı çıkış bizleri şaşırtmadı değil. Büyük plak firmalarının garage/indie rock’a hala inancı olduğunu gösteren bu detay, fazlasıyla sevindirici bir gelişme.

New York’un Brooklyn beldesinden yarışmaya katılan grubun kökenlerine inersek, tanıdık bir isim karşımıza çıkıyor. 2000’ler ortasındaki İngiliz indie furyasının neferlerinden The Paddingtons’ın gitaristi ve aynı zamanda Agyness Deyn’in moda dünyasına roket gibi girdiği yıllardaki sevgilisi Josh Hubbard, yeni dünyaya göç ederek Skaters’ı mesken edinmiş. Müzikal kökenler için ise; sürüyle referans verebilmek mümkün. The Strokes, The Clash, Ramones ve The Libertines gibi gruplar; Skaters – Manhattan’da sıklıkla aklımıza düşecek isimlerden sadece birkaçı.

Albüm açılışından kapanışına kadar gitar müziğine susamışlara hitap ediyor. Tam anlamıyla parti canavarı indie anthem’lar, maksimum 3 dakikalık şarkılar, yüzde yüz eğlence ve Red Bull’dan hallice enerjiyle dolu Manhattan’da soluk almaya fırsatımız olmuyor. Ha çok orijinal ve devrim niteliğinde bir albüm mü Manhattan? Alakası yok. Ama garage rock’ın nostaljisini bu kadar güzel özetleyen bir kayıtla uzun zamandır karşılaşmadığımız için oldukça heyecan verici bir albüm Manhattan. İsminin hakkını vererek her detayında New York’u yaşatan, tam anlamıyla retro New York sokakları kokan, New York hikayelerinden oluşan bir sesli bir kitap gibi.

One Of Us’ın bulaşıcı nakaratı ve ilaç gibi gelen gitar sound’u ile mesaiye başlıyor Skaters. Son single Miss Teen Massachusetts’in tempoyu arttırması ile “İşte garage rock’ta özlenen tat!” diyen iç sesimizi yüksek sesle dışa vurmak istiyoruz. Albüm çıkmadan evvel defalarca dinlediğimiz Deadbolt, Ramones’un modern zamanlara uyarlanmış hali gibi.

Skaters, rock’ta olduğu kadar dub ve reggae’de de son derece başarılı olduğunu Band Breaker’da kanıtlıyor. Kendinizi sanki Jamaika güneşinin altındaymışçasına salına salına şarkıya eşlik ederken bulmanız olası. Anlıyoruz ki; The Clash’in punk rock’a bir güzel yedirdiği dub etkileşimleri, Skaters tarafından oldukça iyi etüt edilmiş.

Derken Josh Hubbard’ın içindeki İngiliz devreye giriyor ve The Libertines’in indie anthem’larını anımsatan To Be Young başlıyor. Ne de güzel yapıyor. Üstüne de gitar melodileri ile dinleyenin kalbini çalan Symptomatic gelince samanlık seyran oluyor. Uzun zamandır görmediğimiz kadar güzel bir indie rock rüyasındaymışçasına keyfini çıkarıyoruz.

Band Breaker’ın uzaktan kuzeni Fear Of The Knife’le hem biraz tempo düşürüyor, hem de Jamaika sahillerine geri dönüyoruz. The Vaccines’in ilk albümünde yer şarkıların kayıp ikizi gibi duran eski single I Wanna Dance (But I Don’t Know How), Manhattan’ın Ramones’un önünde saygıyla eğildiği anlardan biri.

Son çeyreğe girerken Manhattan’ın en sert yüzünü görüyoruz. Nice Hat, Skaters’ın punk rock’ta yaradana sığındığı an olarak kayıtlara geçiyor. This Much I Care de Nice Hat’ten bir vites düşük hızı ve akılda kalıcı post-punk gitarları ile albüme yakışan kapanışı yapıyor.

Indie rock adına 2014’ün en eğlenceli albümlerinden biri Manhattan. Tam olarak kendi kimliğini bulamasa da türün kalender isimlerinin referanslarını oldukça güzel bir şekilde kullanmasını biliyor Skaters. New York’tan gelecek haberleri sabırsızlıkla bekliyoruz.