LOVE FREQUENCY

LOVE FREQUENCY


Klaxons


Klaxons ne demekti? Myths Of The Near Future’la bizleri neon renklerle ve nu-rave akımıyla baş başa bırakan grup demekti. 2007’de altın çağlarından birini yaşayan İngiliz indie rock’ının heyecan verici temsilcisiydi Klaxons. Dönemin indie anthem’larının çoğunun altında onların imzası vardı. 3 yıl sonra yayınlanan Surfing The Void’da ise; nu-rave’i bir kenara bırakıp, rock tarafı daha ağır basan olgun bir grup olmaya karar verdiler. İlk albüm kadar patlayıcı gücü yüksek olmasa da bir sonraki Klaxons adımı için umut vaat ediyordu Surfing The Void. Aradan koca bir 4 yıl geçti, “Bu sessizlik hayra alamet değil” derken yeni albüm Love Frequency’nin haberi geldi.

Öyle refranslara sahipti ki Love Frequency; heyecanlanmamak elde değildi. Prodüktör koltuğunda oturanların ismini gördükten sonra ufak çaplı bir kalp krizi geçirdik. Erol Alkan bir yandan, James Murphy bir yandan, The Chemical Brothers’tan Tom Rowlands bir yandan yeni Klaxons albümü için mesaiye kalmışlardı. Böyle kudretli prodüktörlerin işin içinde olması, Love Frequency ile ilgili beklentilerimizi ışık hızına çıkardı haliyle. Peki Love Frequency bu beklentiler hakkında ne düşünüyor? 4 yıllık kafa izni Klaxons’a ne kadar yaramış? Tüm bu soruların cevabını bulacağınız yer aşağıdaki paragraflar.

Albüm, kapağından da anlaşılacağı üzere dans pistlerinin tam orta yerini hedef alıyor. Ecstasy’nin tavan yaptığı 90’lara bir gönderme mevcut Trevor Jackson imzalı kapakta. Şarkıların birçoğu ise maalesef bu göndermenin hakkını verecek kadar başarılı değil. Surfing The Void’da rock müziğe kırılan direksiyon, şarampole yuvarlanma pahasına tekrar elektronik müziğe doğru dönüyor. Bu cümlemizden sonra aklına Myths Of The Near Future gelenler lafımız size; gelmesin.

İlk şarkı New Reality’nin vasatlığı karşısında söylenebilecek pek bir şey yok. Aslında var; “Bu ne ya?”. Dünyanın en vasat gruplarından Hadouken!’i kendisine örnek alma gafletinde bulunan Klaxons, kariyerinin en vasat işlerinden biriyle albümün başlangıcını yapıyor. Leş electro sound’uyla ne işin var senin be Klaxons?

Albümün ilk single’ı There Is No Other Time’ın şarkı sözleri ve Eurovision’dan fırlamış pop hali göz önüne bulundurulduğunda Klaxons’ın boyband’liğe heves ettiğini düşünmemek elde değil. Şu ana kadar gitar fukarası imajı çizen Love Frequency’nin çizgisini sürdüren bir diğer şarkı ise Show Me A Miracle. Remix paketiyle çok daha etkili olacağını düşündüğümüz bu parça, albümün yayınlanacağı yaz aylarında sıkça tüketilecek türden ortalama bir iş. Videosu ise maalesef üzerinde şarkıdan daha çok çalışılmış hissi veriyor.

Albümün eli yüzü düzgün kısmında devreye giren Out Of The Dark, Klaxons’ın Depeche Mode kılığında ortalıklarda dolandığı, ama “If you believe in love, then I believe in you” gibi şarkı sözleriyle akıllara “If you give it to me, then I give it to you” dizelerini akıllara getirdiği anları içeriyor. Surfing The Void’dan sonra gerçekleşmesi gereken evrimin sahaya yansıtıldığı ender şarkılardan Children Of The Sun, Love Frequency’nin en başarılı olduğu dakikalardan birkaçını yaşatıyor.

Prodüksiyonu fazla cilalanmış olsa da konserlerde grubun oldukça işine yarayacak dans parçası Rhythm Of Life, albümün istikametiyle alakası olmayan psychedelic müzik referanslı The Dreamers ve kapanış şarkısı olmanın hakkını verirken basiti tercih eden albümün en komplike şarkısı olmayı başaran Love Frequency, Klaxons’ın eline yüzüne bulaştırmadığı anlar olarak kayda geçiyor.

Peki 4 yıllık bir aranın ardından evrim sürecini böyle mi tamamlamalıydı Klaxons? Koca bir hayır. Sahip olduğu potansiyeli maalesef ayaklarının altına alan Love Frequency ile kariyerinin en vasat albümüne imza atıyor İngiliz grup. Bir sonraki albümde umarız kendilerine gelirler. Çünkü gidişat pek de hayra alamet değil ve tehlike çanları Klaxons için çalmak üzere.