BLUE

BLUE


Iamamiwhoami


Kocası Jay Z’yle beraber dünyanın en büyük holdinglerinden birine sahip olarak nakit sıkıntısı veya geçim derdi nedir bilmeyen Beyoncé, geçtiğimiz yıl yayınladığı kendi ismini taşıyan albümüyle ana akım takipçileri adına pek de alışık olmadıkları bir duruma imza atmıştı. Bütçedeki çok sıfırlı paranın da yardımıyla piyasadaki en fiyakalı yönetmenlerle çalışılmış ve albümdeki her şarkı kendisinden bile daha ihtişamlı görsellerle süslenmişti. Her şarkıya bir video kampanyası ana akımı ilk defa bu kadar büyük çapta etkisi altına alırken, iklimi soğuk yaratıcı beyinleri sıcak İskandinav ülkeleri hali hazırda alışık oldukları bu çift taraftan destekli projeleri bir kez daha yaşamaya hazırlanıyordu.

İsveç’te doğan insanların birçoğuna fabrika ayarı olarak yüklenen şeylerden biri de elektronik müzik. Bu fabrika ayarını yıllardır başarıyla avantaja çeviren isimlerden biri de iamamiwhoami. Şarkıcı/şarkı sözü yazarı Jonna Lee ve prodüktör Claes Björklund, 2009 yılında faaliyete geçirdikleri müzikal voltranları iamamiwhoami ile kin ve bounty isimli iki electro-pop güzeli albüme imza atmış ve Beyoncé’nin ana akıma büyük bütçelerle sunduğu görsel-işitsel birlikteliğini çok daha yaratıcı şekillerde sunmuştu. İsmini yazarken ve telafuz ederken İsveç derelerinden su getirdiğimiz ikili, yeni albümleri BLUE’yla da geleneği bozmuyorlar.

Diskografilerinin üçüncü sırasındaki yerini alan BLUE, öncüleri kin ve bounty’nin zifiri karanlığı yerine kendisine nispeten daha aydınlık bir mekanı seçmiş. Synth’lerin egemenliği altında kimi zaman The Knife, kimi zaman ise Björk gibi isimlerden ilham alan, nispeten 80’lere sırtını dayayan albümde kalburüstü bir electro pop albümünden isteyebileceğiniz her şey mevcut.

Jonna Lee’nin Madonna – Ray of Light’tan mezun gibi çınlayan sesi ve Claes Björklund’un İsveç’in iklimi kadar soğuk synthesizer düzenlemeleri ile bezeli BLUE, karlı bir şafak vaktine çok yakışacak Fountain’la açılıyor. Sizi köyünüzün yağmurunda değil de synth’inde yıkamayı vaat eden ve aksak davul sample’ları ile notaları sakince elden ele dolaştıran Vista, önceki iki iamamiwhoami albümünün aksine daha kolay sindirilebilir olmayı planlayan BLUE’nun amacında ne kadar başarı elde edebileceğini kanıtlıyor.

Endüstriyel sound’uyla ilk dönem The Knife şarkılarını andıran Thin, temposunu aniden yükseltip alçaltarak albümün ilk bakışta aşka sebebiyet veren şarkılarından biri olmayı başarıyor. 90’lar başı Euro Pop ikililerini hatırlatan ve ne hoştur ki memleketlileri Ace of Base’in paralel evrende ana akım pop’tan elini eteğini çekip indie electro pop sularına demir atmış halini dinlememize olanak veren Chasing Kites da “bir diğer güzel BLUE şarkısı” etiketini kapmayı başarıyor.

Electro pop adına 2014’ün üstü başı en güzel albümlerinden biri olan BLUE’nun en büyük sıkıntısı, zaman zaman kendini tekrar ediyormuş hissini ilkokuldaki aşı günlerindeki gibi dinleyicisine aşılayabilmesi. Bu noktada ikilinin görsel/işitsel destekleri fazlaca işe yarayabilir. Jonna Lee’nin pastoral temaları mesken edindiği videolar, BLUE’nun tekdüzeliğini kırmak adına reçeteniz olabilir. Bunun için o güzel ellerinizle Youtube’da arama yapabilirsiniz.

Standardın üstü bir electro pop albümü olarak BLUE’yla derin düşüncelere dalabilir, parti çocuğu olmanıza yardım edecek bir kayıt arıyorsanız ise çok uzaklara gidebilirsiniz. Çünkü iamamiwhoami, BLUE’yla kişinin müzikle baş başa kalmak istediği anların hızırı olmayı hedefliyor ve bu hedefinde de pekala başarılı oluyor.