CİNNETE ÇEYREK KALA METRODA BULUŞALIM

CİNNETE ÇEYREK KALA METRODA BULUŞALIM


Bu Sabahlarin Bir Anlami Olmali


İstanbul Metrosu'nun David Lynch filmi sürrealliğindeki dünyasına hoş geldiniz. Toplu taşıma tarihinde orta çağı kapayıp yeni bir çağ başlatan bu beş vitesli trenler, doğası gereği "Bas gaza yavrum, bas gaza" araçlar olduğu için gündelik hayatımızı fazlasıyla kolaylaştırması gerekir. Lakin işin içinde İstanbul Köy İşleri Belediyesi ve sağduyuyu evde bırakan vatandaşlarımız olunca, türlü anomali ve dramla yüz yüze gelmek kaçınılmaz oluyor. 

 

Bu anomalilerden gözümüze çarpan birkaçını sizlerle paylaşmak istedik.

 

20 TL IS IN A COMPLICATED RELATIONSHIP WITH JETON MAKİNESİ

 

 

Sabah işe yetişmek için son hızla metroya indiğinizde, cebinizden çıkan 20 TL'lik kağıt para size kimsenin yapmayacağı türden bir kötülük yapmak için hazır kıta beklemektedir. Jackpot'ta kazanmışlık hissiyle kendinizi kandırabileceğiniz bu durumdan, her iki cebinize eşit miktarda bozuk para üstü koyarak bir miktar da olsa sıyrılabilirsiniz. Dengeyi sağlamanıza yardımcı olacak bu durumun dezavantajı ise, yürüyen altın kesesi kıvamında bir ses çıkartmanıza neden olmasıdır.

 

 

 

 

HOUSE OF 1 TL LOVERS (SEÇİCİ JETON MAKİNESİ)

 

 

20 TL belasından bir paket sigara veya 10 adet Fotomaç (Toptan Sporculuk) alarak kurtulmanızın ardından, paranızı bozdurmanın verdiği dayanılmaz hafiflikle metroya inersiniz. Tabii bütün bu ihtimalleri İstanbul Kart'ı olmayanlar için irdeliyoruz. Kartınız varsa adabınızla susun.

 

Ha ne diyorduk; 3 TL'lik jeton için ilk 2 TL'yi makineye atarsınız. Ardından o son 1 TL kalır geriye. Makineye atarsınız; ama sefa pezevengi makinenin seçicilik yapacağı tutar. Son 1 TL'yi bir türlü beğenmeyen makine, parayı geri tükürür. Suratınıza tükürülse daha az siniriniz bozulabilir o an. Son canı kalmış Super Mario'ymuşçasına gururunuz kırılır, boynunuz bükülür… Alacağın olsun makine diyeceğiz ama zaten 1 TL alacağı var halihazırda. 

 

 

 

 

ETERNAL SUNSHINE OF YÜRÜYEN MERDİVENDE SABİT DURANLAR

 

 

Medeniyetin göbeğinden, yerin dibine inmenizin ardından, işe geç kalmamak adına hızlı hareket etmeniz gereken bir durumla karşı karşıyasınızdır. Bir hafta içinde ikinci kez geç kalıp, hapisane duvarı/suratsız bakkal sıfatlı direktörünüz or patronunuzla uğraşmak istemiyorsunuzdur haliyle. Lakin tam o anda, falcınızın söylediği "3 vakte kadar önüne bir engel çıkacak" uyarısı gerçek olur. Merdivenin sağ şeridini kullanıp, adabıyla dikilse gıkınızı çıkartmayacağınız kişi, sol şeritte bekleme yaparak sinirlerinizin kapısını iki kere çalar. Bunlardan kurtulmak için kulaklığınızı çıkarıp volümü yüksek bir şekilde "PARDON!" demek zorundasınızdır. Ya da sert adımlarla arkasından yaklaşırsanız, ürken canlı hızlı bir manevrayla sola kırabilir kendisini. Denedik, yüzde yüz çalışıyor. Bir de bunların upgrade versiyonları var ki, onlar daha beter. Sevgililerden bahsediyoruz elbette.

 

 

 

 

MECİDİYEKÖY AKA DIABLO 3 İSTASYONUNUN GİZEMİ

 

 

Halk arasında Mecidiyeköy adıyla bilinen Diablo 3 haritası, metro durağınaki açıklanamayan sıcak/soğuk hava dalgasıyla Coca Cola özütü ve Bermuda Şeytan Üçgeni'nin ardından gizemi çözülemeyenler listesinde at başı oynuyor.

 

Metroya indiğinizde, jeton makinelerinin olduğu ölü noktada kış ayları eksi 50 dereceye kadar düşen bir hava sıcaklığı yaşayabilirsiniz. Yazları ise aynı noktada çöl sıcaklarıyla olan nemli randevunuz kaçınılmazdır. Emre Altuğ'un "Sıcak, çok sıcak, daha da sıcak olacak" sözlerinin bu kadar anlam kazandığı başka bir anla hayatınız boyunca karşılaşamayabilirsiniz.

 

 

 

 

TAKSİM – OSMANBEYCEPTION

 

 

Taksim durağından metroya bindiğinizde çok değil, Osmanbey'e kadar gideceksinizdir. Lakin belli bir mesafeye kadar E-5 Çobançeşme trafiğine takılmışçasına yol alan metronun hızına bir türlü anlam yükleyemezsiniz. Nefesi tükenen metronun mola hakkını kullandığı yaklaşık 3-4 dakikalık sürecin ardından her şey normale döner. İzafiyet teorisi, komplo teorisi, A Beautiful Mind ve abaküs hesaplarının ardından işin içinden bir türlü çıkamazsınız. Neden lan neden?

 

 

 

 

NIVEA DEODORANT METROYA SPONSOR OLSUN DENEN O AN, İŞTE O AN, BEN YAŞAYAMAM

 

 

İşe gidiş veya iş çıkış vakti, tıklım tıkış metro vagonundayken özellikle yaz aylarında beş duyu organınızdan burnunuza Irreversible'daki Monica Bellucci muamelesi yapan bazı kişiler olacaktır. Zar zor, hatta yeri geldi mi pogoyla girdiğiniz vagonda, bu kişilerin koltuk altları tam olarak burnunuza güdümlü füzeymişçesine konumlanır. Nükleer silah yapımında kullanıldığı için toplatılması gereken bu koltuk altları, romantik kokarca Pepe Le Pew'ün anısını yaşatmak için elinden geleni ardına koymaz. 

 

Tamam anladık, paramız yok diyeceksiniz de, 1 paket sigaraya minimum 5 tl verdiğinizi hepimiz biliyoruz. Kimse birbirini yemesin. Böyle bir haldeyken, ne kadar yolsuz olursanız olun, "Ne alırsan 1 TL'ciler"' de bile bulabileceğiniz bir deodoranta maksimum 5 tl vermemek neden?

 

 

Daha da say say bitmez bu maddeler. Ama aklımızla date'e çıkan ilk nedenler bunlar. Toplu taşımayı toplu katliama çevirmemek için lütfen elinizi vicdanınıza koyun a dostlar.