Tamam anladık müzik dinlemeyi seviyorsunuz. Müzik sizin platonik aşkınıza / sevdiceğinize karışık kaset yaparken kullandığınız süper gücünüz, yanınızda discman olmadan bakkala gitme ihtimalini düşünmek bile size acı veriyor. Müzik sizin mülteci gemisinin iki tık altı mı, yoksa üstü mü karar veremediğiniz metrobüs yolcuklarında omzunuzdaki koruyucu meleğiniz.
Ama olayın perde arkasında ne dolaplar dönüyor, hiç merak etmiyor musunuz? O müzik size ulaşana kadar kim bilir kimlerin ellerine değiyor, kim grupları sizi meşhur edeceğim diye kandırıp pavyonlara çıkarıyor, kim dükkanının vitrinine koyuyor oturup bir düşündünüz mü? Sonuçta müzik dediğimiz şey ağaçta yetişmiyor. Label dediğimiz gavur icadı işte tam da bu noktada devreye giriyor.
Söylemesi daha havalı olduğu için label diye hitap ettiğimiz plak firmaları aracılığıyla kitlelere daha kolay ulaşan sanatçının eli ekmek tutmaya başlıyor, karnına sıcak çorba giriyor, Bambi’de çift kaşarlı yemek yerine seçkin İtalyan restoranlarında adını daha önce hiç duymadığı pahalı yemekler yiyiyor.
Universal, EMI, Prestij Müzik ve Kardeşler Plakçılık gibi dünyaca ünlü, güzide büyükbaş plak şirketlerinin en büyük örneği olduğu label’ların haricinde olayın bir de başka yüzü var; söylemesi daha havalı olduğu için indie label diye hitap ettiğimiz bağımsız plak şirketleri. Sanatçıları el değmemiş, en saf ve bakir halleriyle karşımıza çıkaran bu label’lar, daha az para kazanmalarına rağmen çoğu zaman büyük firmaların ağzına ağzına vuracak kalitede işlerle karşımıza çıkıyor.
“Rough Trade çantalı kız” modelinin kurucusu Rough Trade, butikten bozma olarak başladığı label hayatını boktan compilation kapaklarına rağmen başarıyla sürdüren Kitsune, yeni dönemin gözdesi gruplarının çoğunun bonservisini elinde bulunduran XL Recordings ve İngiliz müzik kraliyetinin veliahtlarından Domino Records bu durumun ilk akla gelen örnekleri.
Son dönemlerde ise bu saydıklarımıza göre çok daha yeni olmasına rağmen anasının gözü olma konusunda onlardan geri kalmayan, delikanlı tavırlarıyla gönüllerde taht kuran label’lar, başarılı mı başarılı işlerle karşımıza çıkıyor. Yamacımıza yaklaşırsanız, sizleri bunlardan birkaçıyla tanış etmek; daha önceden tanış oldum diyorsanız azıcık daha yakından tanıtmak istiyoruz. Çekinmeyin, hepsi de eğitimli, iyi aile çocuklarıdır.
Brooklyn Türkgücü’nde futbol hayatına başlayan Captured Tracks 2008 yılında New York’da doğdu. Mike Sniper’ın hem anası hem de babası olduğu label, post – punk ve new wave’e olan yakınlığı ile tanınıyor. Blouse, Beach Fossils, Diiv, Soft Moon, Wild Nothing ve Mac DeMarco gibi genç takım arkadaşlarıyla göz kamaştırıyor.
1990 yılında Jeff Barrett tarafından kurulan İngiliz label, listedeki diğer fabrikalara göre daha eski bir geçmişe sahip.
Doves, Edwyn Collins, Saint Etienne ve The Magic Numbers gibi ustabaşılara sahip olmasına rağmen özellikle geçtiğimiz yıl uyguladığı politikayla Temples, TOY ve Charlie And The Voyeurs gibi psychedelic rock ve pop’un umut vaat eden, genç işçilerine yönelerek dikkatleri üzerlerine çekti.
Avustralya’nın genç mankenlik ajansı Future Classic, Nathan McLay tarafından 2004’te Sydney’de kuruldu. Indie – electro güzellikleriyle ünlü Mitzi, Flight Facilities, Poolside, Panama ve New Navy gibi iç çamaşırı defileleri, oto galeri ve AVM açılışlarının aranan genç mankenleriyle adeta parmak ısırtıyor.
2010 yılında, Nosaj Thing ve Hanni El Khtaib ortaklığıyla kurulan fast food zinciri bu yıl yeni açılan Allah Las ve Rhye şubeleriyle hızlı büyümesine devam ediyor.
2010 yılında Hari Arshurst ve Jack Thomas’ın kurduğu denim firması; Blackbird Blackbird, Body Language, Outfit, Zulu Winter ve Star Slinger kesimlerden oluşan kataloğuyla Londra’nın en gözde yeni markalarından biri. İsmi April 77, Acne, Loft ve Leke Jeans gibi dünyaca ünlü markalarla aynı cümlelerde geçmeye başlayan Double Denim’in önümüzdeki yıllarda ne yapacağı merak konusu.
2008 yılından beri Londra esnafını haraca bağlayan mafyanın liderliğini, her türlü müzik türüne bulaşmış, “bebek yüzlü” lakaplı seri katil Matthew Dear yapıyor. O. Children, Carousels ve Peace gibi organize suçun yeni yüzlerini barındıran mafyaya, biri dur diyebilecek mi göreceğiz.