YALNIZ İYİ YEDİK İÇTİK: ROMA

YALNIZ İYİ YEDİK İÇTİK: ROMA


Gittim. Yedim. İçtim.


Ölümsüz olduğundan mütevellit, varoluşunu saf hazza adamış bir şehir Roma… İtalyanlar motto olarak ‘il bel far niente’ yani ‘hiçbir şey yapmamanın güzelliğini’ benimsediklerinden zaman burada yavaş akıyor. Arnavut kaldırımlarda stiletto’larıyla yürüme sanatında doktora yapan kadınlar ve günü takım elbisesinde tek bir kırışık bile olmadan bitiren Jep Gambardella’lar, ‘la dolce vita’ ulvi amacına hizmet ettiğinden acele etmeye vakitleri kalmıyor. Burada bir aydan fazla vakit geçirirseniz, ruhunuz tembelliğe alışıyor ve hamur işleri size kilo olarak dönüyor.

Ben bir şehri önerilen haritalarla gezmeyi veya Lonely Planet kitapları aracılığıyla öğrenmeyi bir türlü sevmedim. Liste yapmaktansa, şehri kompozisyon şeklinde bir bütün olarak yaşamaya inandım. Eğer siz de benim gibi bir şehirde turist olarak gezmeyi sevmiyor ve yerlisiymiş gibi yaşamaktan hoşlanıyorsanız, size kendi Roma’mı ve bir sene sonunda İtalyanlar’dan öğrendiklerimi anlatacağım. Ne yapılmalı, ne nerede yenilmeli kısmına geleceğiz; ama Roma’ya aşık olmadan önce öğrenmeniz gereken şeyler var… Ana caddelerde yemek yemeyin, cevherler genelde ara sokaklarda. Kahvenizi hep ayakta için, yoksa servis için de para ödersiniz. Trene binmeden biletinizi onaylatmayı unutmayın, İtalyan polisi affetmiyor ve bilet parasının 10 katına tekabül eden cezayı kesiveriyor. Eğer bir çılgınlık yapmak isterseniz otobüs ve metroya bilet almadan binin; ancak dikkat edin kimi zaman metronun çıkış turnikelerinde bir görevli bilet kontrolü yapıyor.

Roman Holiday’deki gibi bir gönül kaçamağı yapın. Neticede Roma’yı tersten okuyunca ‘amor’ oluyor ve kısa ömürlü aşkların revaçta olduğu Ölümsüz Şehir’de insanın sağduyusu, kimi zaman Woody Allen’ın A Roma Con Amor filmindeki Jack gibi uçup gidebiliyor. La Dolce Vita’da Anita Ekberg’in siyah elbisesiyle Fontana di Trevi’de süzüldüğü ikonik sahneye özenip çeşmenin içine dalmayın, tutuklanıyorsunuz. Asla araba kiralamayın. Park yeri bulmak imkansız ve Roma’da görmeniz gereken çoğu yer, zaten birbirine yürüme mesafesinde. İtalyan filmlerine özenip Vespa kiralamanızı da tavsiye etmem; zira Roma trafiğinde onların dilinden konuşmazsanız, kendinizi İngilizce bilmeyen doktorlarla dolu bir Acil Servis’te bulmanız hayli muhtemel. İtalyanlar’dan yüksek bir İngilizce performansı da beklemeyin. Genç nüfusun yoğun olduğu Roma’da bile yabancı dil seviyesi çok çok düşük. O yüzden tatiliniz boyunca hayatta kalmanızı sağlayacak kalıpları öğrenin. Mimarlar ve heykeltraşlar şehri kendi atölyeleri gibi kullandığından Roma, açık hava müzesini andırıyor. Tabii ki müze gezin; ama kısıtlı vaktiniz varsa zamanınızın çoğunu sokaklarda geçirin.

Çikolata seviyorsanız ve Nutella takıntınız varsa mutlaka Venchi’nin çikolatalı fındık ezmesi ve diğer ürünlerine göz atın. Marka artık Eataly’de de satılıyor; ama fiyat farkı var. Şarapların fiyat etiketi ve kalitesi kıyasına girmeyin. İtalya’da içtiğim, satın alınabilir klasmandaki en iyi şaraplardan biri 4 Euro’ydu. Eğlenme ümidiyle gece kulübüne gitmeyin. En kaliteli kulüpte bile çöp müzik çalıyor, kapalı alanda sigara içiliyor ve ortam genellikle Gaziosmanpaşa Şanzelize’yi andırıyor. Onun yerine Asmalı Mescit’in Asmalı Mescit olduğu zamanları andıran Piazza Navona’ya yakın ara sokaklarda ve Trastevere’de takılabilirsiniz.

Pratik bilgilerin üstünden geçtiğimize göre şimdi görülmesi gereken yerlere, yenilmesi gereken yemeklere gelelim.

İspanyol Merdivenleri

Roman Holiday filminde Audrey Hepburn ve Gregory Peck’in el ele tutuşup dondurma yediği merdivenlere 1 saatinizi ayırabilirsiniz. Oturun, aheste bir öğleden sonranın tadını çıkarın ve yalnızca etrafı izleyin. Merdivenlerin üstündeki yol Villa Borghese’ye gittiği gibi muhteşem bir de manzarası var.

Condotti Caddesi

İspanyol Merdivenleri’nin hemen karşısındaki Condotti Caddesi, gardırobunuzu ihya ederken sonunda kredi kartınızı kestiğiniz bir alışverişin başlangıcı olacak. Dikkat edin ve iradenize güvenmiyorsanız bu işe hiç girişmeyin. Bardağın dolu tarafına bakacak olursak Bottega Veneta, Salvatore Ferragamo ve Miu Miu sayesinde başlangıç seviyesinde İtalyanca öğrenebilirsiniz.

Villa Borghese

İspanyol Merdivenleri’nden Piazza del Popolo’ya doğru ilerleyin, anıtın fotoğrafını buradan çekmenize gerek yok Villa Borghese’den alacağınız kare daha güzel olacak. Merdivenlerin sonunda cennet gibi bir bahçeye ulaşacaksınız. Kendinize güzel bir bank bulun, kitabınızı okuyun ve sadece durun. Durmak fiili nedir, nasıl kullanılır? “Ne yapıyorsun?”, “Duruyorum”. Roma’da öylece durup, varolmanın dayanılmaz hafifliğini hissedeceğiniz çok yer var. Durmaktan sıkılacağınızı sanmıyorum; ama oldu ki sıkılırsanız Nicholas Sparks romanından çıkmış gibi görünen gölette kayık gezintisi yapabilirsiniz.

Aşk Çeşmesi

La Dolce Vita filminde Anita Ekberg ve Marcello Mastroianni’nin ikonik fotoğrafının arka fonunu oluşturan Fontana di Trevi’ye omzunuzun üstünden bozuk para atınca, bir gün Roma’ya geri döneceğiniz rivayetler arasında… Burada zor olan şey; çeşmenin önünde boş bir nokta bulup kareye başkaları girmeden fotoğraf çektirmek.

Campo dei Fiori

Pazar günleri hariç 07:00 ve 13:30 arasında hizmet veren pazardan şekil şekil, renk renk makarna alışverişi yapın. Bir zamanlar Kanyon’da da açılan; ancak kalitede istenilen noktaya ulaşamadığından ya da Mozzarella Bar kültürü Türkiye’de tutmadığından kapanan Obikà’da burrata yiyin. Gece dışarı çıkmadan önce gençlerin buluşma noktası olan Campo dei Fiori’ye akşam gittiyseniz Giardano Bruno’nun kasvetli heykelinin altında için. Türkiye’ye aşina olan Arubalı müzisyen Ronny Grant oradaysa, istek parça olarak ‘Üsküdar’a Giderken’i isteyin.

Kolezyum & Roma Forumu

Lord Byron’ın “Kolezyum ayakta kaldıkça Roma da kalacak, Kolezyum yıkıldığında Roma da yıkılacak; ama Roma yıkılırken dünya da onunla birlikte yıkılacak” diye tanımladığı Colosseo’ya gitmek için öğleden sonra saatlerini seçerseniz pide kuyruğu beklemeniz hayli muhtemel. Colosseo ve Foro Romano’da içinize tarih çekin, VSCOcam filtreleri için yaratılmış sepya tonundaki mimari harikaları ile Instagram’ınızı şenlendirin.

Panteon

Antik Roma’nın en iyi korunmuş anıtı olan Panteon’da yapabileceğiniz tek şey ona hayran olmak ve kubbenin daire biçimindeki boşluğuyla kendinizi aynı kareye sığdırmaya çalışmak. Panteon çevresindeki hiçbir restoranda yemek yemeyin; zira ya zehirlenir ya da evde yapabileceğiniz makarnaya şişirilmiş bir hesap ödersiniz.

Aziz Melek Kalesi

Dan Brown’un çöpümtrak Melekler ve Şeytanlar kitabından da hatırlayacağınız Castel Sant’Angelo’da Malta Deliği’ni bulun ve Vatikan’ın kubbesini gözetleyin. Köprüden karşıya geçip Cihangir’i andıran arka sokakları keşfe dalın.

Vatikan & Sistin Şapeli

Stato della Città del Vaticano’ya giderken kıyafetinizin uygun olmasına özen gösterin. Çok kısa ve açık kıyafetler sorun yaratabilir. Piazza San Pietro’nun mimarisine hayran olmak için beş dakika harcadıktan sonra Cappella Sistina’nın baş döndürücü merdivenlerine ve Michelangelo’nun tavan fresklerine kendinizi hazırlayın.

Aperatif

İtalyan kültürünün en güzel parçalarından biri olan aperitivo için Il Gusto’ya gidin ve şampanya (tercihen Franciacorta) kadehlerini devirirken yemekten önce çakırkeyif olmanın tadını çıkarın.

Pizza

İki kardeşin sahip olduğu Pizzeria da Baffetto ve Pizzeria Dal Paino’da hayatınızın pizzasını yiyeceksiniz. Piazza Navona’ya beş dakika, birbirlerine ise iki dakika yürüme mesafesindeki pizzacılardan Dal Paino öğlenden akşama kadar, Baffetto ise akşamları açık. Baffetto’nun dışında upuzun bir kuyruk göreceksiniz, sakın vazgeçmeyin ve bekleyin. Küçücük restoranda tanımadığınız insanlarla aynı masayı paylaşıyorsunuz ve hayli keyifli bir ortamda Avrupa’nın en iyi pizzacısı ödülüne sahip pizzaların tadını çıkarıyorsunuz.

Makarna

İtalya’nın değil dünyanın en iyi makarnalarından birini Maccheroni’de yiyeceksiniz. Yemek yerken karşılaşabileceğiniz insanlar arasında Michelle Obama da var. Kalitesine ve ününe göre fiyatları hayli uygun restorana gitmeden önce mutlaka rezervasyon yaptırın (+39 06 6830 7895). İspanyol Merdivenleri’ne beş dakika mesafedeki Pastificio’nun salaş görüntüsüne sakın aldanmayın. Öğlen 1’de açılan ve açılmasına yarım saat kala önünde kuyruk oluşan Pastificio, 1918 yılından beri hizmet veriyor. Perşembe günleri gnocchi servisi var, ayrıca 4 Euro’luk makarnanın yanındaki şarap müessesenin ikramı.

Tiramisu


Şehir merkezi dışında gitmek zorunda olduğunuz tek yer Pompi. Size söyleyecek iki kelimem var: Nutellalı tiramisu.

Dondurma

Roma’nın en iyi iki dondurmacısı Giolitti ve Gelateria Della Palma’dır. Palma, aynı zamanda ‘Eat Pray Love dondurmacısı’ olarak da bilinir. 200 çeşit dondurma arasından seçim yapmanız zor olacak.