ARKASINDAN KONUŞUYORUZ: BLACK MIRROR S03E02

ARKASINDAN KONUŞUYORUZ: BLACK MIRROR S03E02


Hüküm: Tahmin edilebilir


Dün başladığımız yeni serimiz Arkasından Konuşuyoruz’da ilk olarak Black Mirror’ın 3. sezonunun vasati 60 çöp dakika olan ilk bölümünü incelemiştik. Bugün ise “Her ilk bölümün bir de ikincisi olur” diyerek ikinci bölümden devam ediyoruz.

Aslında yola potansiyeli yüksek bir fikirle çıkan ve ortalara kadar “İşte Black Mirror bu!” dedirtecek an geliyormuş taklidi yapan; ama en sonunda bağladığı yerle tatları geri gelmesi zor olacak şekilde kaçıran S03E02 hakkında “Çok tahmin edilebilir”den fazlasını söylemek kolay değil. Ama bu durum, Arkasından Konuşuyoruz ekibinin gözünü korkutmadı ve “Gömmede fütursuzluk” prensibiyle çıktığı yoldan dönmeyen ekibimiz, ikinci bir dosyayla karşınıza çıktı.

Can: Evet, ikinci bölüm, saldırın.

Doğu: İki hangisiydi ya?

C: Playtest.

D: Haa, şu son iki yıldır her yerde oynayan herifin olduğu bölüm. Linklater’ın son filminde de vardı di mi o, Everybody Wants Some’da.

Hakan: Tam Saw yapmışlar yalnız ya.

D: Evet abi, tam bütçeli Saw.

H: Çok ortalama bir bölüm yine.

C: Bence net en kötü bölüm.

D: Bir de şeye deli oldum ben. Sadece “Called mom” esprisini, “Bağırdı/aradı” geyiğini sokmak için bu kadar uğraş… Hangi senarist “Abi inanılmaz bir son düşündüm, herif annesini aramayacak aramayacak, en son bağıracak, bağırmak ve aramak aynı kelime ya hani, oradan kelime oyunundan yürürüz” diye gelmiş acaba?

C: Abi yine abuk subuk bir mesajla kapatmış. Behçet Necatigil’in Sevgilerde şiiri misin, J.K. Simmons’ın Oscar konuşması mısın sen “Annenizi arayın”a bağlıyorsun.

H: Ne geleceği çok belliydi bir de abi, annesini babasını sokunca zaten ne olabilir ki? O yüzden feci bir twist çıkacak diye izledim, o da çıkmadı.

C: Black Mirror seyircisinin o beklentisini kullanmaya çalışmışlar zaten; ama yüzüne gözüne bulaştırmış iyice o işi. Tanıştığı kız geliyor “Bak çıkman lazım bu evden” diye, yok o değil aslında öldürmeye gelmiş, ama o da gerçek değil, oradan çıkaramıyorlar ama o da gerçek değilmiş, bir daha uyanıyor… Ama şaşırmıyorum ki ben bunların hiçbirinde?

D: Abi ya sonunu inanılmaz yap dibimiz düşsün, ya da normal yap ama uygulaması 10 üzerinden 10 olsun, tatlı tatlı yedire yedire ver bana.

C: Bir de şunu düşündüm ben: “Bak bu evde olan ve gördüğün hiçbir şey ne olursa olsun sana zarar veremeyecek” dediğin noktada sonunu aşırı akıllıca bağlamazsan kendi ayağına sıkıyorsun, sıçma ihtimalini çok yükseltiyorsun.

D: İkinci ya da üçüncü uyanmada normal bir şekilde bitirip bölümü sonunda herifin aslında uyanmadığının, bir şekilde oyuna devam ettiğinin ipucunu verse belki?

H: Inception?

D: Bu arada yönetmenliği iyiydi mesela bölümün.

C: Tempo olarak bir sıkıntısı yok zaten, heyecanla izliyorsun, “Korkacağın hiçbir şey yok” dedikten sonra kotarırsa inanılmaz olacak diye düşünerek izledim hatta ben; ama çok tahmin edilebilirdi.

D: “İşte güzel Black Mirror bölümü geliyor” diye izledin di mi? Bence oyunun yarısında filan abort ettirip fotoğrafı sızdırmışsın diye dava açıp herifi hapislerde filan süründürüp iğrenç bir hayata sokup en son oyunda uyandırsa belki güzel olabilirdi. Bu haliyle hiçbir zeka pırıltısı vermedi. Black Mirror’ı ilk izlediğinde bittikten sonra açıp hemen birilerini arayıp “Oğlum Black Mirror diye bir şey izledim” demenin tek sebebi eski bölümlerin çok zekice olmasıydı. Bunlar öyle değil, bunlar ortalama.