EN İYİ SPIDER-MAN’İ SEÇİYORUZ

EN İYİ SPIDER-MAN’İ SEÇİYORUZ


Aslında en iyisi çizgi filmdeki ama işte...


Spider-Man: Homecoming‘in geçtiğimiz hafta sonu vizyona girmesiyle Tom Holland’ın Spider-Man’i, Civil War’da aldığı kısıtlı dakikaların ardından sonunda ilk solo filmine kavuştu. En İyi Spider-Man Filmi olduğunu söyleyenler olduğu gibi işi En İyi Marvel Filmi gibi noktalara kadar ilerletenler de oldu. En İyi Marvel Filmi olduğunu düşünmesek de fazlaca beğendiğimiz filmin şerefine, gönlü ve ağı bol kahramanımızın beyaz perdede arz-ı endam ettiği bütün filmleri bir masaya yatıralım, En İyi Spider-Man’in hangisi olduğunu netleştirelim istedik. Yazı bütün Spider-Man filmleri hakkında yoğun spoiler içeriyor, belirtmeye gerek dahi yok; ama belirttik gitti.

Öncelikle Spider-Man’i neden severiz? Çünkü Batman/Iron Man gibi zengin değildir, Superman gibi gezegenler ötesinden gelen güçleri yoktur, Captain America gibi ulusal bir ikon değildir; tesadüfen bir örümcek tarafından ısırılmış liseli kıtipiyoz bir arkadaştır, sahip olduğu maksimum statü mahalle maçlarında topun sahibi çocuğun dengidir, bizdendir. Hatta hayatta güçleri olmadan da belli bir konuma sahip Bruce Wayne-Tony Stark ikilisinin aksine güçlere sahip olduktan sonra dahi statüsünde tam da bir değişiklik olmaz. O lise çevresinde hala tuhaf ve zorbalık mağduru bir geek’tir, kırılgandır, hatta “Yalnızca bir çocuk”tur; ama Deadpool kadar komik, neredeyse Reed Richards kadar da zekidir. Bu haliyle bizim jenerasyonun gönlünde de Wolverine‘le birlikte en tepede olduğunu söylemek mümkündür.

Elimizde Spider-Man 1-2-3 ile 3 filmde yer alan Tobey Maguire, The Amazing Spider-Man 1-2 ile 2 filmde yer alan Andrew Garfield, bir de Captain America: Civil War‘u yarım sayarsak Spider-Man: Homecoming‘i de ekleyince 1,5 filmde Spider-Man’i canlandıran Tom Holland var. Bunları tüm hakları bize ait “Spider-Man’lilik Index’i”mizin 5 kategorisi altında karşılaştıracağız.

Başlamadan önce Andrew Garfield’a avans niteliğinde 1 Emma Stone puanı verelim; çünkü hem Emma Stone’luluk her değerlendirmede başlı başına puan hak eden bir şey, hem de Andrew Garfield’ın buna gerçekten ihtiyacı olacak.

Tobey: 0, Andrew: 1, Tom: 0’la başlıyoruz.

Üst-Baş

Üst-baş derken hem kostümden hem de genel tipten bahsettiğimizi belirtelim. Tobey Maguire’ın kollarının iç kısmında kendiliğinden çıkan ağlara ya da ellerinde kendiliğinden beliren kıllara ve Andrew Garfield’ın “Bunu evde denediği” naçizane çalışmalara karşılık Tom Holland’ın elinde Tony Stark ve onun imkanlarını sonuna kadar kullanan, uğruna hiçbir masraftan kaçınılmamış, olası bir Avenger’lık durumuna göz kırpan bir kostüm var. O kostümün içinde de ağın patlayanından uçup kaçanına, şok vereninden ikili-üçülü birden atanına kadar binbir türlüsü… Başlı başına düşünüldüğü zaman Spider-Man’i o denli gelişmiş bir kostüm içinde hayal etmek tuhaf kaçıyor; ama seyirci karşısına MCU’ya Captain America: Civil War’dan itibaren yedirilen bir “Tony Stark’ın kanatları altındaki Spider-Man” çıkaran Homecoming’de bir şekilde işlemiş.

Bununla birlikte Spider-Man’e liseli ve kıtipiyoz dedik. “Öeeaauu abi filanca serinin falanca sayısında kaslı kuvvetlidir aslında” diyen illaki olacaktır; ama Tom Holland, Spider-Man deyince gözümüzün önüne gelen imgeyle gerçekten de birebir örtüşüyor.

Puan: Tom Holland

Tobey: 0 – Andrew: 1 – Tom: 1

Hal-Tavır

Spider-Man goygoycudur. Buna kendi getirdiği açıklama güvensizliklerini ve korkularını düşmanlarının gözünde gizleme çabası olsa da okur/seyirci nezdinde daha ziyade bir kahkaha kaynağı olarak karşılık bulduğu için bunun iyi bir alışveriş olduğunu söyleyebiliriz. Bu gırgır-geyik halini şu ana dek en iyi yansıtan Spider-Man yapımı, filmlerden biri değil; 90’larda yayınlanan çizgi film. Peki elimizdekilere baktığımızda ne buluyoruz?

Tobey Maguire’ın bu manada zayıflığı yılların tartışma konusu, orayı hızlı geçelim. Karaktere bir nevi mizah katan Andrew Garfield’ın ise ilk filmde araba çalan adamı yakaladığı sahne gibi akılda kalan birkaç anı var. Civil War’da arkada alt-J – Left Hand Free çalarken sahnenin ortasına gelen “QUEENS” yazısından oluşan gerçek bir “Bak şimdi neşeniz yerine gelecek” anıyla tanıtılan Tom Holland’ın Spider-Man’i ise bu açıdan daha farklı bir yerde duruyor. Dünyaya “Hey everyone” repliğiyle tanıtılan karakter, MCU’nun genel tonuyla da paralel olarak mizahı elden hiç bırakmayan Homecoming’e de çakma Avengers’ı banka soyarken yakalama sahnesi başta olmak üzere o şapşal/eğlenceli hali fazlasıyla yansıtıyor.

Örümcek Adam’ın bir diğer alametifarikası, örümcek hisleri. Burada 2002 yapımı, yani Tobey Maguire’lı ilk Spider-Man’in; karakteri beyaz perdeyle tanıştıran film olmasından da aldığı güvenle kusursuz bir görsel dünya kurduğunu söylemek lazım. Güçlerini yeni keşfetmeye başlayan Peter’ın, Flash Thompson’la okulun koridorunda yaptığı dövüş sırasında ilk defa gördüğümüz örümcek hisleri; çizgi romandan bildiğimiz, çizgi filmde ise renkler/imgelerin birbirine karışmasıyla kurulan görsellikten ayrışan özgün yapısıyla Sam Raimi ve ekibinin de övgüyü hak ettiği bir yapıda karşımıza çıkıyordu. Son filmin en büyük artılarından bazılarına da karşılık gelen “Seyirciler, siz meseleyi zaten biliyorsunuz” ruh hali, örümcek hislerinin de ilk bakışta anlaşılmayabilecek denli inceden verilmesiyle sonuçlanıyor. O denli büyük bir problem de değil, hakikaten de biz meseleyi zaten biliyoruz.

Puan: Tom Holland

Tobey: 0 – Andrew: 1 – Tom: 2

Eş-Dost

Tobey Maguire’ın May Hala’sı, J. Jonah Jameson’ı ve Mary Jane Watson’ı var. Andrew Garfield’ın da bir May Hala’sı, daha iyi bir Gwen Stacy’si, hatta daha iyi bir Flash Thompson’ı olsa da J. K. Simmons’ın belki de Andrew Fletcher’dan bile daha çok yakıştığı J. Jonah Jameson ve Peter’ı Peter yapan insanlardan Mary Jane Watson’ı yok. Yeni seride ise bu karakterler biraz birbirine girmiş, diversity adına işler karışmış. Temsil meselesinin başlı başına uzun uzadıya tartışılması lazım, kestirip atmak hiç doğru değil; ama bilinen-tanınan karakterlerin, özellikle de tutarlılık konusunda hassas bir mecra olan çizgi roman uyarlamalarında karakterlerini seyircinin karşısına bambaşka şekillerde çıkarmaya dönüşmesine gerek var mı emin değiliz. Homecoming’de Michelle’in kendisine MJ denmesini rica etmesini yapımcılar nezdinde Mary Jane’e tatlı bir selam gönderme olarak görüp ikinci adının gerçekten J’yle başladığına ikna olarak kapatabiliriz. Flash Gordon gibi karakterler içinse pek de yapabileceğimiz bir şey yok. Ned’i sevdik, “genç ve güzel May Hala” şakalarına bir yere kadar ok’iz, Donald Glover’lı sahneler de güzel bir Miles Morales potansiyeline işaret ediyor; ama puan J. K. Simmons tatsız-tuzsuzluğu ve Mary Jane “Go get ’em tiger”ına yazılır.

Puan: Tobey Maguire

Tobey: 1 – Andrew: 1 – Tom: 2

İt-Kopuk

Kötü karakterler mevzuunda Rhino, Green Goblin, Lizard ve Electro’lu Andrew Garfield’ı hemen bir kenara bırakalım; kendisini rencide etmeyelim. Ondan sonra da Homecoming’in kötü karakteri olan Michael Keaton’ın Adrian Toomes’una (Vulture) ayrı bir parantez açalım; zira kendisi Marvel evreninin en ilişki kurulabilir kötü karakterlerinden biri. Günümüz dünyasında ezilen olduğunun farkında ve ne yapıyorsa ailesi için yapıyor; bu doğrultuda her etapta karşısına çıkan Avengers’tan, başta da Tony Stark’tan fazlasıyla tiksiniyor. Ayrıca Liz’in babası çıktığı sahne, muhtemelen son yılların anaakım sinemasının en iyi twist’lerinden biri (Bundan iyi liste olur, ısrarla isteyiniz). Korkutuculuk/ikna edicilik konusunda bir sorunu yok, öte yandan Peter’ın hayatına etkisi ve karşısına çıkardığı zorluk konusunda ise -devam filmlerinde durumun değişebileceğinin sinyalleri verilse de- orijinal serinin kötülerine göre zayıf kaldığını söylememiz lazım. Görece daha basit motivasyonları olmakla birlikte işin içine dövüş sahneleri ve Peter’ı karşı karşıya bıraktıkları fiziksel/ruhsal zorluğun seviyesini eklediğimizde Norman -hatta Harry de- Osborn ve Dr. Otto Octopus’un rahatlıkla ön plana çıktığını söyleyebiliriz.

Puan: Tobey Maguire

Tobey: 2 – Andrew: 1 – Tom: 2

Filim-Milim

Tarihin en kötü üç Spider-Man filmi The Amazing Spider-Man 1, The Amazing Spider-Man 2 ve Spider-Man 3. Bunların sıralamasını bir gün ayrıca tartışabiliriz. Spider-Man, Spider-Man 2 ve Spider-Man: Homecoming arasında bir seçim yapmamız istenirse ise şu an tereddütsüz Homecoming deriz. Ben Amca’lı ve “Büyük güç büyük sorumluluk getirir”li orijin hikayesini Civil War’da aradan çıkarmanın rahatlığıyla önüne bakan, geniş çaplı olarak MCU’ya selamı hiçbir anında esirgemeyen, fikir aşamasında yazar odasında bulunsak “Abi lütfen yapmayın” diyeceğimiz birçok fikri bir şekilde oldururken enfes bir ton tutturan, bunu yaparken de önümüzdeki 10-15 yılın temelini atacak bir potansiyel olay örgüsü/karakter/oyuncu kombinasyonu yakalayan Homecoming’i sevdik, çok sevdik. Ancak Spider-Man ve Spider-Man 2’nin de hiç yabana atılmayacak yanları var. Peter Parker’ın her an yaşadığı vicdan azabını ve Spider-Man olmanın aslında ne denli büyük bir fedakarlık gerektirdiğini karakterin karanlık yanlarına da odaklanırken kötü karakterlerle arasındaki kontrasta da değinerek işleyen bu iki film; Spider-Man’in gerçekten Spider-Man gibi hareket ettiği ve bugün bile etkileyici gelen dövüş sahneleriyle birlikte en azından “İyi” bir 3. filmle desteklense günümüzde muhtemelen çizgi roman uyarlamalarının en değerli üçlemelerinden biri kabul edilecekti.

Sonuç olarak hem orijinal serinin ilk iki filminin kuvvetinden, hem de son filmin fazla yeni olmasının heyecanının kaçınılmaz olarak etkileme potansiyelini gözardı etmeme isteğimizden hareketle buraya bir şerh düşelim ve puanı paylaştıralım.

Puan: Tom Holland/Tobey Maguire

Tobey: 3 – Andrew: 1 – Tom: 3

Seçemedik iyi mi…:/ Şimdilik biz yine de Tom Holland diyelim, ilerleyen filmlerde daha da değerlenirse öngörülülük şovumuzu yapma imkanı olsun…