her güne bir davulcu: stewart copeland

her güne bir davulcu: stewart copeland


en sevdiğimiz polis bu police


Her Güne Bir Davulcu köşemizin bugünkü konuğu the Police grubunun 3’te 1’i, belki de daha fazlası olan yetenek Stewart Copeland. Kendisini çok acayip kısa bir şekilde özetlemek gerekirse çok önemli bir insan. Daha uzun özetlemek gerekirse de gelin şöyle buyurun.

 

Önce bir konser görüntüsüyle başlayalım. Abimizin davula yaklaşımını bir görelim

Kendisi Vörcinya’da 1952 yılında hayata gelmiş bir Amerikan vatandaşı. Babası CIA’de görevli. Şimdi baba CIA’de olunca haliyle gençliğinde paso Orta Doğu’da takılıyor. Mısır olsun, Lübnan olsun aile dolaşıyor. 12 yaşında davul dersi almaya başlıyor ve alış o alış. İngiltere’ye döndüklerinde 1975-1976 gibi bir takım progresif rock gruplarıyla çalıyor. 1976 gibi Copeland, Sting’le birlikte The Police’i kuruyor. Sonra yılan gitarist Andy Summers da ekibe dahil oluyor.

Ya bu arada Copeland’ın hayatına bakarken 1978 yılında Klark Kent adıyla, tüm enstrümanları kendi çaldığı ve vokalleri de yaptığı bir tekli çıkartıyor. Bu tekli de listelerde 48 numaraya kadar çıkıyor. Vallahi süper adammış. Zaten o sırada sene 1978 oluyor. Can’t Stand Losing You adlı eser çıkıyor. The Police iyice kopuyor gidiyor. Valla seni kaybedeceğime kendimi kaybedeyim daha iyi.

 

Şöyle güzel bir The Police albümü bırakıyorum. Dinlerseniz kan yapar.

 

Copeland’in çalış tarzı için modern bir regi diyebiliriz. Klasik ‘traditional grip’ adı verilen tutuş şekline rağmen sol eliyle indirdiği acımasız trampeti ve odaklı davul tonu The Police’in ve Copeland’ın müziğinde belirleyici bir tarz oluşturuyor. Hatta bakın şu aşağıdaki videoda NIN davulcusu kardeşimiz Copeland gibi çalmanın ipuçlarını anlatıyor. Faydalı bir eser.

 

 

Copeland ayrıca davulda ‘delay’i acımasızca kullanan yenilikçi isimlerden de biri. Zaten adam boş durmuyor. Müzikler besteliyor, tv programları yapıyor, iki dakika yerinde duramıyor anlayacağınız. Zaten muhabbetine filan bakınca da gayet keyifli bir birey olduğunu fark ediyorsunuz.

 

Bakınız bu videoda da Stewart Reyiz mekanını gezdirip, tanıtıyor.

 

Copeland davul olarak Tama’yı tercih ediyor. Ama gördüğüm kadarıyla artık şu olsun bu olsun diye pek düşünmüyor. Çünkü uzun süredir zaten Tama sanatçısı olarak yaşıyor. Gelişmeleri pek takip etmiyor ama zaten alet edevattaki gelişmeleri takip ederek daha bir davulcu ya da müzisyen olmak diye bir şey de yok. Adam işinde gücünde.

Bakın gençliğinde de şöyle deli bu abi:

Ha bir de Paiste marka İsviçre üretimi ziller kullanıyor. Geçtiğimiz yıllarda kendisine özel bir ride da üretildi. Arada benim de çalma fırsatını bulduğum bu güzel zil, fiyatıyla da şeklini koyuyor. İsviçre malı zille Türk malı zil aynı fiyat olmuyor maalesef.

Zil şu şekilde. Bunu bazen Tool’un davulcusu Danny Carey de kullanıyor.

Rolling Stone’un ‘Tüm zamanların en roket 100 davulcusu’ listesinde 10 numarada yer alıyor. Tabii bu liste neyin ne olduğunu söylemez ama gerçekten de gerek tarzı, gerek şekliyle eğer böyle bir liste olacaksa Stevart Bey, bu listeye burslu girmeyi hak etmektedir.

Bu arada abinin The Police dışında da çok sevdiğim bir grubu var. Primus’un çılgın çocuğu Les Claypool’la birlikte kurdukları Oysterhead’i de bilmiyorsanız bi bakın derim.

 

 

Son olarak Stevart Copeland her konserde bir öncekinden farklı çalan bir abi. Çaldığı partisyonlar her zaman esneyebiliyor. Aynı müziğindeki bakış açısı gibi.

Allah uzun ömürler versin cici adam.

 

 

kaan sezyum