KANKA OSCAR WOLF’A MI GİDEK?

KANKA OSCAR WOLF’A MI GİDEK?


Biraları ben almam ama


Geçtiğimiz günlerde İngiltere’de, DICE tarafından yapılan bir ankette gençlerin yarısının konsere tek gitmeyi sevdiği ortaya çıktı.

Yok, bu yazıya böyle başlamıyoruz.

Öncelikle, kiminle isterseniz onunla gidin arkadaşlar. Alın flörtünüzü, alın “Ya çok güzel kız ama aramızda bir şeyler olur mu bilemiyorum.” dediğiniz kızı, alın annenizi, babanızı, dayınızı, kahvede okey çalan Hüseyin dayıyı, istediğiniz insanla konser kapısında bekleyin. Biz burada kişisel görüşlerimizden bahsedeceğiz. Anket yapmadık, kimseye sormadık. Canımız istiyor ve yazıyoruz.

Ben bağımsız bir bireyim.

Kişisel gelişim zırvalıklarını bir kenara bırakırsak işimiz, gücümüz de varsa gerçekten bağımsız bir birey olduğumuzu hissedebiliyoruz. E o halde neden başka insanları beklemek zorundayım ki? Alırım biletimi, istediğim saatte evden çıkarım. İstersem warm-up’ı da dinlerim, istersem konser başlamadan bir dakika önce alanda olurum. “Ayh canım ben hazırlanamadım ya? Warm-up’ı dinlemesek?” ya da “Tatlım ben erkenden eve döneceğim, after’a kalmasak?” diyen arkadaşlarınıza bakarak dişlerinizi sıkmak zorunda da kalmazsınız en azından bu şekilde.

Gider istediğin yerden konserini izlersin arkadaş! İster önde, ister ortada, ister arkada, ister barın tepesinde (bunun için çalışana da danışın, bağımsızlık adı altında öküzlük yapmaya gerek yok), ister kolona yapışıp izlersin, dinlersin. “Yaa haydi içki alalıııım!” diyen, orada sırf ortam için bulunan arkadaşın olmayacağı için sürekli yer değiştirmek zorunda kalmazsın. Konser gibi konser izlersin.

Buraya gerçekten müzik dinlemek için geldim.

İşte, önünde saygıyla eğileceğimiz o kişi sensin! Gülüşmeler, alkışlar…

Bir grubu/sanatçıyı çok seviyorsun ya da yeni keşfettiğin bir grubun canlı performansını merak ediyorsun ve aylar öncesinden biletini almışsın. Şarkıları Spotify’da defalarca dinlemişsin, kendince notlar almışsın. Konser günü bir arkadaşın “Ben de geliyorum.” dedi. Eyvallah. Konser boyunca Instagram için story çekmeye, “Ya canım, çantamı tutsana. Off bir hava mı alsak?” demeye başladı. En sevdiğin şarkının canlı performansını kaçırdın. Sana da bravo. Biz olsak çantayı alıp hiçbir şey söylemeden vestiyere gider ve arkadaşımızın gözünün içine baka baka konsere geri dönerdik. Sen en iyisi Facebook’ta etkinliklere “katılıyor” yapma, kimsenin haberi olmasın.

Arkadaşlarım benim dinlediğim müziği dinlemiyor.

Yani aslında yalnız gitmesem de olur ama etrafımda Nordik Caz seven biri yok ki.” diye üzülüyor olabilirsin. Eh, o zaman yüzünü asmaya gerek yok. Evde Esbjörn Svensson Trio dinleyerek ağlayacağına, biraz kendine güven ve git o konsere. Ne kaybedersin? Hem tek başına bir şeyler başardığın için daha mutlu olursun hem de çok merak ettiğin performansı kaçırmamış olursun. İstersen konser çıkışı arkadaşlarınla ortak bir mekanda buluşursun, senin konserden ne kadar keyif aldığını gördükleri zaman onlar da merak ederler ve böylece ortak bir müzik zevkinin temelleri atılmış olur. Yaşamadan bilemeyiz.

Nefret ettiğim gürültücü konser dinleyenlerine dönüşmek istemiyorum.

Her konserde “Canııııııım, ciciiiiiiiim, güzeliiiiiiim.” diye birbirine bağıran, üçüncü sınıf Hollywood romantik komedilerine özenen kızlardan, “Hallederiz, sıkıntı yapma kardeeş!” diyen ve kendisini araba anahtarı, cüzdan ve telefon üçlüsünden ibaret gördüğümüz erkeklerden gerçekten sıkıldık. Ya gerçekten siz Jay-Jay Johanson konserinde sevgilinizle öpüşmeye devam edin, en azından sessizce konser izleyebiliyoruz o sayede. Ama “kanka”nızla gündelik muhabbetleriniz için 150 lira vermenize gerek yok, evde buluşabilirsiniz.

Bu insanlara dönüşme korkusu da yalnız gitme nedenlerinden biri olabilir gibi. Siz öyle bir insan olmasanız da yanınızdaki insanlar, alkolün de etkisiyle, çok farklı kişilere dönüşebiliyor ve sonuçları yukarıda bahsettiğimiz gibi olabiliyor. Boş yere yerin dibine girmenize gerek yok.

Yeni insanlarla tanışmak istiyorum.

Eki eki Tinder kullan o zaman.” diyorsan lütfen arkana bakmadan git buradan. Lütfen! Yeni insanlarla tanışmak sadece “hooop sevişelim”den ibaret değil arkadaşlar. Tabularınızı yıkın artık.

Konser sonrası bir sigara içmek için, biraz soluklanmak için dışarıda beklerken ve yüzünden “Abi ne güzel bir şey yaşadım ben az önce!” ifadesi silinmemişken bir anda seninle aynı düşüncede, aynı konseri izlemiş, aynı zevkleri paylaşan insanlarla derin bir muhabbetin içine girebilirsin. “Taksim de eski havasını bulmaya başladı ya.” geyiğine bile girersiniz gerekirse, o kısma biz karışmıyoruz. Sonra da bir mekana geçip iki bira için isterseniz. Belki bundan sonra bazı konserlere yalnız gitmek istemeyeceğiniz o arkadaşlarınızı da bulmuş olursunuz böylece. Kim bilir!

Gelelim sonuca.

Kimseye “Yalnız git ulan!” diyerek emanet dayamıyoruz, en başta da belirttiğimiz gibi istediğiniz insanı yanınıza alın. Ama daha önce yalnız konser izleme zevkini tatmadıysanız bir kerelik de olsa öneriyoruz.

Haydi konseriniz bol olsun.