BU ALTIN GÜN’DE BÖREKLER, POĞAÇALAR YOK! KALİTELİ MÜZİK VAR!

BU ALTIN GÜN’DE BÖREKLER, POĞAÇALAR YOK! KALİTELİ MÜZİK VAR!


Neşet Ertaş var, Orhan Gencebay var, 45'likler var...


Altın Gün… Hiç şüphesiz son dönemlerde dinlemekten en keyif aldığımız gruplardan biri ve adını ilerleyen zamanlarda daha fazla duyacağımızdan eminiz.

171207-Trans_Musicales-Altin_Gün-KEXP-by-Irina_Raiu-0702

İstanbul’daki ilk konserini geçtiğimiz ay veren Hollanda çıkışlı grubun vokallerinden ve iki Türk üyesinden biriyle, Merve Daşdemir’le tatlı mı tatlı bir röportaj gerçekleştirdik. Hem soruları hazırlarken hem de Merve’nin cevaplarını okurken aklımızı alan konserlerine tekrar ışınlandık, günümüz şenlendi.

Üstelik bu röportajı sonuna kadar okuyana bir de sürprizimiz var; Merve’nin bizim için hazırladığı 10 şarkılık playlist!

Önden uyaralım, bir noktada hunharca acıkacaksınız! Hazırsanız başlıyoruz.

Altın Gün’den önce neler yapıyordun?

Ben doğma büyüme Kadıköy’lüyüm. Altın Gün kurulmadan yaklaşık iki buçuk yıl önce İstanbul’dan Hollanda’ya, Haarlem’e taşındım. Burada kurduğum başka bir grupla kendi yazdığım İngilizce şarkıları bitirmekle meşguldüm. Derken Altın Gün karşıma çıktı ve hiç tereddüt etmeden kolları sıvadım.

Duyduğumuza göre böyle bir grup kurma teklifi ilk olarak Jasper’dan gelmiş. Hiç “Ya biz bunu daha önce nasıl düşünmedik, neden yapmadık?” dediğin oldu mu?

Ortak bir arkadaşımız aracılığıyla Jasper’ın böyle bir projeye başlamak istediğini duyduğumda kulaklarıma inanamadım. Jacco Gardner’ın basisti (Jasper Verhulst), gitaristi (Ben Rider), davulcusu (Nic Mauskovic) ve Jungle by Night’in perküsyonistiyle (Gino Groeneveld) Türkçe müzik yapacağım kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Bu ekibe bir de Erdinç’in muhteşem tuşlularını, sazını ve sesini eklediğimizde tadından yenmez oldu. Hiç “Ya biz bunu neden daha önce düşünmedik” demedim çünkü bahsettiğim gibi başka türde müziklerle ilgileniyordum.

Günlük hayatta çaldığınız türleri çok sık dinliyor musun? Ya da “Playlist’imde olmazsa olmaz!” dediğin isimler kimler?

Altın Gün kurulduğundan beri daha çok dinliyorum ama normalde dinlediğim müziklerin Altın Gün’le pek ilgisi yok. Grupta herkesin müzik zevki birbirinden farklı ve bu çeşitlilik Altın Gün’de ortak bir paydada buluşuyor. Playlist’im moduma göre değişkenlik gösterir; Surf Rock, Modern Blues, Funk ve Disco dinlemelere doyamam. Bu aralar daha çok Cumbia, Afro Funk ve Disco dinliyorum. Ancak her dönem olmazsa olmazlarımdan birkaç isim, Booker T. & the M.G.’s, Miles Davis, Ohio Players, Johnny Guitar Watson, Screaming Jay Hawkings, The Dynamics, Dinah Washington, Dusty Springfield… Aslında böyle sıralamak benim için çok zor, bütün bu sayfayı olmazsa olmazlarımla doldurabilirim.

Türkiye’de ilk konserinizi geçtiğimiz günlerde verdiniz. Avrupa’ya kıyasla reaksiyon nasıl oldu? Sonuç olarak buradaki insanların o şarkılarla bir şekilde bağı var ve bunu sahneden gözlemlemek ne hissettirdi?

Avrupa’daki şovlarımızda seyircinin bize şarkılarda eşlik etmesi pek olağan bir durum değil tahmin edersiniz ki… Daha önce hiç bir salon dolusu Türk’e çalmamıştık. İstanbul konserinde herkesin hep bir ağızdan şarkılara eşlik etmesi müthiş bir histi hepimiz icin. İnsanların şarkıların ne anlama geldiklerini bilmeleri tabii bambaşka. O kültürel bağı hissetmek, o enerjinin çoğalarak büyümesi çok keyifli ve mutlu anlar yaşattı bize.

Biz konserden sonra toplanıp “Bu yıl izlediğim en iyi konserlerdendi!” dedik ve konserden çıktığımız anda yeni konser tarihini beklemeye başladık. Bu konserin size geri dönüşü nasıl oldu?

Bunları duymak ne güzel, teşekkür ederiz. Bu konser bizim için çok özeldi. Harika geri dönüşler aldık, hepsi çok pozitifti. Hepimizin isteği Türkiye’de daha sık konser vermek.

Peki yeni şarkılar Spotify’a ne zaman geliyor? Yolda yürürken YouTube’da canlı performans dinlemekten internet paketlerimiz dayanmaz oldu.

Gerçekten çok tatlısınız. Albüm kayıtları, mixing ve mastering bitmiş durumda, plaklar baskıya girmek üzere. Mart 2018 gibi albüm geliyor. Bu yüzden bir dahaki İstanbul konseri de ekstra özel olacak. Az daha sabır!

Bugüne kadar dinleyicilerden gelen en ilginç yorum neydi? Sosyal medya üzerinden olur, konser sırasında olur…

Geçen hafta Le Guess Who konserimizden sonra bir tweet gördük, “Altın Gün band are a %100 committed to groove. They’d sell their mothers on the black market if it somehow were to improve their funk.” Bayağı güldük annelerimizi karıştırma bu işe diye.

İcra ettiğiniz müzik türü içerisinde birlikte çalmayı ya da çalışmayı arzu ettiğiniz yerli/yabancı bir isim var mı?

Şu an için aklımızda böyle bir isim yok. Gelecekte neler olur bilemem.

Biz sizi konserde dinlerken kendimizi Yeşilçam filmlerinin setinde gibi hissettik. Konser sırasında sizde nasıl bir his oluşuyor?

Canlı sahne performansları, sanırım hepimizin en çok sevdiği şey. Konser sırasında birbirimizle ve izleyenlerle inanılmaz bir enerji alışverişi içinde oluyoruz. Çok güzel, çok pozitif, çok samimi duygular. Bu da müziğin kültürel bariyerleri aşabilen muhteşem bir iletişim aracı olduğunun kanıtı diye düşünüyorum. Nerede olursanız olun, hangi dilde olursa olsun, müziğin yarattığı bu his hiçbir şeyle kıyaslanamaz.

Sizin isminizi okudukça kafamızda poğaçalar, kısırlar dolaşıyor. Sence bir altın günün olmazsa olmazı nedir?

Hah, beni açken yakaladın. Yemekleri çok ama çok özlüyorum. Bir altın gününde olmazsa olmazlar benim için su böreği, kısır, patates salatası, vs. aslında şu an hangi biri olsa benim için Altın Günü olur.

Bir de bizim “ikili sorular” konseptimiz var. Hemen onları da soralım;

  • 70’ler mi, 80’ler mi? Kesinlikle 70’ler

  • Uçakta yaşlı ve çok konuşan birinin yanına oturmak mı, ağlayan çocuklu bir kadının yanına oturmak mı? Yaşlı ve çok konuşan birinin yanına oturmak.

  • Rakı mı, bira mı? Bira (Malum son 3,5 yıldır Hollanda’da yaşıyorum.)

  • Orhan Gencebay mı, Neşet Ertaş mı? Neşet Ertaş.

  • Michael Haneke mi, Ingmar Bergman mı? Ingmar Bergman!

Son olarak bize 10 şarkılık bir Spotify listesi hazırlar mısın?

Çok teşekkür ederiz! Yakında İstanbul’da yeniden görüşmek üzere!