killers of the flower moon’daki tom white gerçekte kimdi?

killers of the flower moon’daki tom white gerçekte kimdi?


sadece gerçekler


Killers of the Flower Moon izlemiş ve bu gerçek hikayeden ilham almış hikayenin perde arkasını bizim gibi merak ediyorsan, buyur kardeşim. Filmde Jesse Plemons’ın canlandırdığı Tom White başta olmak üzere 18. yüzyıl Oklahoma’sında olup bitenleri tarihi açıdan inceledik. Bol spoiler sosludur. 

 

Ünlü yönetmen Martin Scorsese‘nin son suç destanı Killers of the Flower Moon, Osage yerlilerinin gerçek hayatta kurban gittikleri cinayetleri anlatıyor. Filmin hikayesinde bu ölümler, William King Hale‘in topraklarında petrol keşfedildikten sonra tasarladığı bir planın kanlı alt yapısını oluşturuyordu. Osage Ulusu’nun önemli bir üyesi olan Mollie Kyle ile evlenmeye ikna edilen yeğeni Ernest Burkhart‘ında yardımıyla Hale, önyargılı adalet sisteminin kendisine zarar gelmemesini garanti edeceğinden emin olduğu için, birkaç Osage’ın öldürülmesine izin verir. Olay yerel gazeteler tarafından “Terör Saltanatı” olarak adlandırılır ve Soruşturma Bürosu ajanı Tom White kötü gidişatın karşısında durur. 

 

White’ın 1925’te davaya atanması, Hale’in cani rejimine son veren katalizör oldu ve sadece Mollie Kyle’ın hayatını değil, sayısız masum insanın hayatını kurtarır. Düzinelerce otoriter figürün kasıtlı olarak başarısızlığa uğradığı yerde White başarılı oldu ve onu, büyük ölçüde bu tür nezaketten yoksun bir hikayede ahlaki doğruluğun kalesi haline getirdi. Scorsese’nin Killers of the Flower Moon’unun anlatısını Ernest ve Mollie’nin zehirli aşkı etrafında kurması nedeniyle, White filmde biraz minimal bir varlığa sahip ve izleyicilere hayatının sadece bir anlık görüntüsünü sunuyor. Oysa gerçek Tom White, tek bir soruşturmanın çok ötesine uzanan etkileyici bir hayat yaşamıştır. 

 

Gerçek Hayatta Tom White Kimdi?

 

Geriye dönüp baktığımızda, Thomas Bruce White’ın kariyerinin gidişatı konusunda hiçbir zaman bir seçim yapmadığını görüyoruz. Yazar David Grann, Killers of the Flower Moon kitabında White’ın çocukluğunun onu nasıl bir kanun kahramanı olarak yaşamaya yönlendirdiğini anlatıyor. White, 6 Mart 1881’de, adalet tutkusu şiddetli bir ateşle yanan Teksaslı bir şerif olan Robert Emmet’ın oğlu olarak dünyaya geldi. Çocukluğu zor geçen White, babasının işleri nedeniyle genellikle ağabeyi Dudley tarafından büyütülmüş. 

 

Tom suçlu zihnine yoğun ilgi besleyen biriydi. 12 yaşındayken babasının tecavüz suçundan hüküm giymiş bir adamı idam edişine şahit olması onun için belirleyici bir an olmuştur. Grann’a göre bu deneyim, onun daha iyi bir adalet için “adli cinayeti” reddetmesine katkıda bulunmuştur. 

 

White, 1917’de Soruşturma Bürosu’na katıldığında 12 yılını Teksas Korucusu olarak geçirmiş ve Amerikan sınırının despot ovalarında insanlığın en kötü günahlarına tanık olmuştu. Grann’ın hiç kimseyi öldürmediğini ve bununla son derece gurur duyduğunu belirttiği White, Büro’nun soruşturmaya odaklanmasından etkilenmiş ve hızla yükselmiş. 

 

Örneğin, bir davada Atlanta’daki bir cezaevinde bazı mahkumlara özel ayrıcalıklar tanımak için rüşvet almakla suçlanan yetkilileri mercek altına aldı. Soruşturma, hapishane müdürünün hapse atılmasıyla sonuçlandı ve hem ajanların hem de mahkumların saygısını kazandı.

 

Etkilendiği bir diğer kişi de, White’ı Osage cinayetlerine atamakta hiç vakit kaybetmeyen, Büro’nun çiçeği burnunda müdürü ünlü J. Edgar Hoover’dı. O dönemde Büro, bir polis memurunu öldüren bir muhbir kullanmak gibi davada birkaç hata yapmıştı. Hoover, kariyerinin ince bir buz üzerinde olduğunu biliyordu, bu nedenle sorununu çözmek için White’a ihtiyacı vardı. White tehlikenin farkındaydı ama yine de tereddüt etmeden kabul etti. 

 

İşte bu noktada Killers of the Flower Moon’u izleyenler devreye girebilir; film bu dönemdeki eylemlerinin doğru bir versiyonunu sunuyor, ancak durumunun ne kadar tehlikeli olduğunu vurgulamakta fayda var. White, ekibinin kendisini Büro’nun bir üyesi olarak kamuoyuna açıklayan tek üyesiydi ve bu da onu oldukça kötü niyetli bazı kişilerin gözüne sokuyordu. Ama White bunun onu yıldırmasına izin vermedi. Özenle ve büyük bir dikkatle çalıştı, sonunda Hale ve Ernest gibilerini adalete teslim etti. Ne yazık ki Hoover övgülerin çoğunu alacaktı. Bu da FBI’daki 48 yıllık iktidarını mümkün kılacaktı.