BİRA AÇTIRAN ALBÜMLER: ARCADE FIRE – THE SUBURBS

BİRA AÇTIRAN ALBÜMLER: ARCADE FIRE – THE SUBURBS


Kanada’dan Sakin Esen Rüzgarlar


Arcade Fire’ın indie rock’ı Kanada’dan bir bavul içinde yanında bir kutu lokum ve bir kasa tombul şişe birayla getirdiği albümü The Suburbs eşliğinde akşam sefamıza başlıyoruz.

 

 

Arcade Fire, üçüncü albümü The Suburbs’u yayınlar yayınlamaz hak ettiği saygınlığı ve popülerliği elde etti. Bunların en büyük ölçütü olarak grubun 2011 yılı içinde aldığı ödül sayısına bakabiliriz. Hatta bakmayız ve size direk gerçek bilgilerle geliriz. Arcade Fire’ın 2011 yılında aldığı ödülleri el ele tutuşturursak, dünyanın etrafını iki kere dönebiliriz. Peki grubu kafamızda taç, bira sefamıza yoldaş yapan neydi?

 

The Suburbs’ün sözlerine kulak kesildiğimizde Win ve William Butler’ın yetiştiği Houstan’dan hikayeler duyuyoruz. Win Butler bu durumla ilgili olarak, “Bu albüm banliyö hayatına yazılmış bir aşk mektubu değil, bu albüm banliyöden bir mektup.” diyor.

 

 

Çoğunluğu Win Butler ve sevdiceği Regine Chassagne’ın Montreal’daki evinde kaydedilen albüm, hem Kanada’nın izole edilmiş ruhunu hem de bir çift arasındaki sevgiyi barındırıyor. Bizi dinlerken her daim karmaşık duygulara sürükleyen The Suburbs’taki duygu değişimlerini yakalamak için bol bol biranızdan destek alabilirsiniz.

 

 

The Suburbs albüme adını veren şarkı ile başlıyor ve Arcade Fire’ın yönettiği film oynuyor. Albüm genelini bir çırpıda özetleyen The Suburbs, bazen kendine ve yaptıklarına inanamayan insanların hislerine tercüman oluyor.

 

 

Hemen ardından hiç ara vermeden Ready To Start geliyor. “Yapabilsem, yaparım.” diyen Arcade Fire düz mantığı ve derinliği aynı potada eritiyor.

 

Arcade Fire sakinliği yeniden yorumluyor The Suburbs’te. Hepimizin zaman zaman hissettiği aidiyet duygusunu şarkıya çeviriyor, önümüze altın tepside sunuyor. Bize de bu şarkıları, soğuk tombul şişe bira eşliğinde tüketmek kalıyor.