KENT SİMGELERİNİN ÖTEKİ YÜZÜ

KENT SİMGELERİNİN ÖTEKİ YÜZÜ


Niagara’dan Stonehenge’e Uzaktan Bakiş 


Seyahate çıkmadan önce çoğu insanın iki eliyle sarıldığı turist rehber kitaplarında gördüğümüz görseller bize her seferinde aynı hikayeyi anlatır. Bu rehber kitaplarında kent simgelerinin hep en güzel açıdan fotoğrafları çekilir ve altında yazan klişeler ise hiç bir zaman hikayenin aslına atıfta bulunmaz.

 

Şimdi görecekleriniz ise tüm aynı kalıp rehber kitaplarına inat hazırlanmış bir seri. Daha önce gördüğümüz kent simgelerinin inşası 20 yıl süren Taj Mahal’den seneler önce sönmüş volkanik ada Santorini’ye yapacağımız minik tura davetlisiniz. 

 

Tura dünya üzerindeki en büyük kentsel simgelere sahip olan Mısır ile başlıyoruz:

 

Ve Salisbury Düzlüğü'ndeki asılı taşlarla devam ediyoruz. Az buz değil, bu taşların hikayesi Neolitik taş devrine kadar uzanıyor:

 

Bir anda Kuzey Amerika ve Kanada sınırına gidiyoruz. Sırada Niagara Şelaleleri var:

 

Berlin’e gidildiğinde görülmesi şart olan ve bir tarihe tanıklık etmiş meşhur Brandenburg kapısı:

 

MÖ 5. yüzyılda Atina Akropol'üne inşa edilmiş, heybetiyle tüm Atina'yı selamlayan Partenon:

 

Yeniden ABD'deyiz ama bu kez Güney tarafındayız. Karşınızda ABD'nin dört başkanını gösteren dev heykelleri bir araya getiren Rushmore Dağı Anıtı:

 

Şimdi sıra Los Angeles'a gidip önünde fotoğraf çektirmeyenlerin hor görüldüğü en büyük kent simgelerinden biri olan Hollywood’da:

 

Topraklarında sadece üzüm ve domates yetişen Santorini’ye giderseniz eğer, eğilip kulağınızı yere dayamayı ve volkanın sesini dinlemeyi unutmayın:

 

Kızıl Meydan denilince akla ilk gelen Aziz Vasil Katedrali de bu serinin son parçası: