Başka bir kıtaya yüksek lisansa sevgili uğurlar gibi sezon finaline hüzünle geri saydığımız Game of Thrones, ‘The Laws of Gods and Men’ isimli altıncı bölümüyle bize İzafiyet Teorisi’nin pratiğini yaptırdı. Beş dakika gibi geçen 50 dakikanın başrolü Tyrion Lannister oldu.

The Battle of Blackwater meydan muharebesinde ülkenin ekonomisini çökertmesinden mütevellit Braavos’taki Iron Bank’e kalkınma kredisi için başvuran kızıl düşkünü Stannis koca bir red cevabı aldı. Avukatlığını şahsına özel Jack Sparrow’a yaptıran Stannis, Melisandre’ye de bereket duası ettirmek suretiyle göklerden medet umdu.

Penisiyle birlikte beynini de kaybeden Theon a.k.a. Leş, sahibinin sözünden çıkmayarak kendisini kurtarmaya gelen ablasına çıkışa kadar eşlik etti. ‘Bir zamanlar Theon’, bölümün en anlamsız sahnesinde süngerli banyoya entrika planlarını köpük etti.

Büyüyüp serpilen ejderhacıkları, anne sözünden çıkmaya başlayınca Khaleesi’ye tazminatını ödemesi kaldı. Geçici olarak kendine ev bellediği piramitinde kraliçecilik oynayan Khaleesi, halkı mutlu etmeyi 2014 hedefi ilan etti.

Erkekliğiyle birlikte delikanlılığından da olan Lord Varys, “Two’s company, three is a party” motto’sunu benimseyen, ‘çirkin ama seksi’ erkek kategorisinden Prince Oberyn ile hadım olmak, arzu ve güç hakkında derin bir konuşma yaptı.

Kardeşinin akıbetini iyi görmeyen Jamie Lannister, Casterly Rock’a dönüp münasip bir kısmetle evlenip babası Tywin’in soyunu sürdürmek suretiyle Demir Taht mahkemesiyle anlaşmaya gitti. Duruşmanın sonunda sürpriz bir tanık olarak kürsüye çıkan Shae a.k.a. Sibel Kekilli, Tyrion’dan aldığı intikamla kadınların neden pamuklar üstünde yaşatılıp kızdırılmamaları gerektiğini uygun bir dille anlattı. Sonunda çıldıran Tyrion, “İşimi allaha bırakıyorum” diyerek düello istedi.