Türkiye’de 1970 yılından itibaren nükleer santral kurulma girişimlerinde bulunulmuş fakat bu girişlerimin çoğu sonuçsuz kalmıştı. 2004'te, nükleer enerji santrali kurma girişimleri tekrardan gündeme gelmiş ve iki nükleer enerji santralinin kurulmasına dair çalışmalar başlamıştı.
Akkuyu Nükleer Santral Projesi ve Sinop Nükleer Santral Projesi adı verilen ve sonunda başımıza ne geleceğini bilerek ve isteyerek onay verilen bu iki proje, uzun zamandır gerek sivil toplum kuruluşlarının gerekse çevre örgütlerinin gündeminde. Amaç tabii ki de nükleer santralin bulunduğu her toprağa felaket getireceğini ve insan sağlığına karşı büyük tehdit oluşturduğunu anlatmak ve bu projelerin iptal edilmesine ön ayak olmak.
Gelen tehlikenin farkındalığını arttırmak için şu küçük örneği versek bile yetecek: Projeler incelendiğinde görünüyor ki, herhangi bir olumsuz durum yaşandığında acil durum planı sadece 5 km. çapını kapsıyor. Fakat kurulacak iki santral de herhangi bir tehlikeli durum yaşandığında, hem Türkiye’yi hem de sınır komşumuz olan tüm ülkeleri tehdit edecek nitelikte olacak.
Bunu anlatmanın bir yolu olarak drone’larını bundan üç sene önce tsunami felaketinin yaşandığı Fukushima semalarında uçuran ekibin hazırladığı yedi dakikalık video’yu seçtik. Bu iki nükleer santralin kurulmasının ardından başımıza neler gelebileceğini tahayyül etmemiz açısından faydası dokunur diye umuyoruz. İşte nükleer felaketin ardından hayalet şehre dönen Fukushima: