KONSERE ÇEYREK VAR: SUUNS RÖPORTAJI

KONSERE ÇEYREK VAR: SUUNS RÖPORTAJI


2014'ün En'leri Listesine Girecek Konsere Bir Gün Kaldi


Zeroes QC gibi akıllara zarar bir albümle başladığı kariyerine ikinci albüm sendromunun esamesinin okunmadığı Images Du Futur'la irtifa kaybetmeden devam eden Kanadalı grup Suuns, yarın akşam Salon İKSV sahnesinde olacak. "Akşama babacığım, unutma kaliteli müzik getir" diyenlerdenseniz kaçırmamanız gereken bu konser öncesi sizleri zaman zaman kitap gibi yazılarıyla Play Tuşu'na su taşıyan İKSV çalışanı arkadaşımız Merve Evirgen'in grupla yaptığı yeme de yanında yat röportajla baş başa bırakıyoruz.

 

Kanada’da doğan, Secretly Canadian’lı olan, helal olsun sana Suuns başkan dedirten grup, 11 Ekim akşamı Türkiye’deki ilk, Salon’un yeni sezonunun ise ikinci konserini vermek üzere Salon İKSV’de olacak. İlk albümleri Zeroes QC ile “Aman tanrım orijinal bir şeyler oluyor!” dedirten ve ikinci albümleri “Images Du Futur” ile ise ayakta alkışlatan, hipnotik yolculuklarımıza meze olan Suuns’ın frontman’i Ben Shemie, bizi konsere ısındırmak adına birkaç mütevazı sorumuzu cevapladı.

 

 

– Bu İstanbul’daki ilk performansınız olacak. İstanbul izleyicisiyle ilgili hiçbir tüyo aldınız mı?
Evet, ilk defa geliyoruz. Duyduk ki müzik tutkusu oldukça yüksek bir izleyiciye sahipmişsiniz, merakla bekliyoruz.

 

– Peki, Suuns nasıl kuruldu? Hangi noktada durdunuz ve “Evet, başlıyoruz!” dediniz?
Her grup nasıl başlıyorsa öyle başladık esasında. Bazı parçalar yazdık ve birlikte çalmak için arkadaşlarımızı bir araya getirdik. Başlangıçta çok da ciddi bir proje değildi. Sadece işe yarıp yaramayacağını görebilmek adına bir çabaydı, ve neler olabileceğini görmek istedik. Sanata dair her projede olduğu gibi, işin başında hissettiğiniz hep aynı şey oluyor: ne yaptığınızı tam olarak bilemeden onu yapmaya zorunda hissetmek.

 

– Grup “Zeroes” olarak başladı, sonradan “Suuns”a dönüştü. Bunun sebebi neydi?
Ufukta görünen hukuki bir davayla başımızı derde sokmamaktı bütün amacımız.

 

– Bir şarkının veya albümün tamamlandığına nasıl karar veriyorsunuz? Hangi noktada “Yeter, durabiliriz, bu iş oldu!” diyorsunuz?
Bir parçanın üzerinde sonsuza kadar çalışabilirsiniz. Ekleyecek veya çıkaracak bir şeyler her zaman vardır. Ama bizim dur dememiz paramız bittiğinde ve stüdyoda vaktimiz dolduğunda gerçekleşiyor. Böyle olması iyi aslında, deadline’ların olması hızlanmanızı sağlıyor.

 

 

– Bana göre Images du Futur herhangi bir ikinci albüme göre gerçek bir şaheser. Daha iyisini yapabileceğinize dair endişe duyduğunuz oluyor mu peki hiç?
Hayır, hiç olmadı.

 

– Yeni bir albüm demişken, hazırlıklar başladı mı? Yeni bir “2020” dinlememiz ne zaman mümkün olacak?
Şu an yeni işlerimiz üzerinde çalışıyoruz. Bu turnenin sebeplerinden biri de esasında yeni şarkılarımızı izleyiciye sunmak ve tepkilerini ölçmek biraz da. Demem o ki, İstanbul konserinde yeni şarkılarımızı dinleyebileceksiniz.

 

– Secretly Canadian’ın bize göre karanlık ve oldukça yoğun bir sound’u var. Siz, I Love You But I’ve Chosen Darkness, jj ve Yeasayer gibi grupları örnek verebiliriz bu sound için. Sizce bunun Kanadalı olmakla mı bir ilgisi var, ya da plak şirketinin mi tercihi, yoksa tamamen bir tesadüf mü?
Hiçbir fikrim yok açıkçası. Secretly Canadian birçok farklı müziği bünyesinde barındırıyor. Biz daha karanlık kategoriye giriyoruz, ama bence çok da karanlık bir plak şirketi değil. Kanadalı oluşumuzun sound’umuzu herhangi bir şekilde etkilediğini düşünmüyorum. Aslına bakarsan, sound’umuzun sebebine dair bile hiçbir fikrim yok.

 

 

– Kendi kişisel dünyanızda yaşadıklarınızın üretim sürecinizi etkilemesi kaçınılmaz, peki daha belirgin etkilenimler hakkında örnek verebilir misiniz? Sizi stüdyoya girip yeni bir şarkıya yazmaya ne iter?
Birlikte olduğumuz yıllar boyunca bir estetik geliştirdik ve bunu sürdürmek konusunda da epey şanslı sayılırız. İnsanların bizi biliyor, tanıyor olması bile halen büyüleyici bir his. Sanırım bizi stüdyoya sokan, yeni bir şeyler yazmaya sürükleyen yegane motivasyon takipçilerimizin olması, yeni bir şeyler bekliyor olmaları ve bizim de kurduğumuz sound’un üzerine birkaç kat daha çıkmak istememiz.  Bulunduğumuz yerde olduğumuz için çok şanslı hissediyoruz ve şu an tek istediğimiz profesyonel müzisyenler olarak çalışmaya devam etmek.

 

 

– Kulağı tembel müzik dinleyicisi, dinlediği yeni bir şeyi, alışık olduğu bir şeyi benzetmeye, başka bir grupla karşılaştırmaya çok meraklıdır, bu her yeni grubun başına gelir. Bu sizin başınıza da Clinic’le karşılaştırılmak olarak geldi. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?
Clinic’i çok seviyoruz. Onlarla birlikte de çaldık ve gerçekten harika bir gruplar. Bu karşılaştırmaların nereden kaynaklandığını anlayabiliyoruz ama açıkçası pek de umursamıyoruz. Biz kendi işimizi yapıyoruz ve oluşturduğumuz estetiği geliştirmeye çalışıyoruz. Bizi canlı izleyen herhangi birinin bizi Clinic’le karşılaştıracağını çok da düşünmüyorum esasında. Ama bu güzel bir şey, çok kötü gruplarla karşılaştırmalarından iyidir günün sonunda.

 

 

– Hiç bis yapar mısınız? Sizi sahneye geri çağırmak için biz izleyicilerin ne yapması gerekiyor?
Bis yapmadığımız bir konser yok bile diyebilirim. Alkışlamaya ve bizi yüreklendirmeye devam ederseniz, çok çok büyük bir ihtimalle ait olduğumuz yere geri döneceğizdir.

 

– Son yıllarda müzik video’larına eskiye nazaran çok daha fazla önem verildiğini düşünüyoruz. David Fincher, Spike Jonze, Michel Gondry gibi isimlerle başlayan bu alanda şu sıralar Nabil, Dave Ma, Hiro Murai gibi oldukça yetenekli genç isimler var. Peki sizin çalışmayı en çok istediğiniz yönetmen kim?
İster oyuncu ister müzisyen olsun sanatın içinde aktif olan herkesin çalışmak istediği isim tabii ki, David Lynch!

 

– Kendiniz için mi müzik yapıyorsunuz yoksa dinleyiciniz için mi? Demek istediğimiz şu, insanların Suuns’tan ne almalarını istiyorsunuz?
Biz insanların bizi dinliyor veya izliyorken sadece güzel zaman geçirmelerini istiyoruz, bunu her açıdan yorumlayabilirsiniz.