DISNEY MASALLARININ GERÇEK VE KORKUNÇ SONLARI

DISNEY MASALLARININ GERÇEK VE KORKUNÇ SONLARI


Sonsuza Kadar Mutlu Yaşamayanlar


Disney’in sonlarını mutlu anlattığı masalların korkunç yüzleriyle günün şokunu yaşayın.

 

Prenses olma hayalini bilinçaltımıza işleyen Disney’in karanlık yüzünü ortaya çıkarmaya karar veren MTV, masalların gerçek sonlarıyla filmlerin sonlarını karşılaştırdı. Grimm Kardeşler’in, Victor Hugo’nun ve Hans Christian Andersen’ın David Lynch’e şeker sattıracak kadar korkunç hikayeleri aslında pek de çocuklara uygun değil. Kimisini şehir efsanesi olarak bildiğimiz, inanmak istemediğimiz hikaye sonlarını, çocukken sansürsüz izlemiş olsaydık sonumuz ne olurdu tahmin edemiyoruz.

 

Masal kavramına olan inancınızı yerle yeksan edecek olan hikayelerden bazıları:

 

Küçük Deniz Kızı:

 

 

 

Küçük Deniz Kızı’nın sonunda Ariel, babası tarafından insana dönüştürülüyor ve Prens Eric ile mutlu bir geleceğe yelken açıyor. Fakat Hans Christian Andersen’ın kafasındaki son pek de böyle değildi. Ariel, filmde gösterildiği gibi insan olmaya ve yürümeye o kadar çabuk adapte olamıyor. Küçük Deniz Kızı her adım attığında sanki bıçakların üzerinde yürüyormuş hissini yaşıyordu. Kitapta insana dönüşen deniz kızlarının cennete gidemeyeceği açıkça belirtiliyor. Ariel eğer vaktinde Prens’i kendine aşık ederse, Prens’in öpücüğü onun ruhunu kurtaracaktı. Fakat kitapta Ariel başarısız oluyor. Küçük Deniz Kızı düğün gününde kendini denizde buluyor ve ölüyor.

 

 

Notre Dame’ın Kamburu:

 

 

 

Disney gözüyle Notre Dame’ın Kamburu’nu izlediğimizde sonunda Quasimodo, Esmeralda’yla arkadaş olduklarını kabul ediyordu. Kötü adam Frollo’yu uzaklaştıran Quasimodo, halkın sevgilisi oluyordu. Victor Hugo’nun kafasındaki Notre Dame’ın kamburu tabii ki böyle bitmiyor. Eğer film yazıldığı gibi uyarlansaydı; Esmeralda’nın Frollo tarafından asılarak öldürülmesi, Quasimodo’nun Frollo’yu öldürmesi ve Esmeralda’nın cesedinin başında beklerken açlıktan can vermesi gerekiyordu.

 

 

Uyuyan Güzel:

 

 

 

Giambattista Basile’in 17. yüzyılda Sun, Moon And Talia ismiyle yazdığı öyküyü, Disney değiştirerek büyük sevap işlemiş diyebiliriz. Filmde Prens, ejderhayı yener ve Prenses’i öperek uyandırır. Basile’in kafasındaki hikaye şu şekilde işliyor: Prenses’in ismi Talia’dır. Talia’yı öperek uyandırması gereken Prens de aslında kraldır. Kral, Talia’yı öperek uyandırmaz ve tecavüz eder. Bu tecavüzden hamile kalan Talia, aylar sonra Sun ve Moon isimli ikiz bebekleriyle uyanır. Evli olan Kral ile yeniden bir araya gelen Talia’nın mutlu sonu kolay gelmez. Kraliçe, Kral’ı bebeklerini yemeye zorlar ve Kral Kraliçe’yi ateşe atarak cezalandırır. Kraliçe’nin aradan çıkmasıyla Talia mutlu sona kavuşur.

 

 

Pamuk Prenses:

 

 

 

Pamuk Prenses’te hikaye kitapta yazılanlarla paralellik gösteriyor fakat ufak ayrıntılar filme eklenmemiş, iyi ki de eklenmemiş. Pamuk Prenses’in düğününe davet edilen Kraliçe’ye sıcak demir ayakkabılar verilir ve ölene kadar dans ettirilir.

 

 

Külkedisi:

 

 

 

Filminde türlü türlü kalleşliklere imza atan üvey kardeşler çok da kötü bir sonla karşılaşmıyor. Halbuki Grimm Kardeşler, kitapta üvey kardeşleri türlü türlü işkencelere maruz bırakıyor. Üvey kardeşlerden bir tanesi ayakkabı kendisine uysun diye ayak parmaklarını kesiyor, diğeri de topuğunu gözden çıkarıyor. Daha da kötüsü Külkedisi’nin düğününde uçurulan güvercinlerden birkaçı kardeşlerin gözünü çıkarıyor.