Sabahları akıllı telefonumuzun alarmıyla uyanıyor ve snooze’lardan snooze beğeniyoruz. Çapaklarımızı silip, yüzümüze su çarptıktan sonra yine akıllı telefonumuza uzanıyor ve sosyal medya hesaplarımızda olup bitenleri maç özeti gibi izliyoruz. Ardından kimimiz stalker’lık mesaisine erken başlıyor, kimimiz mobil oyunlarda şarjın canına kast ediyor. Her öğünümüz, mesaimiz ya da gerçek hayattaki sosyalleşme saatlerimizde üçüncü elimiz/gözümüz/beynimizi yanımızdan ayırmayarak çok basit ama vurucu bir şeyi kaçırabiliyoruz. Nedir o peki? Gerçek hayatın ta kendisi!

Boynu bükük şekilde dolaşmanın en teknolojik hali olan akıllı telefonlar çoktan Üçüncü Dünya Savaşı’nı başlattılar ve neredeyse kazanmak üzereler. Egemenlikleri altına almak üzere oldukları topraklar ise bizzat bizleriz. İnsanoğlunun belki de en büyük vebalarından biri olan “Teknoloji bağımlılığı”, elimizdeki akıllı telefonları kullanırken hayatımızın rot balans ayarını kolaylıkla bozabildiğimiz için ince gördüğümüzde gerçekten de büyük tehlikeleri beraberinde getirebiliyor.

Gazetelerde görünce çoğu zaman “Nasıl ya?” tepkisini verdiğimiz “Selfie çekerken uçurumdan düştü” türevi haberlerde, üçüncü sayfalarda yer etmeye ne kadar yakın olduğumuzu Mr. Selfie isimli animasyon bir kez daha gözler önüne seriyor. We Are Seventeen isimli ajansın elinden çıkan animasyonla yukarıda bahsettiğimiz teknoloji bağımlılığının kötü anlamda nelere kadir olabileceğine bir kez daha tanıklık ediyoruz.