21. yüzyılın en güzel görüntü yönetimi örneklerine ayıracak bir 12 dakikanız var mı?

Görüntü yönetmenliği, geçtiğimiz 100 yılda epey yol kat etti. Erken zamanlarında fiyakalı bir kameraman veya yönetmen asistanı olarak kabul edilen ama aslında işin laboratuvar kısmının ehli, nerede çekip nerede keseceğine, neyin nasıl daha güzel öne çıkacağına veya arka planda kalacağına karar veren kişilerdir görüntü yönetmenleri.

Sinemanın temel değerleri yerleşse ve yer yer farklılaşsa da filmlerle film yapımcılarının büyük bir evrim geçirdiği ortada.

Sinematografinin vazgeçilmezliği ve hikaye anlatımındaki rolü, 21. yüzyılın 17. yılında daha önce hiç olmadığı kadar saygı duyuluyor ve değer buluyor.

Robert Richardson, Roger Deakins, Ellen Kuras, Rodrigo Prieto ve üç Oscar ödüllü Emmanuel Lubezki gibi isimler yaptıkları işi kendi başına bir sanat formuna dönüştürerek eş zamanlı olarak görüntü yönetmenliğini mütemadiyen yenilenen teknolojik kazanımlar ve gelişmelerle kendilerinden önce gelen, başka bir şeye dönüştürdüler.

Sonuç olarak çok daha güzel, yetkin, zengin ve bütünüyle daha anlamlı filmler izlemeye başladık. Daha yerinde birleşimlerle görsel ve anlatı geniş çapta yakalanan duygusallıkla ekranlara taşındı.

Anlatı insan deneyimleriyle ilişkilidir; fakat görüntü yönetimi daha az yönlendirmeyle onu açığa çıkarır, sunar. Ne anlamamız ya da ne hissetmemiz gerektiğini direkt söylemekten ziyade bütünü kendi deneyimlerimizle anlamlandırmamıza olanak sağlar. Yani görüntü yönetmenleri bize film izlemeyi değil, anlam kurmayı öğretir.

Art of the Film, 21. yüzyılın en güzel sinematografi örneklerini 12 dakikalık bir videoda bir araya getiriyor. E bize de izlemek düşüyor!