Roger Waters, Donald Trump tarafından ABD-Meksika sınırına duvar örme fikrini protesto etmek amacıyla sınırda The Wall konseri vermeyi planlıyor.

Waters, 1990 Temmuz’unda da Berlin Duvarı’nın yıkılışını kutlamak için Berlin’de benzer bir konser vermişti. Şimdi ise 27 yıl sonra, nasıl bir gelişmişlikse hala aynı zihniyetle, ırkçılıkla, sömürüyle ve kardeşi kardeşe düşüren dev sistemle mücadele etmek durumundayız.

Ve bu değişmeyen düzenin değişmeyen protest kahramanlarından biri de Roger Waters.

AFP’ye konuşan Waters, “Trump’ın duvar inşa etme fikirleri ve ırklar ile dinler arasında olabildiğince nefret ve ayrım yaratan bütün konuşmalarıyla birlikte The Wall, şimdi de yaşadığımız dönemle oldukça bağlantılı.” diyerek otoriteler sağ olsun tekrar tekrar The Wall konserleri verdirecek hiç bitmeyen politik malzemelerden bahsediyor.

Kilitli kapılar açılsın istiyoruz, örülmüş duvarlar yıkılsın, örülmemişlere de hiç girişilmesin, fena mı?

Birçok bireyin ve ailenin yaşadığı kişisel sorunların yanı sıra, duvarlar inşa etmenin sınır ve zaman ötesi zararları vardır. İşte The Wall da bu sınır ötesi zararları 1979’dan beri gözlere ve kulaklara anlatıyor, tabii anlayana!

“Müzik, karşı koymayı ifade edişin meşrulaştığı yerdir. Müzisyenlerin de ağızlarını açıp konuşmaları için mutlak hakları ve görevleri vardır.”

Anlayana sivri sinek saz, anlamayana The Wall bile az!

Şimdi de henüz yayın tarihi belli olmasa da çok yakında çıkacağını bildiğimiz yeni solo albümü Is This The Life We Really Want ile Roger Waters yine kilit sorular soracak.