TÜM GERÇEKÜSTÜLÜĞÜYLE DAVID LYNCH VE ÖTESİ

TÜM GERÇEKÜSTÜLÜĞÜYLE DAVID LYNCH VE ÖTESİ


Sanatın ve sanatçının yansıması


Sinemada görselin gücüne en düşkün yönetmenlerden David Lynch ve sanata olan derin tutkusu hakkında ne kadar yazılıp çizilse de, her zaman daha fazla yazılıp çizilecek bir şey bulunabiliyor. Ne de olsa David Lynch’ten bahsediyoruz, bir sefer de kapanacak defter mi?

screen-shot-2017-07-05-at-2-43-47-pm

Çocukluğunda yaptığı resimleri hareket ettirme arzusuyla zihnimize tablo gibi yerleşen sahneler yaratan Lynch’in, küçük bir ilhamdan öte filmlerine direkt uyarladığı sanat eserlerini karşılaştıran bir video çalışması, yönetmenin keşfedilecek daha tonla gizeminin olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. VoorDeFilm’in hazırladığı The Art of David Lynch çalışmasında, yönetmenin İngiliz ekspresyonist Francis Bacon başta olmak üzere gerçeküstücülüğüyle René Magritte’ten beslenirken Edward Hopper’ın realist eserlerinden ne denli etkilendiğini bir kez daha görüyoruz. Zihnindeki karmaşayı ve sonsuz gizemi bir nebze de olsa dışa vurmaya çalıştığı sahnelerde Bacon etkilerini yoğun bir şekilde görürken ne olduğunu onun da tam kestiremediği ve bizim de kestirmemizi istemediği anlarda Magritte sürrealizmini görüyoruz. Bir yandan da filmlerinin yaygın tonuna Edward Hopper‘ın gerçekçiliğini işleyen Lynch, daha tonla sanatçıdan esinlenmiş olsa da temelde bu üç uç nokta arasında kendini kaybedip buluyor.

Bir Bacon eseri gördüğünüzde kendinizi bir anda Twin Peaks‘in düşler evreninde ya da direkt kırmızı odanın en derininde bulmaya karşı koyamayacağınız gibi, Eraserhead gibi ilk işlerinde Magritte’in kalıba sığmazlığının etkisinden kaçamıyorsunuz. Gördüklerini ve düşlediklerini kendine has vizyonuyla aynı yönde eriten Lynch’in bin bir gizemini daha iyi anlamak için her eve ufak çaplı bir sanat tarihi eğitimi gerekse de, imkanlar dahilindeki bu tarz çalışmalarla da yönetmenin kafasındakilere küçük kaçamaklar yapılabiliyor.

Hayal gücü sınırlarımızın el verdiğinde Lynch’i yaşamak ve yaşatmak için kat çıkmaya devam!