LCD SOUNDSYSTEM’IN DÖNÜŞÜNÜ DAVID BOWIE’YE BORÇLUYUZ

LCD SOUNDSYSTEM’IN DÖNÜŞÜNÜ DAVID BOWIE’YE BORÇLUYUZ


Bu grubu murdar etmeyin...


Geçtiğimiz aylarda yedi yıllık koca bir belirsizliği geri dönüşüm kutusuna attığı iki yeni şarkısıyla gündemimizin baş köşesine oturan LCD Soundsystem’ın baş karakteri James Murphy ile gücü kozmozu aşan David Bowie’nin güzel bir ilişkisi olduğu ve birlikte tatlı tatlı çalıştıkları önceden biliniyordu. Hatta beraber az kalsın bir albüm çıkaracaklarının haberini, henüz birkaç gün önce ah çeke çeke vermiştik. Fakat Bowie’lerin Bowie’sinin bu diyarlardan göçüp gitmeden hepimizin hayatına LCD Soundsystem çerçevesinden de dokunduğunu yeni öğrendik!

MrDavidBowie

2010’daki This Is Happening’in ardından dağılan güzelim LCD Soundsystem ve pek sevgili üyeleri bir nesli hüzne boğduktan sonra ayrı ayrı projelerde çalışmaya devam etmişti. Bir ara hiç gelmeyecek sandıysak da Mayıs başı yayınlanan American Dream ve Call the Police şarkıları efsanelerin dönüşlerinin artık kaçınılmaz olduğunu idrak ettirmiş, tüm albümsüz zamanların acısını çıkarmıştı. Yine de bu günleri hiç göremeyebilirdik de.

Herkesin kafasına göre takıldığı dönemde David Bowie’yle çalışan Murphy, LCD Soundsystem’sız geçirdikleri zamanlar için Bowie’den ufak çaplı bir azar işitmekle kalmamış, inceden inceye abi tavsiyeleriyle de bugünlerin temelini atmış.

David Bowie’nin son albümü Blackstar’a ismini veren ballad’da az da olsa perküsyon çalmasının yanı sıra, The Next Day’deki Love Is Lost’a enfes bir remix yapan, bir de Bowie’nin geri vokalini üstlendiği Arcade Fire şarkısı Reflektor’ı kaydeden Murphy’nin BBC 6 Music’e anlattığı hikaye şöyle:

“David Bowie’yle çok güzel zamanlar geçirdik. Bir gün, grubu tekrar bir araya getirmek hakkında konuşuyordum. ‘Bu seni rahatsız etmiyor mu?’ diye sordu, ‘Evet’ dedim, o da ‘Güzel, bu zaten seni rahatsız etmeli, rahatsız olmalısın’ cevabını verdi.” sözleriyle albümsüz geçirdikleri zamanın uzatmalı anlamsızlığını tek soru, tek cümleyle Bowie’nin nasıl kırıp geçtiğini anlatıyor Murphy.

Ve şöyle devam ediyor hissettiklerini kelimelere dökmeye:

“Aklıma ilk gelen, ‘Sen ne biliyorsun? Rahatsız olmanın nasıl bir şey olduğunu sen bilmiyorsun.‘ oldu. Eğer David Bowie olsam nasıl olurdu diye hayal ediyordum. Herhalde Lou Reed etrafta olmadığı sürece herkesi ters yüz ede ede yürürdüm. Gerçekten hakkında hiçbir şey söyleyemeyeceğiniz sadece bir iki kişi var. Ama bu onun hayatında kim olduğuyla ilgili değildi. O her zaman kendi kendini rahatsız hissettiriyordu. Bowie’ye karşı hissettiğim, ‘Başkasına ne anlam ifade ettiğini bilmiyorsun işte‘ duygusu çok harikaydı.”

Emeği geçen herkese teşekkürler, yeni LCD Soundsystem albümü American Dream 1 Eylül’de yayında.