David Lynch, yeni sezonunun yıllar sonra gelmesiyle sevindiren ve izleyince de kafamızın en güzelinden allak bullak olduğu Twin Peaks’in müziklerini ve David Bowie’yle ilişkisini anlattı.
Tanışıklığı eskilere dayanan ikilinin arasında geçenler, David Bowie’nin Twin Peaks: Fire Walk with Me’de FBI ajanı Phillip Jeffries olarak karşımıza çıkması ve bu sene yayınlanan yeni sezonda da flashback’lerle ve bir nevi çaydanlığımsı bir formda gözükmesi…
Lynch, geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajda Twin Peaks’in müziklerinin Bowie ile olan ilişkisinden önemli noktaları paylaştı. Müziklerini Angelo Badalementi ve David Lynch’in kafa kafaya hayata geçirdiği Twin Peaks’te, Bowie’nin yeni sezonda bir kere daha dizinin misafiri olabilmesi için nasıl bir yol izlediğini anlatan yönetmen, “Kendisiyle iletişime geçemedik, onun yerine avukatıyla konuştuk. Avukatı bize Bowie’nin şu anda herhangi bir projede yer almak istemediğini söyledi. Sonrasını zaten hepimiz biliyoruz…”
Yeni sezonda anlayamadığımız şeylerden biri de Bowie’nin kettle’a benzeyen bir objeye dönüşmesi ve iletişime geçmesiydi. Bu konudaki kafa karışıklığını da gideren Lynch, “Ben sadece aletin duman püskürtmesini kullanmak istedim ama herkes yanlış yere odaklandı. Keşke o sahneyi başka bir şekilde anlatsaydım. O bir kettle değil, sadece duman üfleyen bir makine, ama zaten olay da o değil.” diyerek “İyi tamam, ne yapalım” dedirtti.
Röportajda merak edilen bir diğer soruyu da cevaplayan David Lynch, David Bowie’nin yeni sezon planlamasında olduğunu bilip bilmemesi hakkında “Hayır, hayır. Bundan haberi yoktu. Eski görüntüleri kullanma iznimiz vardı ama o sesisin kullanılmasını istemediğini belirtti. Galiba birisi onun oynadığı karakterin aksanıyla dalga geçmiş ve Bowie de bu duruma biraz üzülmüştü. Biz de onun bu isteği üzerine bir dublaj sanatçısıyla anlaştık.” dedi. David Bowie’nin aksanıyla nasıl dalga geçilir, akıl sır erdiremediğimiz bu durum bizi biraz üzmedi değil.
Bowie’nin müziğinin kendisi için çok şey ifade ettiğini de dile getiren Lynch, “O gerçekten çok özel biriydi. Elvis gibi. Kimsenin sahip olamayacağı farklı bir şeye sahipti. Onunla sadece birlikte çalıştığımız kısıtlı zamanda konuşabilme ve bir şeyler paylaşabilme şansım oldu. Ama onunla tanışan herkes gibi ben de kendisinden çok etkilendiğimi söylemeliyim. Keşke hala burada olsa da tekrar onunla çalışabilsem.” diyerek hepimizin yarasına bir kez daha tuz bastı.
Dizinin müzikleri için Angelo Badalementi’yle çalışma süreci hakkında ise “Aslında soundtrack’i kaydederken onunla aynı odada değildik, Skype üzerinden birbirimizle konuşuyorduk. Kulağa doğru gelmiyor biliyorum ama ses olarak bir sıkıntı yaşamamıştık. Polonyalı besteci Krzysztof Penderecki’nin Threnody for the Victims of Hiroshima eserini kırparak kullanmak fikri de hoşumuza gitti, denedik ve oldu. The Paris Sisters – I Love How You Love Me, Booker T. & the M.G – Green Onions ve Otis Redding – I’ve Been Loving You Too Long soundtrack’te yer vermek istediğim şarkılardı.” açıklamasını yaptı.