2020’nin en iyi 50 albümü

2020’nin en iyi 50 albümü


afiyet olsun...


Bu seneyi evde geçirdik. Pandemi. Maske. Instagram. Ekmek yaptık. Yoga yaptık. Karantinada hayatımızı istediğimiz gibi yaşamayı öğrendik. Sonra unuttuk. Sonra yine hatırladık. Sonra… İçimiz gerçekten şişti böyle yıl sonu yazıları okumaktan, hepimiz biliyoruz işte kötü bir yıldı, ballandıra ballandıra anlatınca daha iyi bir yıl olmuyor. İnsanlık olarak bir boklar yedik işte ki pandemi geldi bize patladı. Yapacak bir şey yok. İyi müzik ise her zaman var. 2020 ruh halinden dolayı çoğunluğun sadece alışık olduğu ve ezbere bildiği şarkıları dinlediği dönemde biz yine üstümüze düşeni Merkel gibi yapıyoruz, ince eleyip sık dokuduğumuz gelenekselleşen yıl sonu listemizi buraya bırakıyoruz. Sıralamada veya seçimlerde bir hata yaptıysak affola. Şaka şaka ne affı ya? Bizim listemiz bizim kurallarımız. Sırf şu listeyi yapmak için playtuşu’nu kurmadıysak şerefsiziz. Neyse, iyi dinlemeler.

50 – BURNA BOY – TWICE AS TALL

Favoriler: Way Too Big, 23

Geçtiğimiz yıl “African Giant” albümüyle dikkatleri çeken Burna Boy; afrobeat, reggae, dancehall, hip-hop, EDM ne ararsak bulabileceğimiz Twice As Tall ile füzyon konusunda Michelin yıldızlı bir restoran şefi gibi titizlikle çalışmış. Belki bizlere çok geçmese de bir hit makinesi ve rekor zorlayıcı bir albüm olan Twice As Tall’un özellikle spor yaparken yağ gibi aktığını söylemeden geçemeyiz. B.G.

49. EOB – EARTH

Favoriler: Brasil, Shangri-La

Jonny Greenwood bir yandan, Thom Yorke bir yandan, hatta Phil Selway de diğer yandan derken, Radiohead’in George Harrison’ı kıvamındaki gizli kahraman Ed O’Brien da solo kariyer mesaisine başladı. Folk ve elektronik altyapılarıyla çok iddialı olmadan kendi dünyasını yaratan albüm, 2020’nin en ferah müzik lokasyonlarından bazılarını barındırıyor. H.O.

48. LAURA MARLING – SONG FOR OUR DAUGHTER

Favoriler: Alexandra, Fortune

2017’de Grammy’ye aday olmuş albümü Semper Femina’nın ardından gelen Song For Our Daughter, çıplaklığıyla sizi büyüleyen, basit olmasına rağmen garip bir şekilde yarattığı atmosferiyle büyüyen bir yapıya sahip. Sözler ise anlayanlara derin yaralar açacak cinsten. Neyse ki aynı yaralar Marling’in sözleriyle yine kapanıyor. Mis… K.S

47. NICOLAS JAAR – TELAS & CENIZAS

Favoriler: Faith Made Of Silk & Telahuma

Daha önce DARKSIDE projesiyle İstanbul’daki konserini organize ettiğimiz Nicolas Jaar’ı senelerdir kayırıyoruz. Bu sene de kayıralım dedik ve listemize iki albümüyle sonlardan bir yerlerden ekledik. Albümler hakkındaki fikrimiz? Biz bi bok anlamadık, anlayan varsa anlatsın, keyifle dinleriz. D.O.

46. JOHN FRUSCIANTE – MAYA

Favoriler: Usbrup Pensul, Pleasure Explanation

Deli gibi deli, sürekli birkaç puanla ölümü kaçıran sağlıksız yaşam koçu muhteşem gitarist John Frusciante’den sonunda iyi bir haber geldi. Geçmişten gelen daha kibar bir Squarepusher albümü tadında, drum’n bass havalarında bir eser. Bu arada albümün açılış parçası Brand E’yi bir yandan açtığınız köpek havlaması sesiyle birlikte dinlerseniz nefis oluyor. K.S.

45. PALMİYELER – BEN-HÜR (2019 – 2020)

Favoriler: Jazz Jackrabbit, Orman

Müzik sahnemize katma değer katan Palmiyeler’in 2019 ve 2020’de yayınladığı teklileri yeni şarkılarla desteklediği Ben-Hür, gereksiz alaturka doz aşımına girmeden de ülkemiz alternatif sahnesinde ne kadar kaliteli işler yapıldığının yeni bir kanıtı. Üretkenliklerini kendilerini daha da geliştirmeyi tercih ederek devam ettirmelerini ayrıca takdir ediyor ve Jazz Jackrabbit’in sesini sonuna kadar açıyoruz. H.O.

44. DENZEL CURRY FT. KENNY BEATS – UNLOCKED

Favoriler: Take_it_back_v2, DIET_

Hip-hop galaksisinde Kenny Beats kalitesiyle bir kez daha karşı karşıyayız. Yine terso bir hip-hop, yine makineli tüfek gibi sözler, yine acımasız beat’ler, yine sessizlik anlarında gelen yan sesler (sesler) ama yepyeni bir albüm. Zoru başarmak bu olsa gerek. K.S.

43. ALABASTER DEPLUME FT. DANALOUGE – I WAS NOT SLEEPING

Favoriler: Broken Tooth Skyline, The March That is Unstoppable

Gönlümüzden kopan “Absürt caz” şeklinde bir tanımla kendisini tanıtmak istediğimiz bu albüm, 2020’nin dikkat çeken caz kayıtlarından biri. Aynı zamanda bir psikolojik destek hattı çalışanı olan Alabaster DePlume’un bu konudaki tecrübesini müziği ve orkestrasıyla birleştirdiği albümde, kendisine “Synthesizer Adam” lakaplı Danalouge eşlik ediyor. B.G.

42. ROZA TERENZI – MODERN BLISS

Favoriler: Modern Bliss, That Track

Avustralyalı prodüktör Katie Campbell’ın Roza Terenzi mahlası altındaki serüveni, bir ilk albüm için hayli olgun tavırlarla başlıyor. Jungle, dub, trance, deep house ve klasik Detroit techno’sundan izler taşırken en agresif anında bile yatıştırıcı etkisi gösterebilen kayıt, elektronik müziğin fast food hızındaki tüketim sürecinden çok daha farklı bir yerde değerlendirilmesi gereken bol katmanlı bir başarı öyküsü. H.O.

41. SVEN WUNDER-WABI SABI & EASTERN FLOWERS

Favoriler: Komorebi, Hanami / Black Iris, Magnolia

Bu yıl yayınladığı iki albümü de birbirinden ayırmakta zorlandığımız Sven Wunder’i kısaca tanıtmak gerekirse “Çok güzel doğu müziği yapabilen İsveçli bir sanatçı” olarak tanıtabiliriz. Yetenekli olduğu kadar gizemli de bir karakter olan Wunder, biri Eastern Flowers, diğeri de Wabi Sabi isimli, iki farklı coğrafyanın kültüründen esinlendiği albümleriyle yılın sürpriz isimlerinden biri. B.G.

40. JIMI TENOR – AULOS

Favoriler: Afroeuropean, 128 Cosmic Rock

Müzik dünyasının kobra yılanı karakterli isimlerinden Jimi Tenor’un yeni albümü Aulos, sanatçının kariyerinde görmeye alışık olduğumuz caz ve elektronika birleşiminin ustaca harmanlanmış örneklerinden biri. Sürprizlerle dolu olduğu kadar yüksek enerjili bir albüm. Albüm kapağına da ayrı bir kalp <3 B.G.

39. TAYLOR SWIFT – FOLKLORE

Favoriler: august, this is me trying

Taylor Swift’in geçirdiği evrim, kulaklara bayram, içeriğe de kalite olarak yansıdı. The National’dan Aaron Dessner’ın dokunuşlarıyla kariyerinin nitelikte en başarılı sürecine giren Taylor Swift, motivasyonunu pandemi sürecinden, gücünü ise sadeliğinden alan folklore ile 2020 yılında pop müziği tek başına sırtlamış parlıyor. H.O.

38. MINOR SCIENCE – SECOND LANGUAGE

Favoriler: Blue Deal, Spoken and Unspoken

Yarışmaya Berlin’den katılan prodüktör Angus Finlayson’ın projesi Minor Science, ilk albümü Second Language’la 2020’de boş kalan dans pistlerine adanmış bir albüme imza attı. Hayli kalifiye bir techno ve drum and bass kardeşliği vaat eden Second Language’da drum machine’in caz perküsyonuna yaklaştığı anlar ve Richter ölçeğinde hayli yüksek beat’lerle vaftiz ediliyoruz. H.O.

37. LINDSTROM & PRINS THOMAS – III

Favoriler: Martin 5000, Harmonia

Norveç’in efesi, Space Disco’dan alır nefesi diyerek başladığımız III incelemesinde şunu önden söyleyelim, bu albümde Space Disco yok, evet yok. Peki ne var? 2017 yılında çıkardığı Prins Thomas 5 albümüyle bizce son zamanların en güzel ıskalanmış işlerinden birine sahip olan Prins Thomas’ın karanlık suları var.  Yine 2017’de çıkardığı It’s Alright Between Us As It Is ile hiçbir yıl sonu listesine girememiş müthiş melodik bir 51 dakikanın mimarı Lindstrom var. Evet 2017 listemizi kontrol ettik, iki albümü biz de ıskalamışız. Bari bu albümü ıskalamayalım dedik. Bu kadar çok ıskalamak kelimesini de başka bir albüm yazısında okuyamazsınız, hadi iyisiniz. D.O.

36. WAXAHATCHEE – SAINT CLOUD

Favoriler: Fire, Arkadelphia

Vokalleri açalım… Biraz daha genişletelim… Hah böyle çok iyi. Waxahatchee sizleri folk ve Americana’nın sıcacık kucağına bırakıp kaçacak. Ama üzülmeyin keyfiniz yerinde, kimse tadınızı kaçıramaz. Pamuktan yapılmış gibi bir albüm. Başınızı ve ruhunuzu içine koyup saklayabilirsiniz. Katie Hanım’ı da bu vesileyle Instagram’dan eklemiş olduk. DM’sine bakar umarım. K.S.

35. SHABAKA AND THE ANCESTORS – WE ARE SENT HERE BY HISTORY

Favoriler: They Who Must Die, Behold, The Deceiver

2020 Makama Saygı Ödülü olsaydı, bu albümü önerebilirdik. Ödül yok ama yine de öneriyoruz. Modernlikse modernlik, avangardlıksa avangardlık, yöresellikse yöresellik, Afrikalılıksa allahına kadar yaşanan bir albüm. Grup üyeleriyle karşılaşırsak “Maaşallah” deyip yanaklarına öpücük konduracağız, o derece. K.S.

34. TOM MISCH & YUSSEF DAYES – WHAT KINDA MUSIC
Favoriler: Tidal Wave, Kyiv

Bu yılın merakla beklenen iş birliklerinden biri olan What Kinda Music, ayrı ayrı yaptığı işlerini bayılarak takip ettiğimiz Yussef Dayes ve Tom Misch ikilisinin, yanlarına Rocco Palladino’yu alıp enstrümantalist olarak yeteneklerini çıkartıp masaya vurduğu “feel good” albümlerden biri. Umarız devamı gelir… B.G.

33. ONEOHTRIX POINT NEVER – MAGIC ONEOHTRIX POINT NEVER

Favoriler: Long Road Home, No Nightmares

Halihazırda prodüktör kabiliyetleri bakımından 24 ayar değerindeki Daniel Lopatin, hazırladığı soundtrack’lerle Safdie Kardeşler’in son iki filmi Good Time ve Uncut Gems’in tamamlayıcısı olarak saf altına dönüşmüştü. Arca, Caroline Polachek, The Weeknd gibi istim üstünde isimleri bir araya getirdiği ve bu isimleri kendi çizgisine uydurduğu son albümüyle de kendi ayrıksı elektronik müziğinde bir üst bölüme geçmeyi başarıyor. H.O.

32. DUVAL TIMOTHY – HELP

Favoriler: Next Tomorrow, Groundnut

Hani dinlediğiniz şarkının sesinin bir sağ kulaktan bir sol kulaktan geldiği şarkılar vardır ya, bütün albümü duygusal yoğunluk olarak aynı şekilde tecrübe edebiliriz. “James Blake seven, bunu da sever” deyip geçebileceğimiz ama geçmediğimiz Duval Timothy, piyanosu ve sampler’ı ile deneysel pop ve caz arası ince bir çizgide usta bir ip cambazı gibi yürüyor. B.G.

31. FREDDIE GIBBS FT. THE ALCHEMIST – ALFREDO

Favoriler: Something to Rap About, Baby $hit

Freddie Gibbs, son yıllarda kariyerini yeniden ve başarılı bir şekilde inşa etmeye başlasa da rap dinleyicileri için 21. yüzyılda sert ve politik doğruculuktan uzak şarkı sözleriyle tartışmalı bir karakter olarak tam ortada duruyor. Ancak bu albüm, kendisinin yeteneğini ve yaptıklarını sorgulamaktan çok, The Alchemist gibi kült bir ismi bu projeye dahil etmeye ikna ettiği için bile bu listede olmayı hak ediyor. B.G.

30. DESTROYER – HAVE WE MET

Favoriler: It Just Doesn’t Happen, Crimson Tide

2011’de yayınladığı Kaputt ile kariyerinin Citizen Kane anını yaşayan Dan Bejar iyi ki Orson Welles gibi sonrasında sektöre küsüp dünyayı yemeye başlamadı. Maalesef albümün ismini her gördüğümüzde aklımıza Kaybedenler Kulübü’nün berbat telefon yanıtlama cümlesi gelse de Have We Met’le tanıştığımıza memnunuz. Destroyer’ın Kaputt’tan beri kotardığı en versatil, en sıradışı işi olduğu için ayıldık ve de bayıldık. D.O.

29. ELA MINUS – ACTS OF REBELLION

Favoriler: megapunk, they told us…

Kolombiya’da doğdu, Brooklyn’de oldu. Ratón Pérez isimli punk grubunda davulcu olarak başladığı kariyerinde, davuldan analog elektronik cihazlara yatay geçiş yaptı. Pop tandanslı techno’suyla elektro-punk manifestolar yazdığı çıkış albümü ile sıkı bir analog elektronik yumruğun sahibi. H.O.

28. THUNDERCAT – IT IS WHAT IT IS

Favoriler: Interstellar Love, How Sway

Bas gitarı Z kuşağının kucağına bırakıp kaçan yetenek Thundercat (Stephen Bruner), 2020’nin aslında o kadar kötü bir yıl olmadığını bize hatırlatmak için var adeta. Bir önceki albümü Drunk’tan çok da uzağa gitmeden çok güzel yerlere varan It is What It is, gerçekten de iddialı bir progresif R&B albümü. Brauner, pop eşlikçisi şapkasını çıkarıp yerine astronot kaskı takmışcasına harikalar yaratıyor. K.S.

27. DUA LIPA – FUTURE NOSTALGIA

Favoriler: Don’t Start Now, Levitating

İlk albümü New Rules’un ardından –daha çok eşe dosta ve müzik dünyasının lider isimlerine sağdan gelen metrobüscesine katılım yaparak- kendi çıtasını yükseltmeye devam eden, 1995’in dünyaya armağanı Dua Lipa’nın ikinci albümü Future Nostalgia, popun diskoya ıraksadığı bir yapıya sahip. Günümüz olmazsa olmazı elektronik nimetlerden de bolca faydalanan albüm, 2020’den geleceğe bir kapsül fırlatılsa pop müziğin güncel halini gayet başarılı bir şekilde temsil edebilir. K.S.

26. FIONA APPLE – FETCH THE BOLT CUTTERS

Favoriler: Under The Table, Cosmonauts

Fiona Apple’ın uzun zaman sonraki geri dönüşü, pandeminin ilk dönemine rastladı. Tamamıyla evde kaydedilmesiyle de pandemi ruhuyla örtüşen albüm, akıl almaz derecede yüksek puanlar topladı ve uzunca bir süre gündemi meşgul etti. Fiona Apple’ın Fiona Apple’lık hususundaki ihtisası diyebileceğimiz albüm gerçekten iyi, ama o kadar da iyi mi? Yorum sizin. H.O.

25. YVES TUMOR – HEAVEN TO A TORTURED MIND

Favoriler: Gospel for A New Century, Kerosene!

2018’de yayınladığı bir önceki albümü Safe In The Hands of Love ile yine listemizin üst sıralarında yer alan Sean Bowie aka Yves Tumor, janra bükücü olarak gösterdiği yeteneklerinin üstüne bir de prodüksiyon konusunda eklediği mesafeyi gözümüze gözümüze sokuyor. B.G.

24. THE WEEKND – AFTER HOURS

Favoriler: Repeat After Me (Interlude), Blinding Lights

Yıllardır parıl parıl parlayan iticiliği ile ortalamanın üstünde işler çıkarsa da radarımıza takılmasın diye elimizden geleni yaptığımız The Weeknd, sonunda magnum opus’unu tamamlamış durumda. Ellerine sağlık, afiyet olsun. A-ha sevenler bunu sevdi… D.O.

23. ÓLAFUR ARNALDS – SOME KIND OF PEACE

Favoriler: Loom, Woven Song

Bonobo’lu Loom’la açılıp daha ilk şarkıdan fabrika ayarlarımızla oynayan albüm, İzlandalı çok yönlü müzisyen Ólafur Arnalds’ın birkaç level yukarıya taşıdığı sanatının yeni zirvesi. Pandemi döneminin yaşattığı kaosu alıp huzura evirmesi bir yana, müziğin en güzel unsurlarından biri olan “alıp götürme” hissini 10 şarkısına birden eşit şekilde dağıtıyor. H.O.

22. AGAINST ALL LOGIC – 2017 – 2019

Favoriler: Penny, Fantasy

İrregüler kariyer inşasında bir dünya devi olan Nicolas Jaar’ın bu sene çıkarmış olduğu işlerine bir bakalım… Kendi ismiyle çıkardığı iki albüm var. İkisi de albüm mü değil mi belli değil. Stüdyoda bütün enstrümanları, synthesizer’ları, drum machine’leri güzelce kurmuş ve kayıt tuşuna bastıktan sonra stüdyoya 20 tane kedi atmış gibi bir ortam düşünün. Hah, albümler aynen bu mantıkta ilerliyor. Olabilecek en avangart, en mantık dışı ne varsa bu iki albümde toplayabilen Jaar’ın “Ya ben bu şarkıları yaptım, hiç de içime sinmediler (çünkü normal insan şarkı formatındalar) ama olsun dur yayınlayayım bunları” mantığıyla yayınladığı Againt All Logic mahlası altındaki ikinci albümü ise, yine ağzına kadar banger’la dolu dört dörtlük bir iş. Keşke birisi şu adama milyar dolar verip bir pop albümü yaptırsa diye insan düşünmüyor değil… D.O.

21. THE STROKES – THE NEW ABNORMAL

Favoriler: The Adults Are Talking, Ode To The Mets

The Strokes. Altıncı stüdyo albümü. Rick Rubin prodüktör. Söylenene göre grup eski formatına dönüyor… Heyecanmetremizi doldura doldura ilerledikten sonra albümü üç beş tur döndürüyoruz. Nasıl? Güzel. Şaheser mi? Tabii ki hayır. Comedown Machine ve Angles gibi patates mi? Ona da hayır. Hafta sonuna Perşembe gecesinden başlayıp içiş festivalini Pazar’a bağladığınız sert bir “Lost Weekend” düşünün, işte o aşırı alkol yüklemesinden çıktığınızdaki taşikardi ve endişe dolu anınızda başınızı okşayıp her şeyin yolunda olduğunu söyleyecek uzun süredir görüşmediğiniz bir dostunuz gibi bir şey The New Abnormal. Tatlı, kendinden emin, olgun, numarasız ama yine de birinci sınıf eğlendirebilen bir karakterde. D.O.

20. KID CUDI – MAN ON THE MOON III: THE CHOSEN

Favoriler: Tequila Shots, Heaven On Earth

Müzik dünyasının en sempatik isimlerinden biri olan Kid Cudi, on yıldır beklenen Man On The Moon serisinin üçüncü albümüyle belki beklentileri tam olarak karşılayamadı ama yine de kurduğu alternatif dünyasını ayakları yere basan bir albümle ileri taşımayı başardı. Araya soktuğu on yılda televizyon, sinema ve müzik dünyası arasında mekik dokuyan Scott Mescudi, bu albümle en iyi bildiği şeye, hayal dünyasına geri dönüş yapmış. B.G.

19. PANTHA DU PRINCE – CONFERENCE OF TREES

Favoriler: Pius In Tacet, Supernova Space Time Drift

Şehrimizdeki herhangi bir elektronik müzik prodüktörünün çok zorlanacağı bir konsept var elimizde… Ağaçların iletişimi. Evet şehirde ağaç yok ki, bunların aralarında nasıl konuştuklarını, ne yiyip içtiklerini düşleyen bir konsept albüm yapılsın. Neyse ki Hendrik Weber için bu bir sorun teşkil etmiyor. Albümün rüyamsı atmosferi “Ağaçlardan ufak numuneler aldık ve laboratuvar ortamında elde ettiğimiz verileri binaya yansıttık, sonra o binaya yansıyan görselleri 4K kamera ile kaydettikten sonra 8-Bit formata çevirip notalara döktük” gibi gereksiz bir teknikle giden bir albümden bahsetmiyoruz. Tekniğe dayalı değil kalpten gelen notalarla bir saati geçen Conference of Trees, Pantha Du Prince’in 20 yıllık kariyerinin en iyi albümlerinden birisi. D.O.

18. U.S. GIRLS – HEAVY LIGHT

Favoriler: 4 American Dollars, State House

Meg Remy, yedinci albümünde kendisini ciddiye almayarak bambaşka sularda yüzmeyi zahmetsizce başarıyor. Bir önceki albümleri; zor geçen bir dönemde canına tak eden bir gece 3 şişe şarap içtikten sonra ertesi gün yatakta geçirdiğiniz akşamdan kalma sponsorluğunda kasvetli bir öğleden sonra gibi düşünün… Bu albümde ise gecemiz aynı ama sabah kalktığımızda hala sarhoşuz, hala keyfimiz yerinde ve çıkan oyuncu gri bulutlar, giren oyuncu parıl parıl güneş. Tam o hissiyatta, 60’lar pop müziğini pandemiyle servis eden bir yapıda ilerleyen, endüstriyel bir tatlı tadında albüm. D.O.

17. HORSE MEAT DISCO – LOVE AND DANCING

Favoriler: Sanctuary, Jump Into The Night

15 seneyi aşan bir zaman diliminde remix’lemedikleri sanatçı veya grup kalmayan Horse Meat Disco, sonunda ev sahibi avantajını kullanıyor. Özellikle 2010’ların başında herhangi bir kulüpte çok iyi bildiğiniz kült bir şarkının, şarkıdan iyi bir disco versiyonuna dans ettiyseniz kuvvetli ihtimal Horse Meat Disco’yu bilinçsizce de olsa biliyorsunuzdur, siz bilmiyorsanız da dans eden ayaklarınız biliyordur. Uzaktan arkadaşımız HMD, ilk stüdyo albümünde ne sample kullanıyor, ne eski işlerinden kumaş araklıyor. 90 dakikayı bulan kusursuza yakın bir disco resitali kostümündeki Love and Dancing ile birlikte grup artık bir üst lige hakkıyla geçiyor, umarız 2021’de bu albümü bir yerlerde canlı dinleme şansını yakalarız. D.O.

16. PHOEBE BRIDGERS – PUNISHER

Favoriler: Garden Song, Kyoto

Yine genç bir yetenekle yolumuza devam ediyoruz. 25 yaşındaki Phoebe Bridgers, gençlerin müziğe ne kadar erken başlarsa ne kadar derine inebileceğine güzel bir örnek. Yer yer saykodelik, yer yer akustik, yer yer de neredeyse dünyanın en kibar ve hissettirmeyen endüstriyel tınılarına sahip albüm sizi hiç aklınıda yokken çok garip duygulara sürükleyecek bir eser. İnsanı müzik yapmaya itebilecek bir ilham kaynağı. K.S.

15. RUN THE JEWELS – RTJ4

Favoriler: out of sigth, walking  in the snow

Killer Mike ve El-P’nin bize göre göreceli ifade özgürlüğü olan bir ülkede yaşamasının avantajını doyasıya yaşadığı, sistemin tüm çarklarına ana & bacı yaptığı RTJ4, adında da belirttiği gibi bu ekibin dördüncü bebeği. Bebek diyoruz ama neredeyse ergen irisi bir albümle karşı karşıyayız. İşitsel olarak yer yer zorlayıcı ve sert olabilse de katmanlı yapısı sayesinde uzun süre kendisinden söz ettirecek bir sonik bir pırlanta. K.S.

14. BILL CALLAHAN – GOLD RECORD

Favoriler: Pigeons, 35

Dertli gönüllere giren, işte benim Bill Callahan… Türlü kişisel sorunu aşarak üretim sürecine geri dönen sıkıntılı abimiz, şarkıcı-şarkı yazarlığı ekolünün her daim en kendine has isimlerinden biriydi. Gold Record’da da bu durum değişmiyor. Kendi halinde gibi gözüken bir hazineye daha kavuşuyoruz. H.O.

13. SLEAFORD MODS – ALL THAT GLUE

Favoriler: Jobsekeer, Tied Up in Nottz

“Punk tavrını 21. yüzyıla nasıl uyarlarsınız?” sorusunun cevabını Nottingham’dan veren it ve kopukluk enstitüsünün sol yakasının başkanı ikili, All That Glue’da minimal müziklerini maksimum politik duruşlarıyla besliyor. Lafını esirgemeyenler familyasının günümüzdeki en dikkat çekici örneklerinden oldukları aşikar. Brexit’ten girip Boris Johnson’dan çıkarken, “Açtı ağzını, yumdu gözünü” şarkı sözlerinde maksimum zeka pırıltısı bulabilmek mümkün. H.O.

12. MAC MILLER – CIRCLES

Favoriler: Blue World, Woods

Zamansız kayıp nedir? Zamansız kayıp Mac Miller’dır. Circles’ta bir kez daha ne kadar yetenekli birini kaybettiğimizin farkına varıyoruz. Şarkıların güzelliği, Miller’ın kaybıyla oluşan hislerle birleştiğinde ise ölüm sonrası yayınlanan albümler klasmanında başyapıta yakın bir albüm dinlediğimizi idrak ediyoruz. H.O.

11. BAXTER DURY – THE NIGHT CHANCERS

Favoriler: I’m Not Your Dog, Samurai

2002’den bu yana çıtasını bir an olsun düşürmeyen babadan sanatçı Baxter Dury’nin ustalık eserine hoş geldiniz. I’m Not Your Dog gibi birçoğumuz için kişisel marş kıvamında bir harikalıkla başlayan The Night Chancers serüveni, Serge Gainsbourg’un İngiliz varyasyonu olmaya adım adım yaklaşan Dury’nin şarkı yazımı konusundaki hünerlerini çırılçıplak sergiliyor. H.O.

10. DANIEL AVERY – LOVE + LIGHT

Favoriler: Dusting For Smoke, Darlinnn

Klasikleşmekten öte klişeleşmiş olan “Çok gençken kulüpten çıkmıyordum, sonra plakçıdan çıkmamaya başladım, sonra müzisyen birileriyle tanıştım, sonra stüdyodan çıkmamaya başladım, sonra da bakın neredeyim? Buradayım” hikayesinin bir başka gizli öznesi olan Daniel Avery, bu fasit daireden üçüncü albümüyle birlikte çıkış yapıyor. Karantina zamanında yoga – ekmek – Instagram üçgenine yenik düşmek yerine stüdyoya kapanıp Love + Light’ı ortaya çıkartan prodüktör, kariyerinin en zor ama aynı zamanda en -iyi anlamda- kompleks albümüyle beklentileri elinin tersiyle itiyor, kendi beklentisini dinleyiciye dayatıyor. Bir nevi mastürbasyon fakat güzel bir mastürbasyon, ellerine sağlık. D.O.

9. DEFTONES – OHMS

Favoriler: The Spell of Mathematics, Urantia

Ender gelişen kaliteli nu-metal ataklarından zarif hareketlerle sıyrılan Deftones’un günümüzün en iyilerinden olduğu aşikar. Kendi tarzlarını oluşturmakla kalmayıp, Gore’un hafif sıkıcılığını saymazsak çıtasını hiç düşürmeyen grup, Ohms’la beklentimizin bile üstüne çıktı. Büyük hit eksikliğini albümdeki bütünlükle gidermelerinde, en iyi işlerinde birlikte çalıştıkları prodüktör Terry Date’in geri dönüşü de etkili oldu. H.O.

8. JARV IS – BEYOND THE PALE

Favoriler: House Music All Night Long, Am I Missing Something?

Pulp’ın aslında çok da istekli olmadan kendisini bir anda Britpop’un vitrininde bulduğu dönemden beri Jarvis Cocker hep bir şeyler arayışında… Bu bir şeyler, flört ettiği kişiyi üstünde sadece iç çamaşırı varken görmek de olabiliyor, yine flört ettiği kişiyi ilk randevuda süpermarkete götürme fikrini sorgulaması da olabiliyor. Bu kağıt üstünde “Aman bu ne be? Çok sığ” gibi gözükebilecek şarkı sözleri birkaç jenerasyon için omurilikten ezbere söylenen marşlara dönüştüyse Jarvis herhalde bizim kafamızın içini yiyip bitiren ilişki sorunlarını çok iyi okuyabiliyor diyebiliriz. Peki Jarvis şimdi nerede? “Bakın o Yeşilçam yıldızı şimdi ne halde?” gibi bir sorudan öte, ruhen nerede sorusuyla birlikte Beyond The Pale’i taradığımızda, usta söz yazarının “Am I Missing Something?” ve  “Must I Evolve?” gibi orta yaş krizi ve etrafında gelişenleri yine kendisine has bir şekilde sorguladığı bir yerde olduğunu görüyoruz ve bu ikamet ettiği durağı çok seviyoruz. Burada birkaç albüm daha dur Jarvis, burası yakışmış sana. D.O.

7. WORKING MEN’S CLUB – ST

Favoriler: Valleys, White Rooms and People

Pastiş albüm nedir? Pastiş albüm budur. 4 ölçü New Order alalım, 2 ölçü Happy Mondays ekleyelim, üstüne günümüzden bir tutam Factory Floor, birkaç damla da Detroit Techno serpiştirelim… Karşımızda Working Men’s Club. Çıkan sonuçtan öte içeriğe geri dönersek; New Order’ın en melodik yerlerini alıyoruz, Happy Mondays’in tekinsizliğini yok ediyoruz, Factory Floor’u biraz daha yumuşatıyoruz, Detroit Techno’nun tekrar tekrar ve daha çok tekrar üzerine kurulu -ve günümün dinleyicisinin kulağına “sıkıcı” gelen- ritim kalıplarını biraz daha kuralsız hale getiriyoruz ve 2020 model bir 80’ler elektronik müzik harikasına ulaşıyoruz. Bu albümü Pitchfork bile ıskaladı, -nasıl oldu onu biz de bilmiyoruz- siz ıskalamayın. D.O.

6. SAULT – UNTITLED (RISE) & UNTITLED (BLACK IS)

Favoriler: Wildfires, Free

Müzik dünyasına büyük bir gizem ve BBC 6 Music’ten Gilles Peterson’ın desteğiyle bu yıl damgasını vuran İngiltere çıkışlı müzik kolektifi Sault, 2020’de iki albüm birden yayınladı. Kim oldukları, ne düşündükleri hakkında bir ipucu vermektense içi dolu dolu, derdi olan şarkılarla hemen hemen her müzik türüne büyük bir ustalıkla dokundular. Funk’tan pop’a, soul’dan R&B’ye, post-punk’tan elektronik altyapılara uzanan bu iki kara kaplı albümü birbirinden ayırmak oldukça güç… H.O.

5. LA PRIEST – GENE

Favoriler: Rubber Sky, What Moves

Sam Eastgate müzik piyasasında ne boklar yedi bilmiyoruz. Gerçekten senelerdir düşündüğümüz, içinden çıkamadığımız sorulardan birisi bu… Bu kafa karışıklığımızın sebebi de çok basit: bu adam niye tutmuyor? Bu kadar hak ettiği yeri göremeyen bir sanatçı uzun zamandır görmüyoruz ve şaşkınlığımız her yeni albümde artmaya devam ediyor. Tame Impala’nın getir götürünü yapacağı bir evren yaratan GENE ile 2020 model pop nedir, nasıl yapılır gibi soruları yıldızlı pekiyi ile yanıtlayan LA Priest’e acilen menajerini, plak şirketini ve PR çalışanlarını değiştirmesini tavsiye ediyoruz. Ya da etmiyoruz, çok ünlü olursa belki çamur işler yapar, böyle güzel, böyle devam. D.O.

4. ROISIN MURPHY – ROISIN MACHINE

Favoriler: Something More, Jealousy

Eğer Birleşik Krallık’ta da pop yıldızları için Megastar, Titanstar, Enacayipstar veya Starındibi gibi lakaplar takılıyor olsaydı Roisin Murphy’ye ne lakap takılacağını bulmak medyayı biraz zorlardı diye düşünüyoruz. Bilekleri dik kesmek yerine direkt avuca pimi çekilmiş el bombası aldırtan The Closing Of The Doors gibi bir balad yazabilmek? Ancora Ancora Ancora gibi ellenmemesi gereken 10 üstünden 10’luk bir şarkıyı cover’layıp Spinal Tap gibi 11 yapabilmek? Sing It Back, Time Is Now ve Forever More gibi stadyum marşları bestelemek? Murphy, bunların hepsini elinin tersiyle yapabiliyor, Roisin Machine gibi bir konsept disco albümünü dört dörtlük mü yapamayacak? Şaşarız. D.O.

3. THE AVALANCHES – WE WILL ALWAYS LOVE YOU

Favoriler: Wherever You Go, The Divine Chord

İlk albümüyle kült statüsüne ulaşan, ikinci albümüyle de MTV jenerasyonuyla (Bu kaldı mı ya? Sanırız kalmadı, Gen Z diyelim geçelim) haşır neşir olan The Avalanches, yeni albümünü müzikal olarak ulaşmak istediği yere bir nevi geçiş koridoru olarak kullanıyor, iyi de yapıyor. We Will Always Love You, müdavimi olduğunuz, ortalamanın biraz üstünde bir restoran gibi. Saatler 18.30’u gösterdiğinde “Ya bişiler mi yiyip içsek dışarıda?” diye kaşınmanız başladığında aklınıza ilk düşen restoran gibi düşünün. Aslında o kadar iyi değil ama atmosferi, yemekleri, çalışanları ve hesap hep bildiğiniz yerden geliyor, hoşunuza gidiyor. Ortaya karışık her şeyden söyleyebiliyorsunuz, her mezeden ve yemekten size özel az az yapabiliyorlar.  We Will Always Love You muhteşem bir albüm değil fakat az az her şeyin tadına bakıp mutlu ayrılmanız garanti. Oynamaklık ve kopmaklık diye bildiğimiz Banger şarkılar var mı? Var. “Slow tarzı” diye bildiğimiz balad var mı? Var. Deneysel pop var mı? Var. Eski albümlere benzeyen sample manyağı şarkılar var mı? Var. E daha ne olsun ki? D.O.

2. MOSES SUMNEY – GRÆ

Favoriler: Me in 20 Years, Polly

20 şarkılık bir double albüm görünce aklımıza ilk olarak 90’larda aşırı büyük PR gümbürtüsüyle çıkıp bomboş olduğu anlaşılan proje albümleri geliyor. Moses Sumney ilk golünü ambalajda atıyor. Græ göründüğü gibi bir albüm değil. Görülen (müzik videolarına ayrıca bir parantez açmak gerekli, burada parantez açtık, yeterli, gidin YouTube’dan ne var ne yoksa izleyin) ve duyulan her detay aslında Sumney’nin bu albümü terapisti olarak görmesiyle daha da özelleşiyor. Ruh halinizi bir yukarı çıkıp bir indiren albümde; kendinizi salonun ortasında karantina sona erdiğinde kulüplerde yapacağınız dansı çalışırken beklenmedik bir şekilde bir anda kaybolup yitmiş kalp kırıklıklarınızı süpürürken buluyorsunuz. Yılın en temiz, en kalp tekleten ve Oneohtrix Point Never’dan Shabaka ile James Blake’e kadar 20 şarkıda emeği geçen herkesin yeteneğine şapka çıkartan albümü. D.O.

1. KELLY LEE OWENS – INNER SONG

Favoriler: Melt!, Arpeggi

Antipatik insan kaynakları sorusu olan “Kendini beş sene sonra nerede görüyorsun?” Kelly Lee Owens’a beş sene önce sorulsaydı, vereceği cevapla şu anda yaşananlar hiçbir şekilde örtüşmüyor olurdu. Galler’de küçük bir şehir hastanesinde, onkoloji alanında sağlık çalışanı olarak hayatına devam eden birisi beş sene sonra en sıkı elektronik müzik festivallerinde, posterlerin en üst sırasında yer alıyor. Peki neden? Çoğu elektronik müzik sanatçısının ısrarla mastürbasyon yaptığı kapkarışık albümler yayınlamak yerine; ayakları yere basan, uyanmak istemeyeceğiniz tatlılıktaki rüyalar hissiyatında bir sound’u jilet gibi paketleyip aklımızı aldığı için. D.O.

“E bu kadar albüm seçmişsiniz aferin, ama biz bunların hepsini tek bir yerde dinlesek olmaz mı?” diyenlere de tokat gibi playlist’imiz hemen aşağıda, listede emeği geçenler ise; Berke Güvençoğlu, Doğu Orcan, Hakan Odabaşı ve Kaan Sezyum.