federico albanese bize iyi gelecek, yaralarımızı saracak

federico albanese bize iyi gelecek, yaralarımızı saracak


hoş geldin iyi müzik


Sizi bilmeyiz ama biz ne zamandır şöyle leziz bir konser izlemiyoruz diye iç geçiriyorduk. İmdadımıza tabii ki kim yetişti? Son birçok yılımızı olduğu kadar özellikle de bu yılımızı delicesine güzelleştiren programıyla Zorlu PSM yetişti. Hem de neo-klasiğin en sinematik isimlerinden, İtalyan besteci ve piyanist Federico Albanese konseriyle imdadımıza yetişti. Konseri kaçırmak istemeyenler ise koşa koşa tam buraya yetişti.

Öğrencilik hayatlarınızda eminiz ki hepinizin “ben sadece CNBC-e izler ve klasik müzik dinlerim” modeli sınıf arkadaşlarınız olmuştur. Hatta belki bu yüzden klasik müziğe hep mesafeli yaklaşmışsınızdır. Ya da size çağrışımı her zaman sınıfsal olmuştur, üzerinizde emanet ceket gibi eğreti duracağını düşünmüşsünüzdür. Kendinizi tanımaya başladıkça bu saçma sapan hislerin ne kadar anlamsız olduğu bağıra çağıra gün yüzüne çıkmıştır. Ve ardından muazzam, uçsuz bucaksız engin bir okyanus önünüze serilir. Keşfedecek, ilk defa dinlemenin tadına varacak binlerce dakikalık iyi müzik kollarını açmış sizi beklemektedir.

Bu uzun yolda sizi birçok yan yol, kestirme, emniyet şeridi, deniz manzarası, günebakanlar ve daha daha neler beklemekte iken birkaç geceliğine dinleneyim diye kaldığınız yol kenarı motelinde bir bakmışsınız ki haftalar, aylar geçirmeye başlamışsınız. İşte o motelin adı “neo-klasik”. Oldukça da sinematik. İnanır mısınız bir o kadar da atmosferik ve saykedelik. Moteldeki komşularınız arasında kimler mi var? Kapı komşunuz Federico Albanese. Kahvaltıda Sylvain Chauveau ile karşılaşıp günaydınlaşıyorsunuz. Eksiklerinizi almaya az ötedeki benzinliğin marketine gittiğinizde Peter Broderick’in de atıştırmalık bir şeyler aldığını görüyorsunuz. Torbalarınızı bırakmaya motele geri geldiğinizde lobide Ólafur Arnalds var, check-in yapıyor. Koşu kıyafetlerinizi giyip deniz kenarına gittiğinizde Max Richter “Deniz sabah çarşaf gibiydi, kaçırdın kaçırdın” diyor. Koşu bitiminde bira perileri kapınızı çalmış, motelin 1,5 km ilerisindeki küçük balıkçıda buz gibi bir bira yuvarlıyorsunuz, yan masanızda da Nils Frahm defterine bir şeyler karalıyor.

Tatlı bir öğleden sonra geçirdikten sonra motelinize dönüp odanıza doğru ilerlerken kapı komşunuzun odasından gelen o zarif, sessiz fakat ritmik piyano melodilerini duyuyorsunuz. Ayıp olur mu diye endişe ederek, elinizi çeke çeke kapısını tıklatıyorsunuz. Federico Albanese elinde bir kadeh kırmızı şarapla kapıyı açıyor, sizi buyur ediyor. O parmaklarıyla anlatırken, siz onu dinliyor, hikâyesini çözümlüyorsunuz. Profesyonelliğinden piyanoyla çocuk yaşlarında tanıştığı çok belli. Giyimi ve piyano melodilerinin arasına yerleştirdiği ritmik vuruşlardan on ergenin yedisi gibi gençlik yıllarında rock gruplarında çaldığını tahmin ediyorsunuz. Birden fazla valizinin kalabalık ve dağınık görüntüsünden Austin’den İngiltere’ye, Montreux’den İran’a uzanan uzuuun seyahatlerden döndüğünü anlıyorsunuz. Bir de İstanbul sticker’ı var valizde, evinizi daha önce de ziyaret etmiş. Ara verip yüzünü size döndüğünde tahminleriniz doğru mu diye teker teker soruyorsunuz, hepsini onaylıyor bir bir. Hatta İstanbul’a tekrar uğrayacağının müjdesini veriyor. 3 Aralık Cumartesi akşamı Zorlu PSM’nin en sinematik sahnelerinden Turkcell Platinum Sahnesi’nde İstanbulluları tekrar büyüleyecek. Yola birlikte çıkma planı yapıyorsunuz. Sonra o gün geliyor, siz direksiyon sallarken o da yan koltuğunuzda son albümünden bahsediyor. Siz de hemen Spotify’dan albümü açıyorsunuz. “Before and Now Seems Infinite” Mercury KX etiketiyle bu senenin 25 Şubat’ında yayınlanmış. Marika Hackman ve Ghostpoet gibi iki başka leziz isimle de iş birlikleri yapmış Albanese albümde. Albümden The Quiet Man daha ilk dinleyişinizde hemen favoriniz oluveriyor. O konsere gideceğiniz artık suyun kaynaması, elmanın düşmesi gibi kaçınılmaz bir gerçeğe dönüşüyor. Ve hemen buraya tıklayıp biletinizi alıyor, Albanese’yi en güzel salonda en güzel koltuktan dinleyeceğinizi garanti ediyorsunuz. Konser çıkışında görüşmek üzere.