hepimize bir kadebostany lazım: klein phönix park konseri yakındır

hepimize bir kadebostany lazım: klein phönix park konseri yakındır


parallelle ve depart da sevdaya dahil...


Aşinalığımızın bol, aramızın fıkır fıkır olduğu Kadebostany, live band performansıyla 17 Eylül Pazar gecesi Phönix Park’ı büyülemeye geliyor! Elektroniğin çimlerine yayılmaya hazır mıyız? “Parallelle” ile açılacak gece “Depart” ile ivmelenerek sofistike pop sound’una bizleri bir güzel doyuracak. Gecenin asıl olayı ise Kadebostany’nin yeni albümü “Play This at My Funerals“; 12 komple şarkıdan oluşan albüm, bir ayağı Türkiye’de olan İsviçreli sanatçının son harikası diyebiliriz.

Kaseti geri saralım. Sanatçı, 2008’de üretmeye başlıyor. Ekibe girip çıkanlarla birlikte Kadebostany, adını grubun kurucusu Guillaume de Kadebostany’den alıyor. Güneşin batmadığı esas ülke Republic of Kadebostan, 2011 yılında İsvi̇çreli̇ plak şirketi Mental Groove‘dan “Songs From Kadebostany” adındaki ilk albümlerini yayınladı. Sanatçı o günden bugüne dünya çapında çeşitli festival ve konser salonlarında konserler verdi. 2013’ten beri Türkiye ile haşır neşir olan sanatçı, Balkan ezgileriyle insana kendini Arnavut kaldırımında yürüyormuş gibi hissettiriyor.

Sanatçının Türkiye ile özel bir bağı var. “Walking With A Ghost” şarkısı Eskişehirspor taraftarı tarafından “Tükenmiş Nefeslere” adlı marşa uyarlandı mesela. Kadebostany, Eskişehir semalarında çalıp tribüne ve takıma destek oldu. ODTÜ senin, İstanbul, Bursa benim şehirlerimizi elektronik müziğe ısındırmaya devam ediyor. 2014 yılında yayınladığı Castle in the Snow ile dünyaya açılan ve müzik listelerini altüst eden hitlere imza atan Kadebostany, yeşerttiği ütopyanın müziğinden besleniyor. En çok beğenilen şarkısı; Castle in the Snow, Save Me, Mind If I Stay, Walking with a Ghost… Birinden birini duymuş, kulak aşinalığı edinmişsinizdir.

Klein Phönix Park‘ta Kadebostany öncesi Parallelle ile melodilere tutunacağız. Hollanda menşeli kardeşler, üretimlerinde yer verdikleri enstrümanlar ve elektronik dalgalar üzerinde sörf yaptırıp, gecenin devamına bizleri akıtacak. Güney Fransa‘da caz ve soul müzikten etkilenerek büyüyen Julien ve Thomas, bir noktadan sonra aldıklarını verebilmenin ideal çözümünü DJ kabininde bulmuş.  Parallelle, her türlü sesi kendi tarzlarıyla müziğine entegre edebilen inovatif bir müzik anlayışına sahip.

Gecenin bir diğer şahanesi Depart; prodüksiyonda Omeria, enstrümanlarda ve vokalde Batu Boris ikilisinin bilinmeyene doğru bir macerası. İstanbul çıkışlı duo karakteristik vizyonlarıyla sürekli anlatmanın ve hissetmenin ötesine geçmeye çalışan iki ruhun melezini yansıtacak.

Kaçırmak istemeyeceğiniz etkinliğin biletleri bugece.co’da.

Bilet için şuraya.