Mecburi verilen 1 aylık askerlik arasının dönüşünde Spotify’ı açtığımda, yeni çıkanların en başında New York’tan gelen Been Stellar’ın ilk albümü “Scream from New York, NY” duruyordu. Kim olduklarını bilmeden albümü açar açmaz etkilenmekle kalmamış albümden sıkılana kadar döndürmüştüm. Tam bir yeni cevher olan Been Stellar’ın şu ana kadarki deneyimini, grubun gitaristi Skyler Knapp ile İstanbul’da verecekleri ilk konserden önce konuştuk. İlk albümüyle böylesi dikkat çekmiş bir grubu hazır İstanbul’a geliyorken izlememek olmaz düşüncesindeyseniz 8 Temmuz’da Blind’da gerçekleşecek konserde selamlaşmak üzere.
Hazırlayan: Ant Arın Şermet
- Geçtiğimiz sene çıkardığınız “Scream from New York, NY” öncesinde bile birçoğumuzun bildiği ve ilk albümünü merakla beklediğimiz bir gruptunuz. “Scream from New York, NY” öncesindeki hayat Been Stellar için nasıldı?
Albümden önce çok daha basit bir hayatımız vardı. Gündüzleri normal işlerimizde çalışıyor, akşamları arkadaşlarımızla takılıyorduk. İnsanların bizi fark etmeye başladığını biliyorduk ama hâlâ gerçek bir ihtimal gibi gelmiyordu. Güzel bir dönemdi.
- “Scream from New York, NY” 2024 için hazırladığımız en iyi 50 albüm listesinde yer verdiğimiz ve çıktığından beri severek dinlediğimiz bir albüm. İlk albümünüzden önce de hareketli ve bol üretimli bir kariyeriniz olması sebebiyle belki de bu kadar olgun bir ilk albümdü. Yine de yazım sürecini ve sonrasında yaşadıklarınızı dinlemek güzel olur diye düşünüyorum.
Albümün yazım süreci yavaş ve biraz zorluydu. Üzerimizde büyük bir baskı hissediyorduk ve bir albüm yapmak için gereken zamanı, kiramızı ödeyebilmekle dengelemek oldukça zordu. Gurur duyduğumuz bazı fikirlerimiz vardı, ancak bu fikirleri hayata geçirirken kendimize olması gerekenden çok daha sert davrandık. Albümün ardından her şey çok heyecan verici ve eğlenceli bir hâl aldı, fakat bu sefer de kendine özgü zorluklar ortaya çıktı. Evden daha fazla uzak kalmak, daha fazla stres… Ancak konserler son derece tatmin ediciydi.
- Müziğinizde New York’un çok büyük bir yeri var. Müziğe başladığınız şehir olmasının yanı sıra New York’un sizin üzerinizdeki insani etkilerini ve ilham almanızı sağladığı nüanslar var mı diye merak ediyorum.
- Müzik sektörünün özellikle sizin gibi ilk albümünü yeni yapmış ya da yapmaya çalışan gruplar için ne kadar acımasız ve bir noktada tekelleşmiş olduğunu düşünmeden edemiyorum. Bu konuya dair kendi tecrübenizden yola çıkarak konuşmak ister misiniz?
Müzik endüstrisi, daima belli bir mesafede tutulması gereken bir alan. Size gerçekten yardımcı olmak isteyen insanlar var, ancak fırsatçılar da mevcut. Bu bir öğrenme süreci ve bunun için net bir yol haritası yok. Biz her zaman sadece müziğe odaklandık. Çünkü, günün sonunda önemli olan tek şey bu.
- 2020’lerle birlikte özellikle İngiltere’de büyük bir post-punk patlaması yaşandı. Siz de türün temsilcisi gruplardan biri olarak henüz ilk albümünüzü yayınlamadan önce İngiltere’ye gidip shame, Squid gibi isimlerin ön grubu olarak konserler verdiniz. ABD’den çıkmış bir grup olduğunuzu düşünerek, İngiltere’de böyle bir ilgi görürken kendi evinizde, sahnenizde durumun nasıl olduğunu merak ediyorum.
- Geçtiğimiz sonbaharda Fontaines DC’nin 20 civarında konserinde açılışı siz yaptınız. Hatta bu sene de birkaç konserde onlara eşlik edeceksiniz. Ön grup olmanın size getirdiği tecrübeleri düşünerek headliner konserlerinize nasıl hazırladığınızı merak ettiğimi söyleyebilirim.
Ne kadar değerli isimlerle çalarsak çalalım, kendi konserlerimizi verip bizim için oraya gelen insanlarla bir arada olmak çok daha eğlenceli. Bizi gerçekten mutlu ve heyecanlı hissettiren şey bu. Hazırlık sürecine gelince, hepimizin kendine özgü bazı yöntemleri var. Ben genellikle sahneye çıkmadan yaklaşık 15 dakika önce kendimi sahnede hayal etmeye çalışıyorum. Bu, beni stabilleştiriyor ve yaptığım, yapacağım başlangıç hatalarını önceden telafi etmemi sağlıyor.
- Bir röportajınızda isminizin New Yorklu yönetmen ve oyuncu Ben Stiller’dan mı geldiğine dair bir soruya verdiğiniz ‘hayır’ cevabını okumuştum. Grubunuzun ismi ondan gelmese de Ben Stiller’ın yönettiği Severance’ı sevdiğinizi de öğrenmiştim aynı röportajda. Dizinin özellikle ilk sezonundaki soğuk ve ürpertici atmosferden etkilenmiştim. O sebeple, 2. sezonu izlediniz mi? Eğer izlediyseniz yorumunuzu alabilir miyim?
- Sizin gibi grupları ilk albümünde yakalayıp İstanbul’da izlemek bizim için büyük bir keyif ve şans. 8 Temmuz’da gerçekleşecek konser öncesinde İstanbul’a ve Türkiye’deki Been Stellar dinleyicilerine dair neler söylemek istersiniz? İstanbul’a kadar gelmişken şunu yapmadan dönmeyeceğim dediğiniz bir şey var mı?