inceleme: wet leg – moisturizer

inceleme: wet leg – moisturizer


nerede yanmıştık?


2022’ye adım attığımız gibi Isle of Wight çıkışlı bir grubun adını duymaya başladık. Henüz albüm çıkarmamış bu grup, ‘Chaise Longue’ adını verdikleri şarkının teması, sözleri, enerjik melodisi ve kendine özgü klibiyle herkesin radarına girdi. Sonrasında SXSW’de çıkıp ilk albüm öncesindeki tüm tuşlara basmaya devam etti. Ardından grupla aynı adı taşıyan “Wet Leg” çıktı ve BRIT’ten Grammy’e, her yerde grubun adını duyduk. Nefes almadan turlayıp birçok yere demeç veren Wet Leg’in pili bitecek mi sorularını da ufak ufak ortaya çıkarmıştı. Lakin, Rhian Teasdale – Hester Chambers ikilisinin duraklamak gibi bir düşüncesi yoktu. Sadece, ufak bir nefes boşluğuna ve bu boşluk sayesinde anlatacakları yeni hikayelere ihtiyaçları vardı. Bu hikayeler, ilk albümdeki örtülü ve yer yer utangaç sözlerden uzak, direktti. Birkaç ay önce Brighton’da kendine Uma Thurman diyen bir grubun konser vereceği öğrenildi. Kimmiş bu Uma Thurman diye mekana gidenlerin karşısında görsel açıdan değişmiş bir Wet Leg ve yayınlayacakları yeni albümden ilk şarkı vardı. Instagram’a girdiğimizdeyse karşımızda bir post ve “We’re so back” notu vardı. Nemlendiricimizi aldık, kulaklığımızı taktık ve Wet Leg’in ikinci albümü için bu yaz sıcağında ‘nerede yanmıştık?’ diyerek play tuşuna bastık. Evet, kelime oyunu. Komiklikler, şakalar. Bir şeyler. Neyse, devam.

Rhian Teasdale – Hester Chambers ortaklığından çıkan şarkılar Wet Leg’in en güçlü yanı. İki albümde de çoğunlukla romantik ilişkiler, arzular, cinsel deneyimlerden bahseden Wet Leg, bu albümde kendini olabilecek en dürüst şekilde açtı. Rhian Teasdale, romantik deneyimlerini anlatırken kendini de keşfetti diyebiliriz. Çünkü, queer bir birey olan Teasdale, anlatısına kimliğini de ekledi. Aynı zamanda albümün tamamına yayılan romantik şarkıların en dikkat çeken yanı sözlerdeki açıklık. Wet Leg’le tanışmamızı sağlayan albümde, birçok sembol üzerinden kelime oyunlarına çokça şahit olmuştuk. Bu sefer öyle bir durum yok. Özellikle ‘pillow talk’, adının hakkını veren bir dürüstlüğe sahip. Nakaratının yanı sıra giriş dörtlüğünde bu albümün çok daha cesur sözlerle donatıldığını anlıyoruz. Sözlerin yanı sıra işitsel olarak da albümün en agresif şarkısı olan ‘pillow talk’, Sonic Youth’un 1990’ların ikinci yarısındaki sound’unun karbon kopyası diyebileceğimiz şarkı, albüm içinde ayrışıyor.

“moisturizer” çıkmadan önce yayınlanan iki şarkı da aslında ‘pillow talk’la benzer bir sound’a sahip. Daha agresif, daha kavgacı ve çok daha sinirli. ‘CPR’, tam bir açılış şarkısı. Albümün tonunu baştan belli ediyor. Güçlü bir bas gitarla başlayan şarkıya Rhian’ın tekinsiz vokali eşlik ediyor. Nakarata yaklaşırken ilk albümdeki vokalini hatırlıyoruz. ‘Is it love or suicide?’ sorusunu tekrarladığı nakarat ise albümün duygusallığındaki siniri yansıtıyor.

‘catch these fists’i ilk tekli olarak sunma fikri, grubun yaptığı en doğru hamlelerden biri olsa gerek. Çünkü hem dinleyici dostu hem Wet Leg’in ilk albümünü anımsatan hem de yaşanan işitsel ve lirik değişimin çok iyi bir özeti. İşin garip noktasıysa bu şarkı az daha albüme giremiyormuş. 11 şarkıyı kaydeden gruba efsanevi post-punk prodüktörü Dan Carey’den gelen ‘1 şarkı daha yapıp albümü 12 şarkıdan oluşturun’ talimatıyla yazılıyor. Sonrasındaysa “moisturizer”ın amiral gemisine dönüşüyor.

“moisturizer”la birlikte Wet Leg’in ilk albümdeki gibi hit üstüne hit patlatmadığı gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Ancak bu, bilinçli alınmış bir karar olabilir. Çünkü Rhian Teasdale ile Ellis Durand, katıldıkları bir programda ellerinde çok fazla şarkı olduğunu ama bu albümün duygusuna uyanları bir araya getirdiklerini söylemişti. O yüzden bi’ ‘Chaise Longue’, ‘Wet Dreams’, ‘Being in Love’ ya da ‘Ur Mom’ yok bu albümde. Ancak şöyle bir durum var ki birçok insanın favori şarkısı farklı şarkılar olacak muhtemelen. Bu da Wet Leg’i şarkısı viral olmuş bir gruptan, albümünün her anına dikkat edilmesi gereken bir gruba çevirecek gibi. Bunu diyoruz ama albüm kusursuz mu? Değil. Hatta albümün ortasında -‘mangetout’ hariç- birkaç şarkı boyunca dikkat kaybı yaşamamak işten bile değil. Birçok arkadaş grubunda dönen “ilk başta çok etkilemiyor ama dinledikçe sarıyor” geyiği tam olarak bu albümde geçerli. Bir diğer önemli noktada güçlü kapanış. Albümü nasıl açtığı kadar nasıl kapadığına da dikkat eden Wet Leg,11:21′ ve ‘u and me at home’la kalbimizi çalıyor. Sinirli sinirli eve gelip biraz zaman geçince sakinleşme hissini hatırladınız mı? Albümün kapanışındaki ikili sayesinde Wet Leg’in benzer bir his yaşadığını düşünüyoruz.

Wet Leg’in kendi adını taşıyan ilk albümüne post-punk demek pek mümkün değildi. Çok iyi bir alternatif albümdü. Nitekim Grammy’i de böyle kapmıştı. Gelgelelim “moisturizer”, her şeyiyle bir post-punk albümü. Bas gitarın kullanımı, şarkıların yırtıcılığı kadar öne çıkan bir nokta varsa o da prodüktör koltuğundaki Dan Carey dehası. Günümüzün en önemli prodüktörlerinden biri olan Carey, ilk albümünde de grubu yalnız bırakmamıştı. Ancak o albümde grup elemanları da Dan Carey’le rolleri bölüşmüştü. “moisturizer”da öyle bir şey yok. Tek başına bu rolü üstlenen prodüktöre Matt Colton mastering, Alan Moulder da mix aşamasında destek oldu.

Albüm, Southwold, Suffolk’ta grup elemanlarının kiraladığı bir evde yazıldı. Bu evin konumu sebebiyle bir yandan çalışan bir yandan da çaktırmadan tatil yapan grup, gecelerini korku sineması klasikleriyle geçirdi. Albümün tekinsiz yanlarının adresi belli oldu bu sayede. Grubun kayıt sürecinde hedeflediği en temel şey, bu şarkıların tamamının izleyiciyi kapan konser şarkıları olmasıydı. Ancak bunu hit formülü üzerinden değil, Wet Leg dinamikleri üzerinden yansıttılar.

Klişeleşen ailemizin tatlı ama biraz da yaramaz kızı havasıyla 3 sene önce çıkagelen Wet Leg’in sound’u ve sözlerinden daha büyük bir değişimi varsa o da görünüşü oldu. Rhian Teasdale, bir sporcuyla rekabet edebilecek fitliğe sahip görünüşü ve pembeye boyadığı akmış saçıyla, rock yıldızı görünümünü elinin tersiyle itti. Domino Records etiketiyle 11 Temmuz’da çıkacak “moisturizer”, artıları ve eksileriyle yılın iyi albümlerinden. Yıl sonu listelerindeki yerini şimdiden görür gibiyiz. Hatta muhtemelen ödül listelerinde adaylıklar kapıp aralarından belki birkaç ödül de koparır. Ancak grup için en büyük ödül, önce dinleyicisine sonra da kendine karşı yalın ve çıplak kalabilme cesaretini göstermek olacak. Sonbahardaki turnelerinde yakalamak için şimdiden vize sırasına giriyoruz, fırsat varken izlemek lazım. Grubun yolu uzun.

Puan: 7/10

Yazan: Ant Arın Şermet