black pumas’ın üzerindeki gökyüzü

black pumas’ın üzerindeki gökyüzü


2 temmuz'da zorlu psm'de buluşalım


Hayatımıza girişlerinin üzerinden sadece 7 sene geçen ve yaptıkları iki albümüyle dinlemeden duramadığımız Black Pumas’la sonunda PSM Loves Summer by %100 Müzik kapsamında 2 Temmuz’da, Zorlu PSM’de kavuşacağız. Black Pumas öncesi kariyeriyle Grammy kazanan müzisyen & prodüktör Adrian Quesada’nın yolunun Eric Burton’la kesişmesinin meyvesi olan grup, 2019’da altında yaşadıkları gökyüzünün renklerinin ilhamından yola çıkarak, ilk albümlerine “Colors” adını vermiş ve müzik dünyasına flaş bir giriş yapmıştı. Hatta bu albümün turnesi kapsamında 2020 yazında kendilerini Zorlu PSM’de izlemeye çok yaklaşmıştık. Konserleri açıklanmış ve tabii ki biletlerimizi alıp albümü sadece dinlememiş, hava diye ciğerlerimize çekmiştik. Lakin yaşanan pandemi hayatın her alanını durdurduğu gibi bu konserin de iptal olmasına ve buluşmanın gecikmesine neden olmuştu…

Her ne kadar heyecanla beklediğimiz bir konserin, elde olmayan sebeplerden iptal edilmesi üzücü olsa da sonunda gerçekleşecek buluşmaya kadar harika bir albümle daha buluşmamız, beklemeye karşı tahammülümüzü de artırmadı değil. “Chronicles of a Diamond” adını verdikleri ikinci stüdyo albümlerini ATO etiketiyle 2023’ün sonlarında çıkaran Black Pumas, verdikleri konserlerdeki performansları ve şarkıların içine girdikçe yaşadığımız acı/tatlı ruh halleriyle merakımızı kaşıdı. Gelgelelim buralara uzanan sürecin başlangıcı, yani Quesada-Burton ikilisinin tanışması ve grubun kurulması da benzer hisleri ortaya çıkarmıştı.

Grubun vokallerini üstlenen Eric Burton, Teksas’a taşınmadan önce Kaliforniya’da yaşayan ve yerel mekanlarda çalıp söyleyen bir müzisyendi. Ancak istediği noktaya gelmesinin zorluğunu fark edince kendine çıkış yolu aramaya başladı ve Teksas’taki önemli okullardan New Mexico Eyalet Üniversitesi’ni kazanıp müzik eğitimi almak için evini bırakıp eyalet değiştirdi. Burton’ın şanslarından biri Teksas gibi kapalı ve muhafazakar tanımlanabilecek bir eyaletin en açık fikirli şehri olan Austin’de bir okul kazanmasıydı. İtalya’dan Bologna, Türkiye’den Eskişehir gibi şehirlerin ABD’deki karşılığı diyebiliriz Austin için.

Burton, tıpkı Kaliforniya’da yaptığı gibi Austin’de de sokak çalgıcılığı yaparak günlük ihtiyaçlarını giderirken 2010 yılında En İyi Latin Rock Albümü dalında Grammy kazanan Grupo Fantasma’dan Adrian Quesada’yla karşılaşıyor. Müzik yaptığı coğrafyada çok tanınan Quesada, o dönemde birlikte müzik yapabileceği yeni bir yüz ararken ortak bir arkadaşları sayesinde karşısında Eric Burton’ı görünce birlikte besteler yapmaya, eski özgün bestelerini tekrar düzenlemeye başladı. New York menşeli alternatif sahnenin kült plak şirketlerinden ATO’nun dikkatini çekmeleriyse hikayenin katmanlanmasına ve sıçrama yapmalarına olanak sağladı. “Colors“la birlikte daha ilk albümlerinden rüştlerini ispatladılar. Albüme adını veren şarkının aynı zamanda Amerika’daki listelerde 1 numarayı gördüğünü dile getirmek lazım…

Colors“tan 4 sene sonra gelen “Chronicles of a Diamond“la birlikte grubun müziği olgunlaştığı gibi temelini koruyan farklılıklar da ortaya çıktı. “Colors“ı, saykedelik müziğin R&B ve soul’la nefis bir buluşması olarak tanımlamak mümkün. “Chronicles” söz konusu olduğundaysa bu kadarla geçemiyoruz. İki albüm arasındaki gitar-vokal yoğunluğunda da farklılıklar duyulabilmekte. İlk albümde vokallerin, gitardan daha önde olduğunu, merkeze yerleştiğini dile getirebilirken bu albümde durum pek de öyle değil. ‘Sauvingon’, ‘Mrs. Postman’ ve albümün ilk teklisi olmasının yanı sıra hiti olma görevini de üstlenen ‘More Than A Love Song’ dikkatleri çekiyor. Ancak ‘More Than A Love Song’, gospel dokusuna eklenen caz-funk altyapısıyla albümün kendi köküyle kesişimini de sağlamakta. Ki adını da geçirdik, gospel bu albümün en net fark edilen farklılıklarından. Bunların dışına çıkacak olursak da ‘Tomorrow’ ve albüme adını veren ‘Chronicles’ta da yer yer fark edildiğini söylemek mümkün gospel’in.

4 sene gecikmeli buluşma için artık gün sayar haldeyiz. 2024 yazında verdikleri konserlerin videolarını izleyip, önceki konserlerin setlist’lerine baktıkça takvimi bir hile bulsak da 2 Temmuz’a çeksek diye uğraşıyoruz. Gelgelelim bekledikçe konserin vereceği haz da artacak gibi duruyor. Black Pumas’ı kariyerinin hem başında hem de zirvesinde izleme şansını değerlendirmek ise çok kolay. Formülü açıklıyoruz: şuraya tıklıyorsunuz, biletinizi alıyorsunuz ve Spotify’dan yorulana kadar dinliyorsunuz. Konser öncesinde ya da esnasında arkadaşlarınızla gruba olan sevginizi anlatıp 5-10 yıl sonra da “Black Pumas’ı “Chronicles of a Diamond” turnesinde izlemiştim, harikalardı” diyerek caka satıyorsunuz. Dürüst olmak gerekirse bizim planlarımız arasında var.