GOOD TOGETHER

GOOD TOGETHER


Chapel Club


Logosunu Coco Chanel’den çalan Londralı Chapel Club, ilk albüm Palace ile post-punk’ın gelecek vaat eden isimleri arasında kendine yer edinmişti. Joy Division ve Echo & The Bunnymen etkileşimli tarzlarıyla iyi bir çıkış yapan grup, 2010’un son günlerini işgal eden All The Eastern Girls, Surfacing ve Blind gibi şarkılarla iyice yoldan çıkan Editors’a selam çakıyordu.

2011 model Palace’a dönüp baktığımızda, bir yanda Gabrielle Coco Chanel; kadınlara ilk defa pantolon giydiren modacı, diğer yanda ise Joy Division; post-punk’ın babası karşımıza çıkıyordu. Bu iki ayrıntı, Chapel Club’ın doğru yolda olduğuna dair iki güzel anekdot olarak gözlerden kaçmıyordu.

2013 yılı ise Chapel Club’ın yeni albüme de adını verecek Good Together adlı yeni bir single ile tekrar karşımıza çıktığı yıl oldu. Good Together, yani “Biz Böyle İyiyiz”; daha ilk dinlemede grubun sound’unun tamamen synth odaklı bir pop klasmanına geçtiğini açık tribünden bağırarak duyuruyordu. Derken, Gabrielle Coco Chanel’in “Moda geçer, stil kalır.” lafı hafızalarımızda belirdi. Kusura bakmayın ama sokarız öyle lafa.

Geçtiğimiz günlerde çıkan ikinci Chapel Club albümü Good Together, grubun gerçekten de Coco Chanel’i dinlediği ve tamamen farklı bir yola geçiş yaptığını açık seçik gösteriyor. Post-punk’tan koşar adım kaçılarak, psychedelic havalardaki synth’lere sığınılmış ve bir chill-wave şarkısını andıran loop’lara boğulmuş altyapılarla yepyeni bir tarz yaratılmış. Bununla birlikte Fruit Machine ve Force You gibi parçalarla da, insanı küçük adımlar eşliğinde acilen değil ama çabuk çabuk dans etmeye iten bir yöne doğru gidilmiş.

“Peki, Good Together’da bir tutam da olsa post-punk yok mu?” diye soranlara cevabımız; The Horros’ı andıran synth’lerin kulakları çınlattığı Wordy ve Scared adlı parçalar dışında post-punk’ın civarına yaklaştıkları şarkılar olmadığıdır. Varolan post-punk hissiyatı ise, ilk albüm Palace’taki kadar karanlık bir şeklide karşımıza çıkmıyor. İçlerinde gizledikleri synth pop aşkını melankoli ile yoğurup, müziklerini kitlelere daha kolay ulaşılabilir bir hale getirmişler. Vokalist Lewis Bowman’ın sesinin daldan dala atlayarak, yer yer döktürmesi ise en dikkat çekici hususlardan birisi. Palace’ta, Echo & The Bunnymen’den Ian McCulloch ve Editors’ten Tom Smith’la karşılaştırılan Bowman, bu albümde farklı tarzlara yatkın vokallere imza atıyor. O kadife sesli çocuk, albümün Phoenix ve Passion Pit kokan güzide parçalarından Shy’da resmen rap yapıyor! Bomba rap şeklinde geliyor da diyebiliriz.

Kısacası dinlediğinizde sonbahara götüren bir ilk albümden, sıcak yaz günlerine doğru beşinci viteste giden bir albüme geçiş yapılmış Good Together’da.

“Emel Acar İle En Baştan” adlı programa konuk olarak, Emel Acar’a “Beni baştan yarat Emelciğim!” diyen Chapel Club, ciddi anlamda baştan aşağıya yenilenmiş ve indie-pop diyebileceğimiz sınıfta başkanlığına adaylığını koymuş.