KING OF CONFLICT

KING OF CONFLICT


The Virginmarys


Hakiki rocknroll öldü mü tam olarak emin değiliz, ama biraz daha poplaştırılmış ve kısırlaştırılmış da olsa farklı formlarda karşımıza çıkmaya devam ediyor. Manchesterlı The Virginmarys de, 2006’dan beri bilinen varoluşunu altı yılın ardından uzunçalar formatında resmileştirdiği King Of Conflict’le rocknrollu mümkün olduğunca en bakir şekilde ele alıyor.

Yıllardır süren sabırlı bekleyişin ardından çıkan King Of Conflict, hiçbir kaygı gütmeden icra edilen, soy ağacı Motorhead ve Cream’lere kadar dayanan bir albüm. Black Keys’in takdir ettiğimiz, öve öve bitiremediğimiz blues katkı maddeli rocknroll anlayışını birkaç vites birden hızlandıran Virginmarys, İngiliz bir grup olmasına rağmen fazlasıyla Amerikalı geliyor kulağa. Ally Dickaty’nin viskiyle terbiye edilmiş hissi veren yanık sesi de böyle düşünmemizde büyük rol oynuyor. Artık pek alışık olmadığımız türden uzun hava gitar soloları ise kulaklara gençlik ve rocknroll bayramı yaşatıyor zaman zaman.

Bizim rocknroll canavarımız, canımızın içi Ringo Jets’le tanışsalar birbirlerini çok seveceklerini, ilk görüşte aşk yaşayacaklarını düşündüğümüz ritimler içeren Dead Man’s Bones’la açılıyor albüm. Daha melodik de olabileceklerini gösteren Portrait Of Red, İngiliz pop rockuna özendiklerini düşündürüp nakaratında ters köşeye yatıran Dressed To Kill ve Sons Of Anarchy’deki motorcu çetelerinin favorisi olabilecek My Little Girl, albümün en akılda kalıcı anlarını yaşatıyor.

Taking The Blame ve Running For My Life gibi şarkıların yüksek enerjisi ile bir kasa Red Bull’un içerdiği enerji miktarına kestirmeden ulaşabilmek de pekala mümkün.

“Sert kalın, taviz vermeyin” türünden bir mottoyla hayatını idame ettirenlerin ve üstündeki ölü toprağını sadece bir albümde atmak isteyenlerin seveceğini düşündüğümüz King Of Conflict, müzik trendlerini pek de umursamayan bir kayıt. Yine de, grubun altı yıllık bekleyişinin meyvelerini toplayabilecek bir albüm değil.