LIVE IN COPENHAGEN

LIVE IN COPENHAGEN


Trentemoller


El attığı şarkıları çiftleştirip, ortaya genetik harikası hileli çocuklar çıkarmasıyla nam salan Trentemøller, Live In Copenhagen ile “Oha olum! Adam neler yapmış!” şaşkınlığı yaratmıyor. Zira albüm köfte dudaklı müzisyenin, Kopenhag’da sergilediği performansının canlı kaydından oluşuyor. Hali hazırda Trentemøller yalayıp yutmuşlar için pek tokat manyağı yapan bir albüm olmasa da, hafta sonu evde iki kişilik partiler (party for two) vermek isteyenler için ideal bir konser kaydı. Vamp gibi seksli şarkılarda sevdiceğinizi ağzından ve suratından ve boynundan öperken binlerce insanın alkışını duymak göğsünüzü kabartabilir, coşa coşa yiyiştirebilir.

Albümün geneline ise bir sükunet hakim. Eğer Blue Hotel ve Vamp’ta hallenmeyecekseniz, albümün geri kalanını dinlerken kitap okuyabilir, hatta okuduğunuzu anlayabilir ve akademik bir inceleme bile yazabilirsiniz. Hatır için çiğ tavuk bile yiyen güzel insanlardansanız, mutlaka edinmeniz gereken bir elektrikli albüm.

Live In Copenhagen’da yer alan en “live” şarkı Silver Surfer, Ghost Rider Go!!!. Şarkıyı dinlerken aklınıza Black Eyed Peas’in Dick Dale’den, Dick Dale’in ise bizden arakladığı söylenen Pump It, isteğe göre Misirlou gelmesi muhtemel. Adam DJ sonuçta, ne yapsa yeridir. Tek şarkıyla sınırlı kalsa da albümde surf etkilerine rastlamak güzel. Şarkının sözleri olmadığı için tam olarak neyi anlattığını söylemek mümkün değil. Sanırız albüme “Yaa ama bak bu şimdiki şarkı çok şey, anladın mı? O biçim yani. Durun gitmeyin” deme gücünü verebilmek için kondurulmuş.

Trentemøller’in azılı hayranlarının affına sığınırsak özet olarak “Kopenhag’da amma da şey bir gece dönmüş lan!” diyebiliriz. Tam diyemedik aslında ama olsun. Aslında bir dinleseniz çok seversiniz.